“Ahmet Davutoğlu Zehirlenmesi ”
 


 

Tarih: 7 Haziran
Yer: Konya İl Başkanlığı
İl, İlçe, Gençlik ve Kadın Kolları tüm ilçelerde amansızca çalışmışlardı. Güzel bir sonuç bekliyorlardı. Gelen sonuçlar itibariyle bir kasvet çökmüş, ağlayanlar, birbirini teselli edenler!

Ahmet Hoca iyi bir sonuçmuş gibi gülücükler dağıtarak ayrılıyordu Konya Havalimanından. Belli ki o da, Erdoğan'ın bir şeyler planlamış olduğunu düşünüyordu. Bu yüzden pek üzülmüşe benzemiyordu ya da çevresindekiler nasıl etki altına almışlarsa artık: “-en azından %41 oy aldık” dediler sanırım. Ahmet Hoca'nın danışmanları kimse artık düşünün Konya bile sahip çıkmamış.

7 Haziran gecesi balkon konuşmasında Ahmet Hoca bir koalisyon hükumetinde çoğunluk olarak Ak Parti'nin güçlü olacağından bahsediyordu. Bu dik bir duruş sergilemekten çok, bir mutluluktu. Gecenin karanlığında bir adam daha vardı: Susmuş. Son girdiği seçimi %52 ile kapatmış bir adam. Milletin adamı!

Öyle bir susmuştu ki, bu suskunluğu günler sürecekti. Ülkenin bölünmesi taraftarı “birlikte iyi salladık”çılar manşetlerine suskunluk sayaçları koydular, “Erdoğan aranıyor” manşetleri attılar. Büyük Türkiye söylemiyle yola çıkanların yerini, Bölünmüş Türkiye isteyenler almış, ülkeye adeta karanlık çökmüştü!
O gün içimde şu dizeler belirdi:
!
Durun kalabalıklar, bu cadde çıkmaz sokak! 
Haykırsam, kollarımı makas gibi açarak: 
Durun, durun, bir dünya iniyor tepemizden, 
Çatırdılar geliyor karanlık kubbemizden, 
Çekiyor tebeşirle yekûn hattını âfet; 
Alevler içinde ev, üst katında ziyafet! 
Durum diye bir lâf var, buyrunuz size durum
!
                                                                        ֍֍֍

Sonrası malum. Seçimlerin yenilenmesi, bu sefer “birlikte iyi salladık”çıların hüsranıyla sonuçlanan 1 Kasım!

1 Kasım, bu vatanı bölmek isteyenlerin bel okuna vurulmuş en büyük darbe gibi görünse de Ahmet Hoca'nın etkili bir biçimde zehirlenmesi sürecinin başıydı.

Bu; “ben oldum, ben başardım” ön temalı; “%49 kudretiyle, iktidarı elinde tutan Başbakan” menşeili bir zehirlenmeydi. Hem Başbakanlık ve İktidar da haliyle zevk verici bir şey olsa gerekti.

Hâlbuki ne istemişlerdi ki Ahmedimden. Politik hırslarının kurbanı olacak başka adam mı kalmamıştı!
Kimlerden mi bahsediyorum?
Ahmet Hoca: “-partimiz kongreye gidecek bende aday olmayacağım” derken karşısında ağlayıp, sümük silenlerden bahsediyorum. Bunun gibi birçok işe yaramazdan bahsediyorum. Daha fazla rant ve para için Yeni Türkiye yoluna taş koyan ahmaklardan bahsediyorum.

Neden Ak Parti'nin Büyük Türkiye hedeflerinden sapıp, Başbakancılık oynamak istediniz?
“-Ülke bölünürse bölünsün, şehitler gelirse gelsin hem Avrupaya vizeler kalktı arkadaş!” Demek için mi? İktidar, ihtişam, siyasi hırslar!
Başka yerde tatmin olsaydınız. Affedersiniz de iktidarsız mısınız?

Suçluluk psikolojiyle; adamı yanlış yönlendirdik, harcadık diye zırıl zırıl ağlıyorsunuz. Sonra akıllanmayıp; Ahmet Hocayı alıp Konya'ya cuma namazına getirip, aklınız sıra bir de gövde gösterisi falan yapıyorsunuz.

YETER! İNİN AHMET HOCANIN ÜZERİNDEN!          


                                                            ֍֍֍


Kızma ama sende biraz hak etmişsin sanki Hocam. Yahu akıl nimettir.
Sen ülkenin en iyi lisesinde, üniversitesinde oku. Boğaziçi'nde profesör ol, 4 dili anadilin gibi konuş. Üstüne siyaset bilimi, felsefesi..v.b.. işin kitabını yaz. Sonra gel bir de şu düştüğün duruma bak.
La havle vela kuvvete!