Yine bir bahar geldi. Aheste aheste yağdı yağmur! Ortalık buram buram umut koktu. Bir tebessüm güneşi gökyüzümün en gözde yerinde hayat buldu. Heybeme doldurduğum birkaç umut tohumumla yeni yürümek için çabalayan bir bebeğin acemiliği gibihayatın koridorunda apalamaya başlıyorum. İstekli ve pes etmeyerek!

Bir yazı okumuştum orada şöyle der; “! Hepimiz bağlantılıyız; biyolojik olarak birbirimizle, kimyasal olarak dünyayla ve atomsal olarak da evrenin geri kalanıyla!Biz evrenin içerisindeyiz ve oda bizim içimizde!”Bu bağ yalnız olmadığımızı ve her yeni güne başlarken yeni hayallerle başlamamızın küçük nedenlerinden biri! Bunların hiç biri tesadüf değil, bir gücün gözümüzün önüne serdiği apaçık gerçekler ve umudumuzu yinelemek için sebepler! 

Koyu bir yalnızlık düşerse yüreğine doldur heybene umut cümlelerini, düş yola! Düş ki; yalnızlık karalar bağlasın, ağıt yaksın ardından! Bütün çektiklerin yetim kalsın. Sonra da koy mis gibi yeni demlediğin hayat çayını, huzuru yudumla! Al eline bir bisküvi paketi otur bardağın başına! Çocuksu bir umutla ban tavşankanı çayının içine kederlerini!Yumuşacık, şekerimsi bir tat barındıran umudun hazzına varmak için!

Herkesin her şeyi bildiğini iddia ettiği bu çarpık çağda ne zaman ki, bu küçük çocuksu şeyleri kendimize yakıştıramaz olduk işte o zaman mutluluktan vazgeçtik.Oysa “büyük olsun, seneye de giyer” diye büyütülen çocuklardık biz. Gelecek senelerde de kullanmamız için büyük büyük alınırdı her şeyimiz! Umudun birkaç beden büyüğünü, ilerleyen zamanlarda hayatımıza dâhil etmek için almayı hiç akıl edemedik. Üç günlük dünya yahu!.. Birini tecrübelerine, birini umuduna, birini de hayallerine say. 

Umut öyle bir fidandır ki, toprağa bir kere kök saldı mı bir daha o toprakta hiçbir haşerata yer vermez. Yürek tarlasının toprağına umudu ekip, mutluluk, sabır ve azim yağmurunun damlalarıyla sulanmasına sebep olursak, geleceğe emin adımlarla ilerleyip, güzel bir hasat alırız. 

Doğa sükûtun muhteşem saltanatının sürüldüğü yerdir. İnsan kırar, döker, kirletir, yakar!Ancak doğa bunun hesabını sormaz. Bir çöp yığınının yanından güzel bir çiçeği filizlendiriverir. Ya da kirletilenle diğer muhabbet ehli olan böcekleri besleyerek yok olmasını sağlar. Ne büyük hikmet! 

Umut; tam da bu işte, gönlün de ne kadar sıkıntı çöpleri biriktirmiş olsan da bir köşesinden hayallerle boyanmış umut çiçekleri filizlenir. Yeryüzünde her şey bir ders ve ibretlik olaydır. Görebilmek ve farkında olarak yaşamak her zaman hayata farklı bir açıdan bakmaya ve daha olumlu düşünmeye neden olur. Görebilmenin hazzı ve bunları cümlelerime dökebilmenin mutluluğunu yaşıyorum...

Umudun kapısının eşiğinden geçerden üzerinize bir toz tanesi bile yapışmış olsa bu yaşamınızda yeni bir güzelliğin meydana gelmesine sebep olur. Çünkü insan umudu ve hayalleri sayesinde hayat ipine sımsıkı tutunur ve o ipi sabırsızlıkla çeker. Kötülüğün bir salgın gibi yayıldığı bu dünyada, bazen umutla ve çokça da duayla yaşıyor insan.

Çoğu zaman hiç ummadığın yerde saklıdır gerçek. Görmek ve duymak için takılı kaldığın, sahteliklerin ötesine geçmek... Bilmek gerek ki, vadesi dolunca ölümde ölecek. Geriye sadece uçsuz bucaksız bir hayat kalacak. 

Seni yoran, kıran her şeyi bir köşe başında bırakmalısın bazen! Ardına bile bakmadan... Sonunun ne olacağını düşünmeden! Azgın bir denizin hoyratça kıyına vurup mutluluk kumlarını süpürmesine rağmen... Çünkü gün gelecek gelgitlerin sona erdiğinde sana berrak masmavi bir denizin kaldığını ve umut ayının gökyüzünde olanca karanlığa rağmen sana yakamozlar eşliğinde gülümsediğini fark edeceksin. 

Her şey güzel bir sabır ve onu takip eden umuttan sonra nihayetine kavuşur. Hz. Mevlana'nın da dediği gibi; “Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olup üstüne yağar. Ama unutma ki; rengârenkgökkuşağı yağmurdan sonra çıkar.”Ülkemin de üzerinden kara bulutlar kalktığına göre, OHAL'de umutlarımızı yeniden tazeliyoruz. Ve birlik, beraberliğimizi her daim koruyoruz. Selam ve dua ile!

***

“Yââlimenbihâlîaleykeittikâlî”

“Ey halimi bilen Allah'ım! Güvenim sanadır.”