“Bin atlı, akınlarda çocuklar gibi şendik;
Bin atlı o gün dev gibi bir orduyu yendik!
Ak tolgalı beylerbeyi haykırdı: İlerle!
Bir yaz günü geçtik Tuna'dan kafilelerle...”
(Yahya Kemal Beyatlı)
Yahya Kemal’in “Akıncılar” şiirindeki epik ve lirik üslup bizi ecdadımızı daha fazla tanımaya, anlamaya ve kahramanlıkları önünde saygı ile eğilmeye davet etmektedir.
Tarih bilincimizi ve vatan sevgimizi artıran şiirin dizeleri aynı zamanda bizleri mecburi bir istikamete de yönlendirmektedir.
Ecdadımızın izlerini takip etmek. Özellikle onların emanetine sahip çıkmak. Beklenilen coğrafyalara gitmek.
Atalarımızın adım başı izlerinin bulunduğu yerlerle bağları güçlendirmek.
Belki de en doğrusu önem ve öncelik sırasına göre İlk olarak Balkanlar’dan seyahatlere başlamak.
Nedeni de Balkanlar’ın bizden bir parça olması. Ha İstanbul, ha Üsküp. Ha Saraybosna ha Konya.
Bizde bu düşünceden yola çıkarak Konya’nın seçkin insanlarından oluşan kırk kişilik bir grupla Balkan Rüyası Turu’na katıldık.
Bir hafta süren ve dolu dolu geçen turumuzda Yunanistan, Kuzey Makedonya, Kosova, Arnavutluk, Karadağ, Hırvatistan, Bosna-Hersek, Sırbistan ve Bulgaristan’da ecdadımızın izlerini ve saydığımız ülkelerin sırlarını keşfetmeye çalıştık.
Balkanlar dediğimiz yer Avrupa’nın güney doğusunda yer alan bir yarım ada. Kabaca Tuna Nehri’nin güneyinde kalan kısım. Bizim Doğu Trakya’da Balkanlar’a dâhildir.
Balkan kelimesi öz be öz Türkçe kelimedir. “Sarp, ormanlık dağ “anlamındadır.
Gerçekten de Balkan coğrafyası dağlıktır.
Bizim açımızdan Balkanlar önce Kuman, Peçenek, Oğuz Türkeri’nin yerleştiği bir alandır.
Konya’dan önce Osmanlıdır. Trabzon’dan, Diyarbakır’dan evvel Osmanlıdır. Evlad-ı Fatihandır. Şehitler diyarıdır.120 öncesi kadar bizden bir parçadır. Müslüman yurdu-Türk yurdudur.
Balkanlarda Türk demek –Müslüman demek, Osmanlı denektir.
Bugün tarihimizin bakiyesi insanlarımızın, eserlerimizin, izlerimizin bulunduğu yerin adıdır.
Tek suçları Müslüman olmak olan sözüm ona çağdaş dünyanın gözü önünde soykırıma uğrayan kardeşlerimizin diyarıdır. Günümüzde yüzünü Türkiye’ye dönüp bizleri bekleyenlerin memleketidir.
Poçitel’deki Hira Teyze’nin, Mostar’daki Osmanlıyız diyen camii cemaatinin, Sofya’da Banyabaşı Camii’nin “bizlerde Karaman’dan geldik” sözlerini gururla söylen görevli kardeşlerin yaşadığı coğrafyadır.
Yine Türkçelerini geliştirmek isteyen otel görevlilerinin, Üsküp’te Osmanlı denince gözü yaşla dolan Halim Amca’nın ve daha nice Osmanlıya hayran, Türkiye’ye kurban Evlad-ı Fatihan’ın hayatlarını sürdürdükleri mahaldir.
Balkan seyahatimiz ile ilgili gözlemlerimizi paylaşmaya inşallah gelecek yazımızda da devam edeceğiz.
Selam ve dua ile..
NOT: Balkan Turu’nun organize edilmesinde büyük emeği olan Ahmet Yavuz hocama, bizleri bu turla tanıştıran Kamil Harman ve Zeynel Abidin Taşbaş’a, turumuzun maskotu Elif’e, hizmette sınır tanımayan Furkan’a, başkanlığı üstlenen Zekeriya hocama ve gezide ye alan tüm katılımcılara teşekkür ediyorum..
Ayrıca, analiz ve sentez yeteneği ile farklı bir rehber olduğunu gösteren Hüseyin Harmancı Bey’e ve canlarımızı emanet ettiğimiz şoförlerimiz Umut ve Metin beylere de şükranlarımızı sunuyorum.