Son günlerde birbiri ardınca çok önemli olaylar meydana geliyor.

Vicdandan, haysiyetten yoksun olanlar dünyayı büyük bir savaşa doğru sürüklüyorlar.

Tam10 aydır Gazze’yi yerle bir ederek 25 bini çocuk ve kadın olmak üzere toplam 40 bin masum insanı katleden katillerin, vahşilerin başı, ABD’de onur konuğu olarak karşılandı ve bir saat boyunca 72 kez oturup kalkan onursuzlar tarafından ayakta alkışlandı.

Bu durum ABD’nin, İsrail’in soykırımına ortak olduğunu açıkça ilan ettiği bir utanç vesikası olarak tarihe geçti.

40 bin kişiyi katledenler vahşidir, alçaktır, katildir, vicdansızdır, haysiyetsizdir ama buna bu fırsatı tanıyarak sürekli arkasında duran bu da yetmezmiş gibi dünyanın gözünün içine bakarak bu vahşiliği ayakta alkışlayanlar ondan daha alçak, daha haysiyetsiz, daha vicdansız, daha onursuzdur.

Katiller sürüsünün başı, kendi ülkesinden alamadığı desteği ABD’den almış olmanın morali ile kendine yeni cepheler açmaya başladı ve sağa sola saldıran kuduz it misali her yere saldırmaya başladı.

ABD’den aldığı yeni cesaretle gitti Beyrut’a saldırdı, o da yetmedi İsmail Haniye’ye suikast düzenledi.

10 aydır olduğu gibi ABD, Beyrut saldırısından sonra da “İsrail’i destekliyoruz” açıklamasını yaptı. Bu onursuz alkışlar ile yapılan son açıklama, dünyanın başına büyük bir belâ olan İsrail ne yaparsa yapsın, kime saldırırsa saldırsın ABD’nin her zaman desteğini alacaktır anlamını taşır. 

Üstelik bu destek sadece sözden ibaret değildir. ABD, katil ve vahşi İsrail’in her türlü silah ihtiyacını da karşılamaktadır. ABD bir yandan İsrail’e diğer yandan PKK’nın Suriye kolu YPG’ye her türlü silahı göndererek Türkiye’yi köşeye sıkıştırmaya çalışmaktadır.

Katiller sürüsü, vahşiler ordusu, devlet denmeye değmez teröristler son olarak Tahran’da bulunan Hamas lideri İsmail Haniye’yi bir suikastla şehit ettiler. Bu terörist yapının ajanları nasıl oldu da Tahran’da İsmail Haniye’nin kaldığı eve suikast düzenleyecek kadar ileri gittiler. Bu suikastta İran’ın içinden bazı kişilerin dahli olabilir mi diye düşünmeden edemiyoruz. Misafirini koruyamayan ülke konumuna düşen İran, bundan sonra nasıl bir yol izleyecektir? Takip edip göreceğiz.

İsmail Haniye zaten vahşi ordunun hedefindeydi. Bugüne kadar Haniye’nin 30 kadar yakını, evlatları, torunları, kardeşleri şehit edilmişti. Nihayet kendisini de şehit ettiler. Yıllardır vatanları için mücadele vererek bu yolda hayatını kaybedenler şehadete yürümüş, cennette rızıklanmaktadırlar.

İsmail Haniye barış için gayret eden bir isimdi. Terörist İsrail’in barış için çabalayan bir ismi şehit etmesi, savaşı büyütmek ve genişletmek istemesinin ispatı olmuştur. Diğer yandan bu suikastın İran’da yapılması da Lübnan’dan sonra İran’ı da savaşa dâhil etme çabası olarak görülmektedir. ABD şeytanı, İsrail’in arkasında durmaya devam ettiği sürece bu saldırılar durmayacak, yeni yeni ülkelere de saldırılar sürecektir.

Hamas’ın şanlı mücahitleri tek tek şehadete ulaşırken, onları katledenler bir gün mutlaka geberecek ve cehennemin korkunç alevleri arasında yerlerini alacaktır.

Vahşiler ve katiller sürüsü çocuk, kadın ve yaşlılardan oluşan 40 bin masum insanı katletti ama hedeflediği sonuca ulaşamadı. ABD’nin her türlü desteğine rağmen 10 aydır istediği sonuca ulaşamayan ve Hamas’ın direnişini kıramayan İsrail’in sonu mutlaka gelecektir.

Bütün bu gelişmelere bîgâne kalamayan ve ilk günden itibaren vahşetin, soykırımın karşısında olan Cumhurbaşkanımız, “İsrail’i durdurmak için güçlü olmak zorundayız. Güçlü olursak İsrail’e bu vahşeti yaptırmayız” deyince, vahşiler sürüsünden tehditler gelmeye başladı.

Neymiş efendim Tayyip Erdoğan’ın sonu da Saddam gibi olacakmış. Bu katiller sürüsünün bilmediği, hesap etmediği bir şey var. Ne Tayyip Erdoğan Saddam’dır ne de Türk Milleti Irak milletidir. Türk Milletine bulaşmaya gelmez. 15 Temmuz’da tankların altına yatarak darbeyi önleyen bu millet, zamanı gelince İsrail’in de ABD’nin de dersini verir, daha önce de zaman zaman vermiştir.

Ölümden korkan alçaklarla şehadete yürümeyi erdem sayanlar arasındaki savaşı kesinlikle ölümden korkmadan gülerek şehadete ulaşmayı arzulayanlar kazanır.

Vahşiler ordusu terörist İsrail Arz-ı Mev’ud uğruna dünyayı ateşe vermekten çekinmiyor. “İsrail’in kırmızı çizgisi yok” diyen ABD’de bu ateşe benzin dökmeyi sürdürüyor. Ama bir gün gelecek bu ateş kendilerini yakacaktır.

Şunu çok iyi biliyorlar ki Arz-ı Mev’ud sınırları içinde İsrail’i durduracak tek güç Türkiye’dir. Bu sebeple bütün planlarını Türkiye’ye karşı yapıyorlar. Türkiye ile karşı karşıya geldikleri an dünyanın kaç bucak olduğunu da göreceklerdir.   

Alçaklıkta sınır tanımayan çılgınlar, zalimler dünyayı yaşanmaz bir hale getirmeye çalışıyor. Bir yandan Ukrayna’yı silahlandırarak Rusya’ya karşı kışkırtıyorlar, diğer yandan terör devleti İsrail’in savaşı genişletme çabalarına her türlü desteği veriyorlar, diğer yandan da terör örgütlerini silahlandırarak onları istedikleri gibi kullanmak için gayret ediyorlar.

Ne yaparlarsa yapsınlar planları asla tutmayacaktır. Zulüm ebediyen devam etmez. Bir gün gelir, zalimler döktükleri kanda boğulurlar. Şu anda görünen odur ki dünyada zalimlere, vahşilere, katiller sürüsüne ve onların destekçilerine karşı duran, tüm zalimlere yüksek sesle haykıran tek ülke Türkiye’dir. Zalimlerin, vahşilerin, barbarların sonu da Türkiye’nin eliyle olacaktır İnşallah…

İsmail Haniye’ye ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet diliyorum. Mekânları cennet olsun. Soykırımdan, vahşetten, barbarlıktan uzak, güçlü Türkiye eliyle kurulacak huzur dolu bir dünya dua ve temennisi ile sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.