Para, ülkelerin ekonomik faaliyetlerine dâhil olan madeni ve banknot sistemini içeren tüm para varlığı olup, mal, hizmet takasını da sağlar.

Para birimi ise, günümüzde ülkelerin para türleriyle eş anlamda kullanılır. Bundan dolayı para birimi, paranın bir alt biçimi olarak görülmektedir.

Ülkelerin para birimleri aynı zamanda uluslararası döviz piyasalarında da işlem görür. Dünya piyasasındaki para değerleri kambiyo veya döviz kuru adını da anmaktadır.

Bütün ülkelerde olduğu gibi, ülkemizde de para stokunun kontrolünü yani, para politikasını Merkez Bankası yürütüyor.

Bütün batılı ülkelerde Merkez Bankaları bağımsız olup, hükümetlerin Merkez Bankalarına yönelik müdahalesi de çok azdır. Ara sıra küçük müdahalelerde olabiliyor.

Hükümetlerin Merkez Bankasına müdahalesi sıklıkla olursa, para yönetiminin dengesi altüst olur.  Bu durum ekonomiye de olumsuz yansır.

Diğer taraftan ülkelerin bağımsızlığını ispat eden en önemli unsurlardan birisi de yine para biriminin olması ve varlığıdır. Bizim ülkemizin para birimi de Türk Lirası TL’dir.

Gelelim Para birimiz olan TL’nin değer kayıplarına, bunun sayısız nedenleri vardır. 

Bu nedenlerden bazılarını sıralarsak; bir bölümü Ekonomik, Siyasal nedenler, Dış politika nedenleriyle ve jeopolitik nedenler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Paramızın değer kaybına neden olan etkenlerin bir bölümü de ülkemizin kendi yaklaşımlarından, tavrından ve hatalarından kaynaklanıyor.

Tabi ekonomik ve siyasal istikrarın bozulmasıyla birlikte, yüksek enflasyon da olumsuz etkiliyor.

Ülkemizde enflasyonun yüksek görünümüne ilişkin Merkez Bankasının açıklamasına göre; bütün ürün gruplarındaki fiyat artışlarının gözlenmesi, döviz kurunun en önemli belirleyicilerden biri olduğunu, uluslararası fiyat artışlarının ithalattaki fiyatların artırması, kuraklık, tedarik-lojistik sorunların etkisiyle, enflasyondaki artışta temel mal, gıda ve enerji gruplarının öne çıktığı kaydediyor.

Dövizin yükselişinin hemen hemen her ürüne yansıması ve fiyatların yükselmesi vatandaşın alım gücünü düşürüyor.

Bu alım gücünün düşmesi birçok sektörde de satışların azalmasına sebep olduğu gibi, ekonomik hareketi ve kazancı da olumsuz etkiliyor.

Buda ciroların düşmesi ve kar payının azalması anlamına geliyor. Ekonomide büyümenin temposunun düşmesine de sebep olabiliyor.

TL’nin her kuruş değer kaybı dış borçları, açık pozisyonlarını, finansman imkânlarını bozarak dengeleri alt üst ediyor.

Yaşanacak bir kur şoku ekonomiyi bir daha çıkmaza sokabilir. Üstelik ekonominin en önemli unsurlarından kamu borçlanma oranı ve kamu bütçesi dengesini zorlanırken, böyle riskin gerçekleşmesi sorunu daha büyütür.

Kaldı ki yatırımcı açısında da TL’nin değerinin kur karşısında düşmesi, riskleri de beraberinden getiriyor.

Merkez Bankasının 2022’nin ilk Enflasyon Raporu Tanıtım toplantısında, para politikasını “Türkiye Ekonomi Modeli” ışığında revize etme çalışmalarını sürdürdüklerini, yeni politikanın temel unsurlarından birinin TL’nin kullanımını öncelemesi “Liralaşma Stratejisi” olduğunu açıklaması olumlu olduğu kadar, iyi gelişmedir.

Merkez Bankası, öncelikle  “Liralaşma” olarak nitelediği politika değişikliğiyle, Doların para piyasalarındaki baskın birim olmasını önleyecektir.

Liralaşma stratejisi tamamen uyguladığında ise, enflasyonun düşürülmesinde büyük katkısı olacaktır. Hızlı bir şekilde de dezenflasyon(Enflasyon oranının periyodik aralıklarla düşmesi) sürecini de başlatacaktır.

Gelinen noktada dövizin yükselişi ve düşüşünde olduğunu gibi, yüksek olan enflasyonda paramızın değeri her geçen gün düşüyor.

Paramızın değerinin düşüşünün önüne geçmek öncelikle iktidarın görevi olup, bunun için daha yeterli adımlar atmalıdır.

 Döviz kurlarının yükselişleriyle birlikte, ekonomimizin sorunlarını düzelten bir politikaya daha fazla ağırlık vermelidir.

Diğer taraftan da her türlü alışverişlerimizde döviz türünden uzak durup, TL’ye yönelmeliyiz.

Yani paramızın değerini düşürecek hiçbir faaliyetin içinde yer almamalıyız.

Kısacası TL’yi yediden yetmişe her vatandaşın sahip çıkması bir görevi olmadır diye düşünüyorum.

Ne dersiniz sizce böyle yapmamız gerekmez mi?