Halen süren salgında en çok etkilenen sektörlerin başında turizm ile esnaf, yeme –içme ve eğlence sektörü geliyor. 

Bacasız sanayi dediğimiz sektör, ekonomimizde ve istihdam payı oldukça yüksek olduğu gibi, önü de hep açıktır.

Ancak salgından dolayı ülkemiz ve dünya genelinde sektörde gerileme ve düşüş yaşanırken, buna paralel ekonomik kazançta ve istihdamda da yüksek oranda bir kayıplar yaşandı.

Salgın süreci sektörü 2020’de 1,3 trilyon dolar zarara uğratırken, uluslararası uçuşlarda yüzde 74 gerileme yaşandı. 100 milyon yakın insanda işinden ve aşından oldu.

2019 yılında 51 milyon turistin geldiği ülkemizde, 35 milyar dolar gelir elde ettik. Bu gelir geçmiş yıllara göre azdır.

Ülkemize gelen turist sayısına bakacak olursak,20 milyon turistle Avrupa ülkeleri birinci sırada yer alıyor.

15 milyonu Rusya ve Bağımsız Devlet Topluluğu ülkelerinden, 5 milyonu Batı Asya’dan, 3,8 milyonu Doğu Asya’dan, 1,5 milyonu Afrika’dan, 575 bini Amerika’dan, geri kalan 5 milyonu da diğer ülkelerden geldi.

Salgının önüne geçilemediğinden dolayı da 2020 yılında ülkemize gelen turist sayısı 11 milyona inmiştir.

Turizm gelirimizde yüzde 65 azalarak 10 milyar dolar düzeyinde kalmıştır. Bu durum iyi bir tablo değildir.

Bu yıl ise, hem Avrupa, hem de Rusya turist gelişini önleyecek kısıtlamalar açıkladığından sektörün geleceği sıkıntılı bir hale doğru gidiyor.

Salgın devam ettiği sürece, ülkeler arasındaki kısıtlamalar nedeniyle 2021 yılında turizm sektörünü her yönüyle zorluklar bekliyor.

Bütün bunlara rağmen ülkemizle birlikte şehrimizde potansiyeli oldukça yüksek olan sektör olumsuz tablodan kurtulmanın yollarını ararken, iktidardan da yasakları kaldırmasını bekliyor.

Konuyla ilgili görüştüğüm TÜRSAB Konya BTK Başkanı Özdal Karahan, turizm sektörünün ekonomik sorunlarını aşması ve kültür turlarının başlaması için yasakların kalmasını beklediklerini dile getirerek,Yaklaşık bir yıldan fazla süren salgın sürecinde esnaf ve sanatkârlarımız gibi en çok etkilenen sektör turizm oldu. Turizm sektörünün içinde yer alan Turizm ve seyahat acentelarını da derinden etkilendi. Sokağa çıkma kısıtlamaları ve uluslararası yasaklardan dolayı kazancımız kalmadığı gibi,  vergi, kira, kredi borçları ve çalışanların maaşlarını ödeyemiyoruz. Gereken yapılmazsa ve destek verilmezse ayakta kalmamız gittikçe zorlaşacağından en azından işlerin düzeleceği 2022 yılına kadar SGK, vergiler ve kredi borçlarının ertelenmesini istiyoruz. Ya da karşılıksız hibe verilmesiyle birlikte, yasakların kalmasını talep ediyoruz.”

Başkan Özdal Karahan, salgın sürecinde turizm sektörü ve seyahat acentalarının yaşadığı ekonomik kayıpların önüne geçilmesini dile getirerek, biran önce yasakların kalkmasının bir hareket getireceğini söylüyor.

Haklı olarak, SGK, vergiler ve kredi borçlarının ertelenmesini istiyor. Ya da karşılıksız hibe verilmesini talep ediyor.   

Sonuçta turizm sektörünü rahatlatacak olan yasakların kalkması ve sektörün bugüne kadar uğradığı ekonomik kayıplarının önüne geçilmesi bir rahatlamayı da beraberinde getirecektir.  

17 Mayıs’ta sona eren tam gün kısıtlamasının kalkmasını bekleyen turizm ile esnaf, yeme-içme ve eğlence sektöründe normalleşmeye geçme süresinin 1 Haziran’a uzatılmasıyla bir belirsizlik oluşturdu.

Turizmdeki gelir kaybımızın daha fazla artmaması için özen gösterilecek bir süreç takip edilmesi kaçınılmaz oldu.

Sektörün öncelikle beklentisi Haziran ayında tam kapanmadan vazgeçilerek, normal sürece geçilmesidir.

Özellikle kültür turlarının başlaması bu yasakların kalmasıyla gerçekleşeceğinden biran önce normalleşmeye dönülmesi gerekiyor.

Kültür turlarının hareketlenmesiyle sektör büyük bir rahatlama yaşayacağı gibi, kazancı da artacağından bir moral oluşacaktır.

Diğer taraftan Aşılanma ne kadar artarsa, turizm sektörünün de önü o derece de açılacağından turizm sektörünün de aşılanması bu sürece olumlu katkı yapacaktır.  

Sektör temsilcileri ve çalışanları aşılanma sürecinin içinde dâhil edilmesi beklentisi çoğunluktadır.

Umarım iktidar ve ilgili bakanlık turizm sektörünün beklentileri ve taleplerini yerine getirir, sektörü her anlamda rahatlatır.

Tabi ki bizlerde normalleşme sürecinin başlamasıyla birlikte maske takmaya, sosyal mesafeyi korumaya ve temizliğe gereken titizliği göstereceğiz.

Hiçbir şekilde de taviz vermeyeceğiz. Ne dersiniz böyle davranmamız gerekmez mi?