Okulların açıldığı bu günlerde gözbebeğimiz öğrencilerimizin eğitim sürecinde ve hayat yolculuğunda başarılı olmaları en büyük arzumuzdur. Hepimiz de bu duaya öğrenci, veli ve öğretmen olarak gönülden âmin! Diyoruz.

Ancak, bir de gerçek var. Öğrencilerimizden bir kısmı istediği hedefe ulaşamayacaktır. Bu durum da eşyanın tabiatına uygundur.

Bizim temel amacımız beşeri sermayemizi nitelikli hale getirmektir. Niteliğimizi artırmanın yolu da kaliteli insan yetiştirmektir. Eğer, öğrencilerimizin büyük çoğunluğuna başarıya ulaşmanın sırlarını kavratabilirsek, beşeri sermayemizle de deyim yerindeyse devler liginde yer alabileceğiz.

O zaman, Pertev Paşa’nın:

“Nefistir seni yolda koyan

Yolda kalır nefse uyan”

beytini de hatırda tutarak bizleri ve yavrularımızı başarıya ulaştıracak ilkeler nelerdir, sorusuna cevap aramamız gerekir.

21.yüzyılda konu birçok defa yazılmış ve çizilmiştir. Biz kadim medeniyetimizden ilham alarak belli ilkeleri gündeme getireceğiz.

Başvuru kaynağımız İmam Şafii olacak. İmam Şafii, bir öğrencinin başarılı olması için altı şartın yerine getirilmesini şart koşar.

Geçen hafta ziyaret imkânı bulduğumuz büyük fıkıh âlimi Mehmet SAVAŞ hocamızın da İmam Şafii’nin söz konusu şartlarını sık sık sohbetlerinde dile getirdiğine şahit olduk.

Nedir bu ilkeler ya da şartlar?

 İmamı Şafii’nin üzerinde durduğu şartlar şunlardır:

1.Zekâ

2.Hırs (Arzu ve İstek)

3. Çalışma

4.İhtiyaçları karşılayacak gelir

5.Hocalardan azami derecede yararlanma

6.Uzun zaman

İsterseniz birkaç cümle ile şartları/ilkeleri açıklamaya çalışalım.

1.Zekâ: Başarılı olmanın temel şartı yeterli bir zekâ ve kapasiteye sahip bulunmaktır. Zekâ yoksa diğerlerinin bir anlamı olmayacaktır. Boşuna kürek çekilecektir. Patinaj yapılacaktır. Tıpkı bir atasözünde olduğu gibi : "Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur".

2.Hırs (Arzu ve İstek): İnsanın bir alanda başarılı olabilmesi için o alanla ilgili arzu ve isteğe sahip olması gerekir. Tutku derecesinde bir bağlılığı ve hırsı olmalıdır. Tıpkı Fatih’te olduğu gibi.

Tarihimizde Fatih’in İstanbul’u fethetmek arzusu ile nasıl dolu olduğunu ve hedefe kilitlendiğini şu sözü ile biliyoruz.

“'Ya ben Bizans'ı alırım ya Bizans beni”

Talebenin hevesi olmadan hiç bir şey olmaz. Eskiler derler ki ilim için üç husus önemlidir:

1- Talebenin hevesi

2- Babanın kesesi

3- Hocanın nefesi

3.Çalışma:

Çalışmak. Yalnız başarılı olacağına inanarak. Önümüze çıkan engelleri kaldırarak, yılgınlığa düşmeden yola devam etmek. Yılgınlık maskeli tembelliktir.

“Gençlerle Başbaşa” kitabında Ali Fuat Başgil’in çalışma ile ilgili şu tavsiyeleri dikkat çekicidir:

”Çalışmak için müsait gün ve saat bekleme.”

“Çalışmak için müsait köşe ve yer arama.”

4.İhtiyaçları karşılayacak gelir:

Öğrencinin ihtiyaçlarını karşılayacak kadar harçlık veya burs. Öğrencinin ihtiyaçları karşılanmazsa eğitim sürecinde sıkıntı yaşayacaktır. Tersi durum da problemdir. İhtiyaçtan fazla harçlık ve burs olursa yoldan çıkma veya hedeften sapma söz konusu olabilir.

 5.Hocalardan azami derecede yararlanma:

Elbette insan kitaplardan okuyarak bir şeyler öğrenebilir. Hele günümüzde internet vasıtası ile her türlü bilgiye ulaşabilir. Peki, bilgi kirliliği ya da bilgi çöplüğü olan dijital dünyada doğru, güvenilir ve gerçek bilgiye nasıl ulaşacağız? Bir rehber yardımıyla.

Hocalarımızın rehberliğine her zaman ihtiyaç var. Eskiler bir hocanın eğitiminden geçmeyen sadece kitaplardan ilim öğrenenlere pek itibar etmezlermiş. Onlara da “Suhufi” derlermiş.

6.Uzun zaman:

Eğitim yolculuğu uzun soluklu bir süreçtir. Sabırlı olmayı gerektirir. Zorluklara tahammül etmeyi öğrenmeliyiz.

Bir anda ya da kısa zamanda yüz ağartıcı bir sonuç almak hayaldir. Boyacı küpü değildir.  Böyle bir beklentiye girenlerde hayal kırıklığına uğrarlar. Komik bir durumla karşılaşırlar.

Bağdatlı Ruhi bu durumu aşağıdaki beyti ile ne güzel ifade etmiş.

“Gör zâhidi kim sâhib-i irfân olayın der

Dün mektebe vardı, bugün üstâd olayın der.”

Unutmayalım! Koruk ancak sabırla helva olur.

Selam ve dua ile…