Yeni yılın ilk ayı olan ihracat değerleri geçen hafta itibariyle açıklandı. Manşetlere geçen ilk cümle ise ocak ayı itibariyle tüm zamanların ihracat rekoru kırıldı. Şeklindeydi.

SEVİNDİK

Evet, ihracatçımız, geçen yılın ocak ayına göre yüzde 17,3 artarak 17 milyar 593 milyon dolar olarak gerçekleşmiş. Oldukça sevindirici

AMA

Manşetlere yansımayanlarda var. İhracat yüzde 17,3 oranında artarken, İthalatımız ise rekor bir artışla yüzde 55,2 artarak 28 milyar 32 milyon dolar olmuş.

AYRICA

Dış ticaret açığı ise yüzde 240,7 oranında bir değişimle evet yanlış duymadınız yüzde 240,7 oranında olumsuz bir değişim oranı ile 10,4 milyar dolar olarak gerçekleşmiş

DEMEM O Kİ

Tırnak içerisinde bahse konu olan ekonomik model, dış ticaret dengesinde yılın ilk ayında şiddetli bir değişime neden olmuş. Açıkçası bu konu ihracat rekoru kırdık cümlesi ile geçiştirilmez.

NEDEN BÖYLE OLDU PEKİ?

Rekabetçi kur denilen unsurun, ülkemiz için uygulanabilmesi için önce rekabetçi kur düzeyinin ne olacağının hesaplanması lazım ve ayrıca bilinmeli ki ithalata dayalı bir ihracat kompozisyonu gösteren ülkemiz ithalatı için yüksek kur çok tehlikeli bir unsurdur. Tüm bunları tespit ettikten sonra illaki uygulayacağım diyorsanız kuru kontrol etmeniz lazımdır ki bu da ancak ve ancak sabit kur rejimi ile mümkün olabilir.

DAHA DA FAZLA AÇIKLAYAYIM

Ülkemiz ihracatı ortalama yüzde 70 oranında ithalata dayalıdır. Aşırı yüksek kur görece olarak ihracatı artırır gibi gözükür ama ihracatçının rekabet gücünü kırar ve rekabetçi fiyat vermekten uzaklaşır ve ucuza mal satmaya başlar, ithalat ise pahalanır. Ayrıca bir de üzerine ülke olarak enflasyon ithal edersiniz.

AYRICA VE AYRICA

Enerji girdilerinde de eğer ki dışa bağımlıysanız ve maalesef ki ülkemiz enerji ithalatçısı bir ülke o zaman vay halinize biraz evvel bahsettiğim ihracat için yaptığımız ithalattaki yüzde 70’lik oran hammadde ve ara malı ithalatının üzerine bir de üretim maliyetlerindeki enerji girdilerine koyarsak yüzde 70 üzerine ihracat yapabilmek için ithalat gerekliliği yüzde 90’lar seviyesine çıkar. Bilmem anlatabildim mi?

İSPAT MI İSTİYORSUNUZ?

O zaman son yayımlanan ÜFE (Üretici Fiyat endeksi) içerisindeki dağılımlara hep beraber bakalım mı? Ne dersiniz?

  • ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) yüzde 93,5
  • ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) ara malı yüzde 106,4
  • ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) enerji yüzde 142
  • ÜFE son 12 aylık yani (yıllık) sermaye malı yüzde 63,2

2021 yılı 271,4 milyar dolar ithalatımızda ara malı ithalatı 210,1 milyar dolar, sermaye malı ithalatı 35,9 milyar dolar olarak gerçekleşmiş.

YANİ

  • 2021 yılı ara malı (hammadde) ithalatının toplam ithalat içerisindeki payı; yüzde 78
  • Ocak 2022 ayı içerisinde ara malı (hammadde) ithalatın toplam ithalat içerisindeki payı ise yüzde 84

PAHALIYA ÜRETİP UCUZA SATMAK MODEL OLAMAZ

İhracatımızda ucuza mal satarsanız kendinizi değil ithalatçıyı zengin edersiniz. Bir de bunun üzerine ithalatı pahalı yaparsanız o zaman ülke olarak gerilemeye ve fakirleşmeye gidersiniz. Avam tabirle ithalatçının ameleliğini yaparsınız. Böyle bir ortamda ihracat rekoru kırsan ne olur kırmasan ne olur O kadar ihracat artsın diye uğraştığımız ve fedakârlıklarda bulunduğumuz ihracat buysa eğer. Değmez. Ülke olarak bize yazık.

UCUZA SATTIĞIMIZI NEREDEN ÇIKARIYORSUN DERSENİZ?

O zaman dış ticaret hadlerine bakacağız.

KISA BİR BİLGİ

Dış ticaret hadlerinde 100 temel bir sayıdır. Dış ticaret haddinin 100’ün üzerinde olması demek ihracatı pahalıya yapıp, ithalatı ucuza yaptığın ı anlamına gelir, eğer ki 100’ün altında ise o zaman ihracatı ucuza yapıp, ithalatı pahalıya yaptığın anlamı taşır.

O HALDE BAKALIM

Dış ticaret hadlerinde yayımlanan son veri 2021 kasım ayı olduğu için;

  • 11 ayın dış ticaret haddi ise sade ve sadece yüzde 89 (2023 yılından beri en düşük seviye)
  • Kasım ayı dış ticaret haddi ise yüzde 81,6

MAALESEF Kİ

Ticaret Bakanlığı aylık dış ticaret raporlarından Özel Ticaret Sistemine göre hesaplanan değerleri yayımlamaktan vazgeçmiş gibi gözükmekte. Çünkü ocak ayı içerisindeki raporda yok. Umarım detaylı ve karşılaştırmalı analiz yapmak isteyenler için tekrardan yayımlamaya başlarlar. Beklentim şubat ayı itibariyle tekrardan eski hali ile yayımlamaya başlamaları yönünde.

SONUÇ: Dış ticarette yapısal reform adına henüz hiçbir şey göremedik. Göremediğimiz gibi telaffuzu bile yok. Ama bence dış ticarette yapısal reform zihinsel değişiklikle başlamalı ki, onun da ön koşulu; nicelik yerine niteliği konuşmamızdır.