Geçen hafta “Akören Belediyesi’nin dünü ve bugünü” başlığı altında kaleme aldığım yazım Akören’de bir hayli yankı bulmuş. Bana iletilen haberlerden ve yazıma yapılan yorumlardan bunu anlamak mümkündür.

Her yazar gibi ben de yazıma yapılan yorumlardan memnuniyet duyarım. Zira yapılan yorumlar yazımızın okunduğunun ve ilgi gördüğünün göstergesidir. Yorumlar lehte veya aleyh de olabilir, yeter ki hakaret, küfür gibi çirkinlikler sadır olmasın.

Yazımla ilgili bana iletilen haberler ile yapılan yorumlar arasında büyük bir zıtlık var. Akören’den çeşitli kaynaklardan aldığım bilgi, yazımdan memnuniyet duymayanlar kadar memnuniyet duyanların da olduğu şeklinde...  

Ama yorumlara bakarsak 11 ayrı kişi tarafından yapılan 15 yorumun biri haricinde tamamının olumsuz olduğunu görüyoruz. Bir kişi hızını alamamış beş ayrı yorum yapmış. Yorum yapan 11 kişiden 7 si ismini gizlemiş. Ben gazetenin bu konudaki yetkilisi olsam isimlerini açık açık yazmayan kişilerin yorumlarını yayınlamam. Ben nasıl gazetemde kendi ismimle yazılarımı kaleme alıyorsam, benim yazımın altına yorum yapan kişilerin de kimliğini gizlemeden açık olarak isim ve soy isimlerini yazmalarını isterim. Adamın kim olduğu belli değil ama çalakalem her şeyi yazıyor. Yüzüne maske takarak arkadan saldıran kimse gibi ismini gizleyerek veryansın ediyor. Bu mertlik değildir.

Ben 46 yıldır çeşitli gazetelerde köşe yazıları yazıyorum. Çeşitli yazılarımın altına çok sayıda yorumlar yapıldı, yapılıyor. Bu yorumlarda şunu gördüm. Yazılarımı destekleyen kişiler yorum yaparak desteğini ortaya koymuyor. Ama yazıma karşı olanlar zıt fikirlerini yorum yaparak ifade ediyorlar. Bu genel kaide tüm yazarlar için aynı şekilde gelişiyor. 

Bir de şu var. Mesela söz konusu yazımda olumsuz yorum yapan 10 kişi kendisini Akören’in temsilcisi olarak görüyor. Bu 10 kişi Akören halkının tamamının kendileri gibi düşündüğünü zannediyor. Yorum yapan bu 10 kişi gerçekten ayrı ayrı 10 kişi mi yoksa isimlerini veya mahlaslarını farklı kullanan bir veya birkaç kişi mi o da belli değil. Yapılan bir yorumda ismini gizleyen kişinin benim için “Yazık etmiş kendisine bu yaştan sonra bu kadar olumsuz yorum almak onun için kötü bir durum olsa gerek” cümlesi var. Ben 10 kişinin olumsuz yorumu ile düşündüklerimden vazgeçecek bir yapıda olsa idim 46 yıldır yazarlığa devam edemezdim.

Kaldı ki yazıma olumsuz yorum yapan bu 10 kişinin bir merkezden pompalandığını söylemek yanlış olmaz. Aynı merkezin yönlendirmesi ve pompalaması ile isimler gizlenerek yapılan yorumların hiçbir kıymeti harbiyesi yoktur. Zira bu 10 kişi 4 binin üzerinde seçmeni olan Akören’i asla temsil edemez.

Ancak bu yorumları okuyanların etkilenebileceğini göz önünde bulundurarak cevap yazmayı gerekli görüyorum.

Yorumlarda şahsımla ilgili yazılan cümleler var. Birkaç kişi Akörenlilerin beni tanımadığını söylerken bir kişi “Akören halkı sizi de gayet iyi biliyor” diye yazmış. Akörenlilerin hele hele genç neslin beni tanımadıkları doğru olabilir. Ben de onları tanıyamıyorum. Zira sık sık ziyarete gelsek bile yıllardır Akören’de yaşamıyoruz. Ama eskiler beni, merhum babamı ve amcamı çok iyi bilir.

“Akören halkı sizi de gayet iyi biliyor” diye yazan ve ismini gizleyen kişi ne demek istedi acaba? Bu cümlesiyle Akören halkının beni olumsuz olarak tanıdığını söylemek istedi ise hangi özelliğimden, hangi vasfımdan, hangi davranışımdan dolayı böyle düşündüğünü ispatı ile birlikte yazması gerekir. İsimler gizlenerek şaibe oluşturmaya çalışan ve çalakalem yazılan bu tür yazılar iftira içerir. Yapılan iftiralara hakkım asla helal değildir, onlarla öbür tarafta hesaplaşırız.

Yine şahsımla ilgili yapılan isimli bir yorumda “benim Büyükşehirde Genel Sekreter olarak çalıştığım dönemde Akören’e tek çivi çakmadığım” belirtilmiş. Bu isim gerçek mi bilmiyorum ama bu şahsa şunu söylemem gerekiyor.

Geçen haftaki yazımda da belirttiğim gibi Akören Belediyesi diğer ilçe belediyeleri ile birlikte 6360 sayılı Büyükşehir Kanunu ile 2014 yılında Büyükşehir ilçe Belediyesi statüsü kazanmıştır. Bu yasayla ilçe belediyeleri tarafından yürütülmekte olan su, kanalizasyon, itfaiye, otogar, otopark, mezbaha hizmetleri Konya Büyükşehir Belediyesine geçmiştir.

Benim Genel Sekreter Yardımcısı olarak görev yaptığım yıllar 1997 – 2004 yılları arasıdır. 2004 yılından itibaren belediye ana yönetiminden istifa ederek ayrıldığım için yönetimde söz sahibi değildim. Yukarıdaki madde 2014 yılında yasalaştı. Bizim zamanımızda ilçe belediyeleri Büyükşehir statüsünde değildi ve bir belediyenin diğer belediyeye araç gereç yardımı yapması ancak Belediye Meclisinin kararı ile mümkündü. Meclis kararı olmadan başkan bile bir başka belediyeye hiçbir araç veya para veremezdi. O dönemlerde Büyükşehir Belediyesi, ülke genel yönetimindeki siyasi yapı ile aynı görüşte olmadığı için devletten bugün olduğu gibi yardım ve destek alamıyor, sadece kendi yağı ile kavruluyordu. Belediye Meclisi de bu sebeple belediyelere yardım yapma imkânından mahrumdu.

Buna rağmen Akören’den gelen cami ve Kur’an Kurslarına çimento, kilitli taş gibi talepleri elimden geldiğince hep yerine getirme gayretinde oldum. Yaptığım bu destekleri davul zurna ile ilan etmediğim için çoğunluğun bilgisinin olmadığı normaldir ama bunun şahitleri mutlaka vardır.

Yorumlarda yer alan en önemli husus benim kalemimi sattığım ve o yazımı para ile yazdığımdır. Şunu açıkça ilan ediyorum. Sadece o yazımdan değil 46 yıldır yazdığım tüm yazılardan ve 7 yıldır yapmakta olduğum TV programlarından bir kuruş menfaat temin etmişsem dünyanın en adi, en şerefsiz insanıyım. Bunu iddia edenler, ispatsız ve delilsiz yazıp konuştukları için dünyanın en adi en şerefsiz insanlarıdır. Bunlarla da ahiret âleminde hesaplaşacağız mutlaka…

Belediyeler kültürel programlar yapabilir, dergi, kitap gibi yayınlar basıp yayınlayabilir. Bunlar belediyelerin yasal faaliyetleri kapsamındadır. Akören’e nahiyeliği kazandıran, belediye teşkilatını kurduran ve Akören’in ilk belediye başkanı olan ve Akören’e büyük hizmetleri dokunan büyük amcamın hayatı ile ilgili yazdığım roman türündeki kitabım 2022 yılında Akören Belediyesi tarafından bastırılmıştır. Bunu da o tarihte basın toplantısı ile ilan etmiştik. Şimdi “kitabın bastırıldı diye mi destek veriyorsun?” ithamlarına maruz kalıyorum. Bu da ayrı bir iftiradır ve hak gaspıdır. Kitabım bastırılsa da bastırılmasa da Cumhur İttifakının adayı olduğu için İsmail Arslan’ı düşüncelerim dolayısı ile desteklerim.

Konuya örnek vereyim. Konya Büyükşehir ve merkez ilçe belediyelerine bastırılması için birkaç kez kitap çalışmalarımı gönderdim. Bugüne kadar hiç birisi bastırılmadı. Ama yine de başkanlarımızı desteklemekten geri durmam. Düşüncelerim ve fikir yapım her şeyden önemlidir. Kitabım bastırılmadı diye aynı düşüncede olduğum başkanlara sırt dönecek veya kitabımı bastırdı diye farklı düşünce yapısındaki başkanı destekleyecek kadar alçak bir yapıda olamam. Ben dava insanıyım, hiçbir zaman menfaat insanı olmadım olmamda… Şimdiye kadar ilkelerimle ve prensiplerimle yaşadım, ölünceye kadar da öyle yürüyeceğim.

Akören Belediyesi ile ilgili yazdığım bir yazının benim şahsıma dönüştürülmesi ve şahsımla ilgili iftira niteliğinde yorumlar yapılması çok manidardır. Bu yıpratma girişimlerini şiddetle reddediyor ve hakkımın helal olmadığını tekraren belirtiyorum.

Cumhur ittifakının beş yıl belediye başkanlığını yapmış ve tekrar aynı ittifakın adayı olmuş bir zata destek olmak suç mu ki yapılan yorumlarla yıpratma girişimine başvuruluyor. İsmail Arslan’ı destekleyerek ne kadar büyük bir suç işlediğimi (!) yazımın yayınlanmasından sonra anladım.

Benim düşüncem, fikrim belli. Bugüne kadar ki yazılarımdan bunu anlamak gayet kolay. Ben 1969 yılından itibaren daha çocuk yaşlarımda iken babacığımın yönlendirmesi ile Milli Görüş çatısı altında yer aldım. Merhum Erbakan Hocamın çok sayıda özel seminerlerine katıldım. RP’nin Konya Başöğretmeni olarak görev yaptım. Yaşadığımız 28 Şubat darbesinin de etkisi ile o çile dolu günlerden kurtulmak için 2004 yılından itibaren Recep Tayyip Erdoğan’ı desteklemeye başladım. Hele hele ülkemizin ittifaklara girdiği yıllardan sonra ülkemizin bekası için Ak Parti ile MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakının yanında, CHP ile onun yanında yer alan HDP ve diğer partilerin oluşturduğu Millet İttifakının karşısında yer aldım. Belediye seçimlerinde de yazılarımla Cumhur İttifakının adaylarına destek oldum.

Bu bağlamda geçen dönem Cumhur İttifakının Belediye Başkanlığını yapan kendisini yakından tanıdığım İsmail Arslan, hükümetin ve Büyükşehir’in de katkıları ile Akören’e hizmetleri olduğu ve Cumhur İttifakının tekrar adayı olduğu için destek olmak benim için görev oldu. Ben o yazımda memleketim olan Akören’i yazdım ama yakından tanıdığım Cumhur İttifakının diğer adaylarına da destek olmamın ülkemiz adına borcum olduğunu düşünüyorum. Mesela Konya merkez adayları, Akşehir adayı Salih Akkaya ve şu anda açıklanmadığı için isimlerini bilmediğim diğer Cumhur İttifakı adaylarına desteğim tamdır. Bu desteğim de gayet normaldir. Bunda yadırganacak hele hele kınanacak hiçbir durum olmadığı halde yorumları ile ileri geri çalakalem yazanların niyetlerini anlamak mümkün değildir. Üstelik bu dönemde asıl hizmet ancak Cumhur İttifakında yer alan belediyeler tarafından yapılabilir.

Herkesin desteklediği bir adayın olması gayet tabidir. Yorum yapanların nasıl desteklediği bir aday varsa benim de tanıdığım ve güvendiğim adayları desteklemem ve buna yazılarımda yer vermem gayet tabidir. Bunu yadırgayanlar asıl yadırganması, kınayanlar da asıl kınanması gerekenlerdir.

İsmail Arslan’ın mütevazı davranışlarını biliyorum. Makamına gelen herkesi ayakta karşılayarak görüştüğüne ve nazik davranışlarına bizzat şahit oldum. Gelen misafirlerine yaptığı ikramın bedelini kendisinin ödediğine şahit oldum. Uhdesinde emanet olarak bulunan beytülmale el uzatmamış, israf etmemiş, onu yerli yerinde kullanmaya gayret etmiştir.    

İsmail Arslan kendisinden önce yapılan bazı hizmetlere sahip çıktı deniyor. Ben kendisinden yaptığı hizmetlerin listesini istedim. Bana faaliyet raporunu gönderdi. Geçen yazımda kaleme aldığım hizmetlerin tamamı faaliyet raporunda fotoğrafları ile yer alıyor. Bir belediye başkanı faaliyet raporunda şunları yaptım diye resmen yer veriyorsa o rapora inanmak durumundayız. Aksi halde o rapor herkes tarafından yalan olarak tescil edilir ki bir başkan buna tevessül edemez. Her yerde yüzüne çarpılır. Yasal olarak da yalan beyanda bulunmuş olur.

Ancak şu olabilir. Önceki başkan döneminde bir hizmetin projesi belirlenir veya hizmete başlanır. Sonraki dönemde çalışma devam eder ve tamamlanır. Bir işe başlamak kadar onu tamamlamak da değerlidir. Bütün belediyelerde genel kaidedir. Bir proje kimin döneminde tamamlandı ve hizmete açıldı ise o başkan buna raporunda yer verir. Burada da böyle bir şey olmuş olabilir. Bu durumda hizmete başlayana da tamamlayana da teşekkür edilir.

Yorumlarda tekstil atölyesi ile mantar projesi belirtildiği için başkana tekrar sordum. Israrla ikisinin de kendi döneminde hizmete açıldığını söyledi. Atölyenin hizmete kapanmasının kendisini yıpratmak isteyen bazı kişiler tarafından kaynaklandığını ve çok gayret etmesine rağmen önleyemediğini belirtti. Kapatılmasında rol oynayanların bugün kimin yanında yer aldıklarını da söyledi ama o şimdilik bende kalsın. Mantar projesinin durdurulmasının nasıl gerçekleştirildiğini Tarım Müdürlüğündeki bir yetkiliden de dinlediğim için bunda başkanın hiçbir vebali olmadığını rahatlıkla söyleyebilirim. Üstelik başkan yeni dönemde her ikisini de yeniden faaliyete geçirmek için gayret edeceğine söz verdi. Şimdi biz belediye başkanının açıklamalarına mı yoksa ismini gizleyen birkaç kişinin söylentisine mi inanacağız?

Bir başka konu Ekrem Tulukçu ile ilgili. Geçen haftaki yazımda Ekrem Tulukçu’nun ismini kullanarak onun aleyhinde bir şey yazmadım. Ekrem Tulukçu’nun başkanlığı dönemi, dürüstlüğü, insanlarla olan iletişimi ve diğer özellikleri ile ilgili hiç bir şekilde görüş bildirmediğim halde onun aleyhinde yazdığım belirtildi. Benim yazdığım şudur:

“İktidar partisinden aday adayı olan ve aday olamadığı için menfaati gereği bir başka partiden aday olarak İsmail Arslan’ı hedef alanların söz ve davranışlarına hiç kimse itibar etmez. Önce sen nerede durduğuna bir bak derler adama…”

Bu düşünce benim genel kaidemdir, prensibimdir. Bu prensibe aykırılık eden herkes, bu eleştirime dahil olmuş olur. Bir partiden aday adayı oluyorsun. Hangi sebeple olursa olsun aday olamadığın için ertesi gün bir başka partiye gidip oradan aday oluyorsun. Ben buna asla sıcak bakamam. Kardeşim dahi olsa böyle bir davranışı asla tasvip etmem. İnsan aday olsa da olamasa da yer aldığı partiden bir gün içinde ayrılmaması gerekir. Peki kişiler parti değiştiremez mi? Elbette değiştirebilir ama bu A partisinden aday olamadım öyle ise B partisinden aday olayım şeklinde olamamalı. Zaman içerisinde düşüncesi uyuşmayarak bulunduğu partiden ayrılabilir. Bu başka bir şey. Bir günde fikirler değişmez. Siyasette menfaatler ön planda olmamalı. Aday olamadım diye ayrılıp ertesi gün bir başka yere gitmek şahsi menfaati ön planda tutmaktır. Bilhassa siyasetle meşgul olanlar düşünce ve fikir yapısı itibari ile sabit kelam ve sabit davranış içinde olmalıdır. Geçen yazımda ismini yazmadığım halde otomatik olarak eleştiriye dahil olan Ekrem Tulukçu’ya yakışan, olgunlukla ve karara saygı göstererek kenara çekilmesi idi. Cumhur İttifakında yer alan BBP, ortağı olduğu ittifakın bir partisinden aday olamadığı için ayrılan bir kişiyi niçin aday gösterir bunu da anlamak mümkün değildir. Tekrar ediyorum Ekrem Tulukçu’yu hiçbir şekilde hiçbir faaliyeti ve özelliği ile değil sadece siyasi olarak attığı adımı eleştiriyorum. Bu da böyle biline… Bütün bunlar benim düşüncelerimdir. Herkes farklı düşünebilir. Ne düşünüyorsam onu yazarım. İçimden geçen neyse kalemimin yazdığı da odur.

Yazılan bir konu da Akören MHP teşkilatının istifa etmesidir. Akören MHP teşkilatı başka bir ismi aday yapmak istemiş, başaramayınca da toptan istifa etmiş. Böyle siyasi oyunlara benim aklım ermez. Ben genel fotoğrafa bakarım. İttifakın genel merkezleri İsmail Arslan’ı aday göstermiş mi, göstermiş. İsmail Arslan Cumhur ittifakının adayı olmuş mu olmuş. Benim için önemli olan budur. Bunun dışındaki gelişmelerin benim için hiçbir önemi yoktur.

Sonuç olarak yazdığım yazımın arkasındayım. Cumhur İttifakının Belediye Başkanı olarak İsmail Arslan’ın Akören’e hizmet ettiği düşüncesindeyim. Bu hizmetlerin aksamaması ve sekteye uğramaması için yine Cumhur İttifakının Belediye Başkanı olarak İsmail Arslan’ın devam etmesi gerektiğine inanıyorum. Akören’imiz için hayırlısı neyse o olsun İnşaallah. Sağlıklı ve mutlu yarınlar diliyorum.