Kamyon arkası yazıları; yolculuğun stresi içinde insanların dikkatini çeken, bir noktada muhabbet açılmasına neden olan, çoğu zaman komik, bazen ise mesaj vermeye yönelik yazılardır. Kamyon arkası yazılarıyla edebiyata farklı bir bakış açısı getiriliyor ve farklı şekillerde hayatın içinde yaşatılıyor. Bu sayede edebiyatın daima ilerlediğine ve kültürümüzün yollara kadar taştığına şahit oluyoruz. 

Uzun yol sürücüleri tek başlarına seyahat ettiklerinden dolayı en yakın arkadaşları da, sırdaşları da haliyle kamyonları oluyor. Kamyon arkası yazılarını incelediğimizde neredeyse geneli sitem, dram, aşk içeriklidir. Bu şiirsel anlatımın, melankolik duyguların yazıya dökülmüş hali olduğu ve yolları fethettiği kanaatindeyim.

Böyle yazılarla süslenmiş kamyonlarla karşılaştığımızda yüzümüzde bir tebessüm beliriveriyor. Bu yazıların kültürümüzü yansıttığını,  mizahi kelimelerin de olaya ayrı bir hava katarak, bizlerin bu sıkıcı yollarda gülümsememize sebep olduğunu düşünüyorum. İnsanlar hayatın sıkıntılarının getirdiği dertlerini nereye yazacaklarını ve seslerini nasıl duyuracaklarını şaşırmış durumda sanki… Dertleşme dalında çığır açma yolunda ilerliyoruz.

Ama güzel bir girişim ve sonucunda da kötü bir durum olmadığından dolayı zararlı bir şey olduğunu düşünmüyorum. Ki insanların hangi nedenle olursa olsun yazmaya ve okumaya ihtiyacı var. Bu da yalnızlığın doğurduğu insanın sıkıntılarını şiirsel olarak ifade etme şeklidir.

Bu konuda bir lojistik şirketi yarışma bile düzenlemiş. Dereceye girenlere ödüller verilmiş. Farklı bir bağımlılık sanırım kamyonculuk… Bundan dolayı her güzel olan şey gibi bununda bir ödülü olması gerekir. Yarışmada dereceye giren ilk üç yazıyı buraya ilave etmek istiyorum. İlginç ama bir o kadar da muzip yazılar.

1.Kamyon çeker 10-20 ton, gönlüm çeker Paris Hilton…

2.Hayatımı yazsam, duble yol olur.

3.Araman için illa hata mı yapmam gerekir.

Bu konu nereden aklıma geldi, neden yazma ihtiyacı hissettiğimi inanın bende bilmiyorum. Daha önce yazan oldu mu?.. Onunla ilgili de hiçbir bilgim yok. Ama bunun da bizi, kültürümüzü yansıttığını ve unutulmaması gerektiğini düşünüyorum. Başka bir ülke var mıdır kamyonların da dile geldiği? 

Bu insanlar ne kadar işlerinden sıkılmış gibi görünseler de kamyonculuğa bir başlayan bir daha bırakamıyor. Yazmak gibi sanırım… Bağımlılığın bir farklı versiyonu… Genelde ise rekabet ve meydan okuma ile ilgili yazılar mevcut.  

Benim bu yazılar arasında dikkatimi çeken birkaç tane oldu bunlardan biri, hatasını kabul ediyor gibi gözükse de espriyle geçiştiren, “Hatalıysam 3131’e sms atın. Orhan Gencebay’dan hatasız kul olmaz melodisi cebinize gelsin. ” cümlesi… Kendilerini kral gibi gördüklerini gösteren, “Alırsın Ford olursun Lort…” cümlesi… Bir diğeri ise kamyonlarını çocukları gibi gördüklerini anımsatan, “Büyüyünce tır olacağım.” cümlesi… Ve daha neler neler…

Bu insanlara dışarıdan bakan kişiler için kaba saba olarak algılanmasına rağmen, ben çok ince ve narin bir ruh yapısına sahip olduklarını düşünüyorum. İnsan yoğun bir duygu hissetmeden bu güzel tamlamaları birbiriyle bir bütün haline getiremez. Bende yazan biri olarak bu yazıların kültürümüzü zenginleştirdiğini ve güzel, unutulmaması gereken bir şey olduğunu düşünüyorum. 

Benden de yazımın altına kendime hitaben; “Klavye, yazışıma okuyucular da yazılarıma hasta…” diyorum ve yazımı burada bitiriyorum. Vesselam.