Geçen haftaki yazımızda Konya’dan seçkin bir ekip ile sekiz Balkan ülkesini kapsayan bir tura iştirak ettiğimizi ve söz konusu gezi ile ilgili izlenimlerimizi yazmaya bu hafta da devam edeceğimizi ifade etmiştik.( https://www.konyayenigun.com/bir-yaz-gunu-tunadan-kafile-ile-gecmek-1)
Dostlar!
İbn-i Haldun :”Coğrafya Kader” der. Yaşadığı coğrafyanın insanın mizacını ve geçim kaynaklarını şekillendirdiği de bir gerçektir.
Balkanlar genelde dağlık ve çetin bir coğrafya. Onlarca milletin yaşadığı yer. Ama belli dönemler hariç huzurun uğramadığı bir yarımada. En önemli huzur ve barış çağı Osmanlı hâkimiyetinin olduğu beş yüz yıllık dönem.
Osmanlının Balkanlar’dan çekilişi ile özellikle Müslüman halk için kara günler başlamış. Yayan yapıldık, Anadolu’ya hicret edebilenler hiç olmazsa canlarını kurtarmışlar. Ya geride kalanlar? Kan, gözyaşı, işkence, tecavüze maruz kalmışlar. Evlerine, mallarına el konulmuş, Osmanlıya ait eserler yakılmış, yıkılmış ya da kiliseye çevrilmiş.
Osmanlının yetimi olmak sızısını yüreğinde hissetmişler. Hatta bunu şarkılarıyla dile getirmişler.
Yazılarımızı takip eden Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nde öğretim üyesi olan öğrencim Mustafa ÖZBAKIR, bir katkı sunmak amacıyla özelden bir Boşnak şarkısının sözlerini bizimle paylaşmış. Kendisine teşekkür ederiz.
İşte Boşnak Şarkısının Türkçe anlamı:
“Hasta oldu Sultan Süleyman, aman padişah
Şehr-i ramazanın yedinci gününde,
Evladı İbrahim sordu ona,
Ey babam Sultan Süleyman,
Öleceğin için üzülüyor musun?
İmparatorluğu ve İstanbul’u bırakıp gideceğin için üzülüyor musun?
Sultan Süleyman cevap verdi, aman padişah,
Ey benim genç evladım İbrahim,
Öleceğime üzülmüyorum,
Ne imparatorluktan ne de İstanbul’dan ayrılacağıma
Bir tek Saraybosna’dan ayrılacağıma üzülüyorum, Bosna’dan ayrılacağıma”
(https://youtu.be/M2zdPfaYVCU?si=joSmc_0ao8Ubc6NA)
Gezimize gelince. İlk durağımız Yunanistan. Halkın bir kere çalışma ile arasının bir hayli açık. Ye, iç gez ve eğlen felsefesi hâkim. AB’den gelen paralar har vurup harman savrulmuş. Yaşayış ve kültür olarak bize çok yakınlar.
Selanik ve Kavala ’da Osmanlı’dan kalan eserler yerle bir edilmiş. Geriye çok az bir eser kalmış.
Osmanlı’ya kim ihanet etmiş ise o baş tacı olmuş. Kavala ‘da Mehmet Ali Paşa’nın heykeli buna örnek. Kavala aynı zamanda mübadillerin yaşadığı şehir. Kıbrıs haritasının kuzeyi kıpkırmızı resmedilmiş. Duvarlarda kanlı gözyaşı tasvirleri.
Yunanistan ‘dan Makedonya’ya geçiyoruz. Yunanistan baskı ile Makedonya’nın ismini Kuzey Makedonya olarak değiştirtmiş.
Özellikle Makedonya’da Müslüman köylerde bir varoluş simgesi olan göğe doğru uzanan minareler hemen göze çarpıyor.
Amaç:
Hey! Biz buradayız ve Müslümanız! Kimlik ve kişiliklerine sahip çıkmak. Bu topraklar bizim. Gösterişli evlerle diğerlerine gözdağı vermek.
Balkan Devletleri, kim Osmanlıya isyan etmiş, kim zarar vermiş onların heykellerini her yere dikmiş.
Bu duruma en iyi örnek olarak Makedonya’yı gösterebiliriz. Üsküp’te şehrin Makedon tarafında Selanik’teki Osmanlı Bankası’nı soyan hırsızların heykellerinin Vardar nehri kıyısına dikilmiş.İskender Bey’in heykelini saymıyoruz. Zaten her tarafta var.
Ohri sanki cennetten bir köşe. Manastır Osmanlı’dan kalan eserlerini arıyor. Günümüzde sadece bir cami kalmış.
Kalkandelen’de Alaca Camii görenleri hayran bırakıyor. Üsküp’ mü, Bursa’mı?
Dağın tepesine diktikleri haç ile Makedonlar ’da sanki “ buralar bizim” diyor. Üsküp’te Osmanlıyı arıyor ve anıyorsunuz. Çarşılar, camiler, hamamlar ve çeşmeler ile her şey size Osmanlıyı hatırlatıyor. İnsan kendini Bursa’da gibi hissediyor.
Kosova’da şehit olan tek padişah Murat Hüdevendigar’ın türbesi. II.Abdülhamit’in mirası Türbedar ailesi.
Türkiye ‘de kentsel dönüşümün hızla yaygınlaştığı, binaların göğe doğru hızla hoyratça yükseldiği bir süreçte, Prizren, geçmişin mirasının iyice korunduğu bir şehir olarak karşımızda durmaktadır.
İşkodra; Balkan Savaşları’nda Hasan Rıza Paşa’nn destanın yazıldığı ve okunduğu Osmanlı’nın direnişini hatırlatıyor. Arnavutluk’un ikinci büyük şehri. Özellikle gölü çok ünlü.
Turizm Karadağ’ın en önemli gelir kaynağı. Orta sınıf insanların tercih ettiği bir destinasyon adresi.
Budva, Kotor Türk turistler tarafından da tercih edilen bir yer. Kotor’un eski şehir kısmına giriş ücretli.
Hırvatistan’ın Dubrovnik “Adriyatik’in İncisi” olarak adlandırılıyor. Yüksek gelire sahip olanların seçtikleri bir turizm merkezi.
Bosna, yapılan Dayton Antlaşması’nın doğal sonucu olarak pimi çekilmiş bir bomba olarak duruyor.
Her şey Bosna’nın dirilişine engel olmak için planlanmış. Mostar sadece köprüden ve Neretva’dan da ibaret değil. Osmanlı camileri, çarşısı, hamamı ve çeşmesi ile her yerde.
Poçitel’de zaman tüneline girip bir Osmanlı köyüne yolculuk yapıyorsunuz.
Şehitliklerde ve Saraybosna’da Bilge Lider Aliya’ya Fatiha okuyor, Başçarşı’da kalabalık içinde kayboluyorsunuz.
Sırbistan Balkanlar’ın ağabeyi konumunda. En gelişmiş ülkesi. Tarım, hayvancılık ve sanayi açıdan lider konumunda. Belgrad’da Osmanlı’dan kala kala bir cami bir türbe, hamam ve çeşme kalmış.
Sofya’da Banyabaşı Camii merkezdeki tek Camii.
Türkiye coğrafyada söz sahibi olmak için çok çaba sarf ediyor. Yunus Emre, TİKA, Maarif Vakfı, Diyanet Vakfı ile varlığını hissettiriyor.
Balkanlar’da yaşayan Müslüman nüfus gözünü doğuya, Türkiye’ye dikmiş. Ufukta doğacak güneşi bekliyor.
Balkanlar’ı bir köşe yazısı ile anlatmak mümkün değil. Belki de bir gezi yazısı ile olabilir.
Son olarak, Ohri’de bizlere refakat eden Ömer Hoca’ya, Üsküp ‘te gönlünü ve sofrasını açan öğrencim Ahmet Turan Yaşar’a,İşkodra’da rehberlik yapan talebem Sabian’a ve Saraybosna’da yanımızdan eksik olmayan Muhammed Mirascija’ya teşekkür ediyorum.
Selam ve dua ile..