Ülke olarak 6 Şubat'ta Kahramanmaraş merkezli 10 ilimizi derinden etkileyen ve on binlerce insanımızın hayatını kaybettiği depremin travmasını yaşıyoruz.

Asrın felaketi olarak ta tanımlanan bu deprem, bölgedeki insanlarda Sıkıntı, huzursuzluk,  gelecek endişe, korku, uykusuzluk gibi duygusal değişiklikleri de yaşatıyor.

Bunun yanında enkazdan çıkarılanlar ya da yakınını kaybedenler. Can kaybı olmasa bile deprem anını yaşayanlar, evsiz kalanlar ve aile bireylerinin çoğunluğunu kaybedenlerin acısı da oldukça büyüktür.

Kısacası bu deprem,  büyük yıkımların yanında, insan psikolojisini de yıkıma uğratan, yerle bir eden doğal afetlerden biri olarak unutulmayacaktır.

Depremzedeler üzerindeki olumsuz etkilerinin en önemlisini de bakarsak, karşımıza öncelikle güven ortamının hızlıca sağlanması çıkıyor.

Uzmanlara göre deprem sonrasında insan psikolojisi; şok, pasifleşme ve toparlanmak olmak üzere üç aşama geçiriyor.     

Güvenlik, sükûnet, diğerleriyle bağ, umut ve afetzedeye kendine yeterli olduğu hissi verme konularının başlangıçta çok önemli olduğunu belirtiyorlar.

Yine uzmanlar, Ruh sağlığını korumak için öncelik beslenme, barınma, güvenlik ve uykunun sağlanmasının yanında, özellikle depremin ilk günlerinde Depremzedelerin sevdikleri kişilerle güvenli ortamlarda can güvenliği ve duygusal güvenliği sağlanabilecek koşullarda bulunabilmelerinin büyük bir rahatlık sağlayacağını dile getiriyorlar.

Bu anlamda ülkemiz insanının deprem gibi doğal afetlerdeki yardımları, elindeki imkânlar ölçüsünde acısını paylaşması ve yaraları sarma gayreti takdire şayandır. 

Çünkü 85 milyon 7'den 70'şe deprem bölgesindeki insanların yaraları sarmadaki gösterdiği yardım seferberliği de anlamlı olduğu kadar, ulvi bir davranıştır.

Yaşanılan her zorluklarda ve deprem gibi doğal afetlerdeki yardımlaşma ve dayanışma seferberliği, Türk Milletinin Toplumsal Dayanışmasını büyütüyor olması da güzel bir gelişmedir.

Yine şehrimizin yardım konusundaki seferberliği ve üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmesi, Toplumsal Dayanışmanın ve Birlikteliğin bir örneğini göstermiştir.    

Şehrimizin resmi kurumları, belediyeleri, mesleki odaları, İş dünyası, STK’ları ve vatandaşlarımız halen deprem bölgesine yardımlarını sürdürüyor.

Bu yardımların yanı sıra soğuktan depremzedelerin etkilenmemesi içinde Konteynır seferberliğini başlatması da oldukça önemlidir. 

Acımızın dağlar kadar büyüdüğü, kederimizin devası olduğu bu deprem, ötekileştirilmeye çalışılan bu milletin, yardımseverlik, fedakârlık ve dayanışma ruhunun ne kadar yüksek olduğunu bir kez daha görülür hale gelmesini sağladı.

Gelinen süreçte, birçok ülkenin altında ezileceği ve belki de çaresiz bir hale getirebileceği bu deprem, Türk Milletinin Toplumsal Dayanışmasını güçlü bir şekilde ortaya çıkardı.

Her zaman ve her zorlukta yaralarımızı birlikte sardığımız gibi, 10 ilimizi etkileyen depremde oluşan yaralarımızı da yine birlikte saracağız.

Unutulmamalıdır ki, Türk Milleti dün olduğu gibi, bugünde yaşanılan deprem gibi afetleri ve tüm zorlukları Toplumsal Dayanışmayla aşmıştır.

Yeter ki,  Bir olalım. Diri olalım. Kenetlenelim. Yeter ki birlikteliğimizi gün geç tikçe daha da güçlü kılalım.

Aşamayacağımız hiçbir zorluk ve üstesinden gelemeyeceğimiz hiçbir sorunda kalmaz.

Ne dersiniz sizce de öyle olması gerekmez mi?