Merakla beklenen asgari ücret açıklandı. Yazımın başında hemen belirteyim ki açıklanan asgari ücret çalışan kesimi hiç memnun etmediği gibi şikâyetlerin odağı oldu.
Belirlenen rakam bir evin geçimini temin edecek bir rakam değil. Ancak asgari ücrette devletin rolünün ne olduğunu da bilmemiz gerekiyor. Asgari ücretin mahiyeti nedir? Onu iyi bilmemiz lâzım.
Öncelikle asgari ücretin devletin, kamu çalışanlarına ödediği bir ücret olmadığını bilelim. Yani devlet kurumlarında kadrolu olarak asgari ücretle çalışan bir tek işçi yoktur. Sözleşmelilerin bile maaşı asgari ücretin üstündedir. Ancak belki geçici işçi pozisyonunda çalışan genele baktığımız zaman az sayıya tekabül eden bir istisnai olabilir.
Asgari ücretle çalışan kesim tamamen özel sektördedir. Yani asgari ücret özel sektör çalışanlarına ödenen bir maaştır. İşverenler tarafından, yanlarında çalıştırdıkları işçilere ödenmesi gereken en az ücrettir asgari ücret…
Peki asgari ücrette devletin rolü nedir? Devlet işveren ile işçi arasında hakemdir, arabulucudur, işçi ile işvereni uzlaştıran pozisyondadır.
Asgari ücret komisyonunda işçi temsilcileri, işveren temsilcileri ve devlet adına Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı yetkilileri bulunur. Toplantılar, görüşmeler yapılır ve en sonunda çoğunluk ile karar alınır. Asgari ücretin belirleneceği son toplantıya işçi temsilcisi sendika katılmamıştır. Halbuki daha önce asgari ücretin 29 bin TL. olması gerektiğini açıklamıştı. Bu açıklamasına rağmen karar toplantısına katılmaması çok gariptir. Böyle olunca kararı işverenlerle devlet temsilcileri vermiş oldu.
Ve asgari ücret % 30 artışla 22.104 TL. olarak belirlendi. Tekrar belirtmek gerekirse bu ücret geçim ücreti olmaktan uzaktır. Ancak üstüne basa basa şunu söylemem gerekiyor ki bu ücret asgari yani en düşük ücrettir. Devlet işverene asgari ücretin üstünde maaş veremezsin demiyor, aksine asgari ücretin altında maaş veremezsin diyor. Yani işveren çalıştırdığı işçisine asgari ücretin üstünde maaş verebilir, imkânı olanlar mutlaka vermelidir.
Şunu da bilelim ki devlet her kademedeki insanını düşünmek zorundadır. İşçisini düşündüğü gibi işvereni de düşünmek zorundadır. İşveren işçisine ödediği maaştan ayrı olarak her işçi başına devlete vergi de ödediği için maliyet giderleri yükselmektedir. Diyelim ki asgari ücret 30 bin TL. oldu. İlk bakışta gayet güzel görünüyor. Ancak bu işverene 40 bin TL. ye malolur. Bu bazılarını etkilememiş olsa da çok sayıda işvereni etkileyecektir. Maliyet artınca işveren önce işçi çıkarma yoluna gidecektir. Bu defa bugün asgari ücreti yeterli bulmayan işçi kendisini sokakta bulacak ve daha fazla yanacak, daha fazla ağlayacaktır. Hatta bazı işyerleri maliyet artışlarına dayanamayıp kapanma tehlikesi yaşayacaktır. Nitekim çok sayıda işyerinin maliyet artışları nedeniyle kapandığını biliyoruz. İşte devlet bütün bunları düşünmek zorundadır.
Gelelim emeklilerin durumuna. Emekliler gerçekten zor durumdalar. Geçen yıl hükümet, çalışanlara 8 bin TL. seyyanen zam yaptı. Bu zamdan emekliler yararlanamadı. Böylece çalışan ile emekli arasındaki makas çok açıldı. Fazla değil bundan 8 - 10 yıl önce bir emekli çalıştığı maaşın %70 ini alıyordu. Geldiğimiz noktada emekli çalıştığı maaşın %45 ini alıyor.
Geçtiğimiz günlerde TV haberlerinde bir ekonomist yeni yılda en düşük memur maaşının 44 bin TL. en düşük memur emekli maaşının ise 19 bin TL. olacağını söyledi. Bu ne demek? 44 bin TL. alan bir memurun, emekli olduğu zaman maaşı 19 bin TL. ye düşecek demek. Çalışanla emekli arasında bu kadar büyük fark olmamalıdır. Her kesim devletin imkânlarından aynı oranda yararlanmalıdır. Çalışanı ihya ederken emekliyi zor durumda bırakırsanız adalet ve hakkaniyet kavramları yara almış olur.
Bir de en düşük emekli maaşı var ki hepten facia. En düşük emekli maaşı bugün 12.500 TL. dir. Ev kiralarının en düşüğü bile bu parayı karşılamıyor. Bu sebepler ışığında emeklilerin yeni maaşları belirlenirken mutlaka iyileştirme yapılmalı, zam oranından ayrı olarak çalışanlara verilen seyyanen zammın hiç değilse yarısı emeklilere de verilmelidir.
Ülkemizin en büyük sıkıntısı enflasyon yani hayat pahalılığıdır. Hayat pahalılığının önüne geçilse hiç kimse maaşına zam beklentisinde olmaz. Enflasyonun %60 ları bulduğu buna bağlı olarak ev kiralarının aynı oranda arttığı bir ülkede siz gerek asgari ücrete gerekse emeklilere bu oranın yarısı kadar bir maaş artışı yaparsanız hiç kimseyi memnun edemezsiniz.
Bütün bunlarla birlikte ben inanıyorum ki Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan sıkıntıların farkındadır. Birkaç gün önce bizzat kendisi açıkladı. “Her türlü şikâyetin ve serzenişin farkındayız. Bunları gidereceğiz” dedi.
Ülke zor dönemlerden geçiyor. Çevremiz ateş çemberi. Zalimler her koldan saldırıyor. Ülkemizi bölmenin, topraklarımızın bir kısmına sahip olmanın çabası içindeler. Bu saldırılar karşısında her şeyden önce savunmamızı güçlendirmemiz, terörden bir an önce arınmamız gerekiyor. Onun için konu öncelikle vatan konusudur. Vatan yoksa hiçbir şeyimiz yok demektir. Allah korusun vatan elden giderse aldığımız yüksek maaşların hiçbir kıymeti harbiyesi olmaz.
11 ilimizi etkileyen ve çok sayıda yerleşim bölgelerini yerle bir eden deprem felâketi yaşadık. Oraya ayrılan bütçe de az uz bir rakam değildir. Gerek savunma sanayimiz için mutlaka ama mutlaka ayrılması gereken bütçeyi gerekse deprem bölgesi için ayrılan bütçeyi düşündüğümüz zaman devletimizin imkânlarının çok zorlandığı bir dönemden geçtiğimizi bilmemiz gerekir.
Cumhurbaşkanımızın bizden farklı düşündüğünü zannetmiyorum. Ama bu zor günlerde kendisine bir süre imkân ve fırsat vermemiz gerekiyor. Böylesi zor bir dönemde Recep Tayyip Erdoğan yerine muhalif kanatın işbaşında olduğunu düşünmek bile istemiyorum. Devlerle çarpışa çarpışa ülkemizi selamete çıkarmak için gayret eden bir Cumhurbaşkanımız var. Her mazluma el uzatan, bütün zalimlerin karşısında dimdik duran ve yılmadan mücadele veren bir Cumhurbaşkanımız var. Bir gün gelecek, yaşadığımız bütün maddi sıkıntılar bitecektir ve o gün uzak değildir. Ama önce vatan, illa vatan…
Yeter ki biz sabretmesini, şükretmesini ve hamd etmesini bilelim. Sabır ve şükürle Yüce Allah’ımız da bizimle birlikte olacaktır. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.