2000 yılında kurulan Doğal Afet Sigortaları Kurumu (DASK), ülkemizde Zorunlu Deprem Sigortası edindirme, uygulama ve yönetimi faaliyetlerinden sorumlu tüzel kimlikli bir kamu kuruluşudur.

DASK “Deprem geçecek, hayat devam edecek” yaklaşımından yola çıkarak, deprem sonrasında vatandaşların yaşamının kaldığı yerden yeniden güvenle devam edebilmesini amaçlar.

Genel anlamıyla, belediye sınırları içinde kalan meskenlere yönelik olarak geliştirilmiş bir sigorta sistemidir.

Deprem ve depremden kaynaklanan yangın, infilak, yer kayması ve tsunami risklerine karşı, sigortalı konut sahiplerine maddi güvence sağlar.

İster oturulamaz durumda ister kısmî hasarlı olsun, bina zararını en hızlı şekilde tazmin ederek, yaşamın normale dönmesine aracılık eder.

Zorunlu Deprem Sigortası’nın yaygınlığını ülke genelinde birlikte çalıştığı sigorta şirketleri, bunlara bağlı acenteler ve banka şubelerinden oluşan dağıtım ağıyla artırırken, uyguladığı düşük prim maliyetleriyle de herkesin bu güvenceye sahip olmasını kolaylaştırmayı hedefliyor.

“Zorunlu Deprem Sigortası sosyal sorumluluğumuzdur” algısını vatandaşlarda oluşturarak;  deprem vb. doğal afetlerde bizlerin kayıplarını karşılamada bir güvence oluşturuyor.

DASK’ı yarın, müsait olduğumuzda veya daha sonra yaptırırım anlayışından kaçınarak, zamanında yaptırmakta kazançlı çıkan bizler oluruz. 

Neredeyse tamamı deprem bölgesinde olan ülkemizde, deprem ve benzeri doğal afetleri yaşamamak neredeyse mümkün gözükmüyor.

Üstelik deprem yapısı gereği, sadece bulunduğu bölgeyi değil, ülkeyi de ekonomik olarak sarsabilecek şiddette bir afet türüdür.

Yaşanılan deprem ve afetlerde, Zorunlu Deprem Sigortası birey bazında mesken güvencesi sunarken, ülkemiz için de bir teminat havuzu oluşturulmaya çalışıyor.

Özellikle deprem sonrasında büyüklüğü önem kazanan bu finansal havuz, bizim yaşadığımız yerde olmasa da, başka yerde gerçekleşen depremlerdeki ihtiyaç sahiplerinin de garantisi olma niteliği taşıyor.

Kendi güvencemizi temin ederken, deprem bölgelerine de etkin şekilde yardımda bulunabilmemize olanak tanıyan DASK, Sosyal Dayanışma bilincinin yaygınlaştırılmasını başlıca sorumluluğu olarak görüyor.

Aynı zamanda yaşadığınız binada depremin meydana getirdiği maddi zararları karşılamaya yönelik bir teminat sistemidir. Bu sayede yaşamın deprem öncesindeki temel standartlarında devam edebilmesi sağlar.

Bunun yanında depremin ve deprem sonucu meydana gelen yangın, infilak, tsunami ve yer kaymasının doğrudan neden olacağı maddi zararları, poliçenizde belirtilmiş limitler dahilinde nakit olarak karşılar.

Binanız tamamen ya da kısmi olarak zarar görmüş olsa da teminat altına alır. Her yıl inşaat maliyetlerindeki artışa göre belirlediği azami bir tutarda teminat sağlar.

DASK tarafından verilen azami teminat tutarı, 01 Ocak 2020 tarihinden itibaren bütün yapı tiplerinde 240 Bin TL'dir.

DASK Kapsamında 6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gereğince, aşağıda tanımlanmış binalar güvence altına alınır.

Tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar,

634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, bu binaların içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler.

Doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler. Zorunlu Deprem Sigortası ayrıca yukarıdaki koşullara uyan; Kat irtifakı tesis edilmiş binalar,

Tapuda henüz cins tashihi yapılmamış ve tapu kütüğünde vasfı "arsa vs." olarak görünen binalar, Tapu tahsisi henüz yapılmamış kooperatif evleri, için de geçerlidir. Bunun dışında kalanlar DASK’ın kapsamı dışındadır.

Beni asıl düşündüren ülkemizdeki konutların yüzde 42’ye yakınında deprem sigortasının olmamasıdır.

Sigortalı konutta Bolu yüzde 96,6 oranıyla ilk sırada, Hakkâri yüzde 14,8 ile son sırada yer alıyor.

Zorunlu Deprem Sigortası uygulamasının başladığı 27 Eylül 2000'den itibaren gerek kurum gerekse sigorta şirketleri, toplumda sigorta bilincini artırmak amacıyla çok sayıda kampanya düzenlemesine rağmen, yeterli sayıya bir türlü ulaşılamadı.

DASK’ın verilerine göre, Türkiye'de en yoğun kentleşmenin yaşandığı ve 6 milyon 15 bin konutun yer aldığı Marmara, yüzde 69,8'lik oranla deprem sigortasına en fazla ilgi gösteren bölgelerin başında geliyor.

Bölgedeki konutların 4 milyon 201 bin adedinin sigortası bulunuyor. Marmara'yı yüzde 58,5 ile Ege Bölgesi izlerken, bu bölgedeki 2 milyon 616 bin konuttan 1 milyon 530 bin adedi için sigorta yaptırılmış durumda.

Ege'yi yüzde 53,6 ile İç Anadolu, yüzde 50,6 ile Doğu Anadolu, yüzde 50,1 ile Akdeniz, yüzde 49,6 ile Güneydoğu Anadolu, yüzde 46,3 ile Karadeniz takip ediyor.

Şehrimiz Konya’da ise 512,870 konutun 241, 892’sinin DASK poliçesi vardır. Sigorta yaptırma oranı şehrimizde yüzde 47,20’dir.

Ülke genelindeki 17 milyon 682 bin konutun yüzde 58,50’inde konut sigortası bulunurken, yüzde 41,50'sinin ise sigortasız olduğu görülüyor.   DASK’ın hedefi yüzde 100’ze ulaşmaktır.

Bilgisine başvurduğum Konya Sigorta Acenteleri Derneği Başkan Yardımcısı ve Sigortacı Hasan Sarısaç DASK konusunda şunları dile getirdi: “2000 Yılında kurulan DASK, deprem sonrasında vatandaşlarımızın hayatını kaldıkları yerden yeniden güvenle devam etmesini amaçlamaktadır.

Zorunlu deprem sigortası deprem ve depremden kaynaklanan yangın infilak yer kayması ve tsunami risklerine karşı sigortalılara güvence sağlar. İster oturulamaz durumda isterse kısmi hasarlı olsun bine zararını en kısa zamanda karşılayarak, hayatın normale dönmesine yardımcı olur.

Zorunlu Deprem Sigortasının yaygınlığı ülke genelinde birlikte çalıştığı sigorta şirketleri bunlara bağlı acenteler, banka şubeleri ve diğer dağıtım kanalları ile yapılır. Primleri oldukça düşük olup, tüm vatandaşlarımızın ulaşabilmesi için çalışılmaktadır.

Ülkemizde 1999 yılında yaşanan deprem sonrası yaşanan maddi ve manevi acılar sonrasında yürürlüğe girmiştir. Fakat henüz sigortalanma oranı istenilen seviyelerde değildir.

Ülkemizde 17, 682,080 konut vardır. 10, 336,871’inde DASK poliçesi vardır. Yüzde 58,50 oranındadır. Yüzde 100’ze ulaşmak oldukça önemlidir.

Konya’mızda ise 512,870 konut vardır. Bu konutların 241, 892’sinde DASK poliçesi vardır. Sigorta yaptırma oranı şehrimizde yüzde 47,20’dir.

Ülkemizin bir deprem ülkesi olduğunu hiçbir zaman aklımızdan çıkarmadan, her an deprem olabilecek şekilde tedbirleri elden bırakmamak gerekir. Bunun en büyük önlemi de gerek canımızı gerekse de malımızı sigorta ettirmekten geçmektedir” diyor.

Hasan Sarısaç bizleri uyararak yaşanılacak deprem karşısında en önemli tedbirin sigorta olduğuna dikkat çekerken, geç kalmadan canımızı ve malımızı sigorta edelim çağrısında bulunuyor.

Deprem sonrasında vatandaşlar olarak bizlerin daha fazla güvenceye sahip olabilmemiz için Zorunlu Deprem Sigortasını yaptırmayı unutmamalıyız.

Yapacağımız tek davranış sigorta şirketlerinden birisine giderek, konutunuzun, iş yerinizin, canınızın ve malınızın sigortasını yaptırmak olmalıdır.

Günümüzde yaşadığımız onca afetler karşısında bugünden itibaren “Zorunlu Deprem Sigortası bir Sosyal Sorumluluktur” anlayışıyla, konutunuzun, canınızın ve malınızın Deprem Sigortasını yaptırın diyorum.

Ne derseniz sizce de böyle yapmamız gerekmez mi?