Ramazan ayına sayılı günler kala, seçim atmosferinde her şey kargaşa ve karmaşa içerisinde. Maaşlar etiketlere yenik düşerken, seçim ekonomisinde harcamaların bütçeye yükünü Nisan ayında yine sabit gelirliler omuzlayacak.

Hükümet ne zaman paraya sıkışsa, vergilerle oynar. Kasa tamtakır olmuştur, itibardan tasarruf edilemeyeceğine(!) göre, vatandaşa gidilir; “pamuk eller cebe” denir. Allah ne verdiyse, kazansan da kazanmasan da senden para talep edilir. Zira o harcamalar için para gerekiyordur. Bütçe açıkları için kayıt dışında kalmayı başaran tilkiler serbestçe dolaşırken, kümesteki kazların, peşin peşin tüyleri yolunacak. Zira devrin yandaşına candaşına, KİT’ine BİT’ine para gerekiyor.

Şimdi de kasada para yok. Bütçe açığının en büyük gider kalemi; faiz ödemeleri… Yandaş candaş taş mı yesin? Para yoksa vergi ne güne duruyor?

1 Nisan sonrası vatandaşa “sımsıkı para programı” yetmezmiş gibi peşin vergi ile gelirlerse sakın bunu “galiba 1 Nisan şakası” algılamayın, ödeyiverin(!)

Yeni vergiler derken? Örneğin, zaten duble hale getirilen Motorlu Taşıtlar Vergisi (MTV) yılda 2 kez almaya devamla kalmayıp her 4 ayda bir veya her 3 ayda bir (yani yılda 3 veya 4 kez) alınacak hale getirilebilecek. Yetmiyor, silindir hacmi 1600 cc’den yukarı her araç için “silindir vergisi” ihdas edilebilecek.

Yetti mi? Ne gezer? Daha sırada birden fazla evi olanlardan alınacak ekstra konut vergisi var ki evlere şenlik. Bitmedi daha… KDV ve ÖTV’de her mal ve hizmet grubu için (gıda dâhil) yukarı doğru tırmandırılacak oranlar söz konusu… Temel KDV’nin %25’lere dayandırılması bile tasarlanan seçenekler arasında yer alıyor.

Hiç içinizi açacak bilgiler aktarmıyoruz fakat görünen o ve biz sizi önceden uyaralım istedik.

Eğer ayağımızı yorganımıza göre uzatmazsak bunun bir maliyeti var ve bunu da faiz olarak ödemek zorunda kalıyoruz. Para yoksa ya banknot matbaasını çalıştıracak ya da yeni vergiler alacağız. Hatırlayın, deprem bahanesiyle geçici olarak gelen iletişim vergisi, yatıya kaldı ve gitmedi.

Yani sizin anlayacağınız seçim sonrası cebinizin yükü daha da artacak. Cebinizdeki enflasyon sizi daha çok yoracak. Ramazan ayından sonra bayrama kimler kavuşur hangimiz o günleri görür bilemem ama her yıl olduğu gibi yine ramazan zamlarını da etiketlerde birer birer görmeye başlayacağız.

Gıda enflasyonu dar gelirli ve sabit gelirli halkın boğazına dolanmış yağlı urgan gibi sıkıyor. Belki birçok kişi abartılı buluyor tüm bu yazdıklarımızı. Tok ne bilsin acın halinden misali, alışveriş merkezleri ve kafelerdeki doluluk oranı sanki ekonominin istatistiği gibi görsellik oluşturunca bizim söylemlerimiz inandırıcı gelmiyor.

Aşırı derece yükselen ev kiraları, konut sorununu büyütmeye devam ediyor. Artık önceleri ev alma hayali kuranlar bu hayallerinden vazgeçmiş durumda. TOKİ’de vatandaşın sorununa çözüm olamadı. Artık şimdi bir de TOKİ mağdurlarımız var. Her gün ekranlarda feryatlarını izliyorsunuzdur. Düşük taksitlerle ev sahibi olmak için yola çıkanlar da anlayacağınız yolda kaldılar.

Öte yandan nakliye şirketlerinin şehirlerarası taşımacılıkta istedikleri rakamlar yüksek boyutlara ulaştı. İlden ile taşınmak büyük bir sorun olarak ortada dururken, taşıma şirketlerinin şehir içi taşıma ücretleri de düşük değil.

Halk geçinmekte zorlandıkça, genç nüfusumuz da giderek azalacak. Artık aileler küçülmeye, ailelerde çocuk sayısı azalmaya başladı. Ülkemize gelen mültecileri biz beslemeye devam ederken onlar da çoğalmaya devam edecekler.

Ekonomi sıkıntılı üretim giderek azalıyor ve gençler gelecekten endişeli. Üniversiteler eğitim ve bilim yuvası olmaktan çoktan çıktı. Sorunlar arka arkaya sıralanıyor. Yerel seçimler ne sonuç getirecek henüz kimse net bir şey söyleyemiyor. Fakat seçimler de eski seçimler olmaktan çoktan çıktı. Mart ayı dert ayı diye söylenirdi her zaman ama bu dönem kadar hiçbir şekilde dert ayı olmamıştı. Yine söylüyorum Nisan ayında geleceklere kendinizi hazırlayın ve şaşırmayın!...