Geçtiğimiz 2 hafta sonu hedefim doğrultusunda girdiğim Lys-1 (Matematik), Lys-2 (Fen Bilimleri), Lys-3 (Edebiyat-Coğrafya) sınavlarını başarıyla tamamladım. Lys-2 sınavında mahkemelik olunabilecek saçma bir olayla karşılaştım. Bahsettiğim vaka S.Ü. Alaaddin Keykubat Kampüsü Fen Bilimleri fakültesinde girdiğim Lys-2 sınavında gerçekleşti. Sınav girişinde görevliler, nüfus cüzdanı ve sınav giriş belgesinin yanına daha iyi tanınmak için götürdüğüm sürücü ehliyetimi almadı. Her sınava bu üçlüyle giriyorum dediğimde el kol işaretleri yaparak, bağırıp çağırarak emanete vermem gerektiğini söylediler. Yaka kartından eğitimli olduğunu gördüğüm bir görevliye daha geçen hafta bu üçlüyle sınava girdiğimi; sürücü ehliyetinin de pasaport gibi değerli evrak olduğunu söyledim. Ne yazık ki o da, aynı ses tonu ve el hareketleriyle diğerleri gibi yanıtladı. Belliydi ki çalıştıkları işyerlerinde, evlerinde tatmin edemedikleri egolarını orada sınava giren dört sabi üzerinde tatmin ediyorlardı. Haliyle bundan ben de nasibimi almıştım. Üzüldüm. Üniversite eğitimi almış basit sınav görevlisi insanlarımız için üzüldüm. Ülkemin, benim ve sizlerin geleceği için önemli bir adım atmak üzere o salona gelen, genç kardeşlerim için üzüldüm.


Bakın.
Ego gerçektir. Yeme-içme ihtiyaçları gibi ego da, tatmin edilmeli. Kısaca açıklayacak olursak: Ego, özgürlüğe benzer. Bir toplulukta ego tatmini yapılırken sınır, bir başkasının egosunun başladığı yerdir. 

Ülkemiz insanının büyük bir kısmının şu ya da bu sebepten egosu tatmin edilmemiştir. Türkiye için 3. Dünya Ülkesi deniliyorsa, AB bizi 57 yıldır almadıysa, sebeplerinden bir tanesi de kesinlikle budur. Ülkemizin her yerinde bu tiplerden fazlaca vardır. Bahis, eğitim sektöründen açıldığı için oradan başlayarak bu tipleri sizlere anlatacağım.

Ülkemizin eğitmen/öğretmen/öğretim üyesi..v.s. kadrosu ekseriya başarılıdır mamafih büyük bir kısmının da egosu çok acıdır ki, yeterince tatmin edilmemiştir.

İlkokul ve liselerde, durduk yere öğrencileri put gibi eden ağzından salyalar saçarak bağıran öğretmenleri! Evinde herkes tarafından ezilip, okulda affedersiniz çişi geldi diye çocuğu döven öğretmenleri düşünün.

Üniversitelerde, üniversitelerinizi aklınıza getirin. Öğretim üyesi/görevlisi, asistanları! Derste olur olmaz artistlik yapan, ders notlarını garip sebeplerle eksik veren, dersi birazda araştırıp öğrensinler diye eksik anlatan!
- "Sınavda x'i yapmazsanız ağzınıza ederim!” diyen,
- "Sınavda y'yi yapmadığın için bu notu aldın ahmet, ehe-ehe-ehe" diye pis pis gülümseyen hocalarınızı düşünün. Konuşurken kullandığı cins ses tonu ile öğrencilerine "dünyayı ben yarattım" edası ile kükreyen hocaları aklınıza getirin. 

Ee, bu dediklerime benzer hocalardan görmedim diyeniniz var mı?

İş yerinde, aynı tipler hemen her işyerinde ve kurumda kendi altında çalışanların dünyasını dar etmek için bulunur. Bugün bir talimat verir, ertesi gün "bunu neden böyle yaptın?" diye tepene çıkabilir. Her şeyin en iyisini kendileri bilir. Farklı bir fikrinizi anlatmaya çalışmanız onlar için küstahlık olarak algılanır. Kibirleri boylarını çoktan geçmiştir bu insancıkların. Acınası ve zavallı hallerini göremeyecek kadar kör ve bunu kendisine anlatmaya çalışacak olan yakınlarını duyamayacak kadar sağır olmuşlardır. Herkes en az bir kere karşılaşmıştır hayatında, "siz" diye hitap edersiniz, o ise "sen" diye karşılık verir. Emir kipiyle konuşup, özür dilemenin ne demek olduğunu hiç bilmezler.

Sohbet ortamlarında(kafe,kahvehane...v.s.), ne yaparsa yapsın bir türlü kendine saygı duyamayan ve diğer insanların saygısını kazanamayan insandır. Bu tipler her şeyi bilmekle ve yine bu bildikleri her şeyi istenmese de insanlara anlatmakla kendilerini sorumlu hissederler. Bu sorumluluğu yerine getirirken de karşısındakileri istemese dahi bir şekilde sinir bozacak kadar aşağılarlar “ki insanlardan bu yüzden bir türlü saygı göremezler” mamafih kendilerine olan saygıları ile güvenleri de sarsılır. Her seferinde kafasını bir sürü malumatla doldurup bunları insanlara kusarlar; lakin kısır döngünün sonucu olarak tekrar dibe vururlar. Başa döndüklerinde ise hatanın insanlarda değil de kendi davranış biçimlerinde olduğunu neden anlamazlar bilinmez!

NOT: Kurretülayn lisans mezunu değil miydi? Ne işi var ki Lys'de diyenleriniz olabilir.
Kurretülayn'ın biricik dildadesi faydalı ilim & bilimdir. Kurre'nin egosu ancak bu faydalı ilimleri tahsil ile tatmin olur. Kurretülayn faydalı dünya ilimlerinin, insan egosu gibi sonsuz olduğunu görmüş, bu doğrultuda egosunun tatminini sonsuzda aramıştır.

Faydalı ilimlerin temeli hiç şüphesiz üniversitede atılır. Bu sebepten Lys'ye girmiştir. Faydalı ilim; yığınların kendisinden ümit beklediği Başvekilin şehir bölge plancısı nidasıyla fantezi içerikli “medeniyetler ve şehirler” kitabı yazmasına sebep olmaz. Faydalı ilim; Başvekili abesle iştigal etme karanlığında boğmaz. Aksine faydalı ilim; şafaktır, içine girdiği şahıs filhakika parlar.

[email protected]