Eti Alüminyum’da son günlerde yaşananlar can sıkıcı. Öyle ki orada çalışanlar hiçe sayılmış bir kenara atılmış muamelesi görüyor. Sendikalaşmak gerçekten çok önemli… Ancak gelinen son durumda sendikaların da artık giderek etkisini yitirdiğini görmek bizi üzüyor. Üstelik oradaki çalışma şartlarının ağırlığını gördüğünüzde işçilerin aldıkları maaşları açıkladıkları zaman, bu kadar devasa bir şirkette bu maaşlara şaşırıyorsunuz.

Fabrika, 1969’da temeli atılarak Orta Toros Dağlarının uzantısında yer alan Küpe Dağı’nın eteklerindeki ovaya kurulmuş. 2005’te Cengiz Holdinge 305 milyon dolara satılarak özelleştirilen fabrikada, işçiler günlerce özelleştirmenin karşısında direnmiş, direnişlerine birçok şehir ve birçok iş kolundan işçiler de destek vermişti.

Eti Alüminyum AŞ, 2 kilometrekare üzerine kurulmuş, alüminyum külçe, t-ingot, yuvarlak ingot, yassı ingot, alaşımlı külçe, sıcak rulo, levha, şerit vb. ürünleri üreten ve yıllık üretim kapasitesi 82 bin ton olan devasa bir kompleks.

İşçiler, “Sendika ile işveren arasında uyum olmadığı için burada, eylemdeyiz” diyor. Türkiye’nin en büyük, dünyanın üçüncü büyük alüminyum tesisinde çalıştıklarını ifade eden işçiler, “Çok komik sembolik rakamlara çalışırken ailelerimizi geçindirmek istiyoruz. Ama bunda çok çok zorlanıyoruz” diyor. İşçiler, patron kârına kâr katarken emekleri karşılığında hak ettikleri ücreti alamamaktan yakınıyorlar. Burada çalışan birçok işçi ek iş yapmak zorunda kaldığını anlatıyor. Kimi oto yıkamada çalışırken kimi ise tarlasını ektiğini söylüyor. Bir işçi durumunu şöyle anlatıyor: “Ben sabahın 6’sında uyanıp evden çıkıyorum. Eve gece geri 01.00’de dönüyorum. Çocuklarımı ancak uyurken öpebiliyorum. Onlarla vakit geçirme imkanım zaten yok.” İşçiler çocuklarının geleceği için direndiklerini de söyleyerek anlatmaya devam ediyorlar.  “Çocuk girince işin içine olay değişir” diyor bir işçi. İşçi A. yine söz alıyor: “İki çocuk sahibiyim ben. Oğlum dershaneye gidecek. Dershane ücreti 50 bin lira, benim maaşım ise 15 bin lira. Ben 6 aylık kazancımı dershaneye verirsem ne yapacağız? Gibi diğer yaşam gereklilikleri ve ihtiyaçlarını ardı ardına sıralarken, hiçbir şeye yetişemediklerini ifade ediyorlar.

Eti Alüminyum’da en kısa zamanda soruna çözüm bulunmalı. Sendika sorunun çözümünde etkin rol oynamalı. Ağır sanayi üretimi yapılan bu kurumda, işçilerin sağlık sorunları da göz önüne alınmalı ve meslek hastalıklarından nasıl zarar gördüklerini bildiğimden o konuda da yeni girişimlerde bulunulmalı. Eti Alüminyum’un sorunlarını bu kısacık ortamda anlatarak bitiremeyiz. Sorunun takipçisi olacağız.Bu arada hemen Elazığ’da ki durumun da sorumluluğunu kimsenin yükleneceğini düşünmüyorum. Balık hafızalı olduğumuz için o olayı da yakında unuturuz. Nasıl ki depremi yaşayan illerimiz yalnız bırakıldıysa oralarda da yabancılar cirit atmaya topraklarımızı ve suyumuzu zehirleyip sandıklarını doldurmaya devam ederler. Mutlaka o işçilerin ölmelerinde kendilerin haklı gösterecek sebepleri çok güzel bulacaklardır.

Gelelim ülke gündemine ve ekonominin diğer ana konularına. Her zaman enflasyondan söz edip bu canavarın ağzından çıkan ateşte yandığımızı söylüyoruz. Enflasyonu sizlere her boyutuyla anlatmaya çalışıyorum. Ülke ekonomisinde hedeflenen enflasyonla birlikte büyüme çabası son derece sıkıntılı. Enflasyon gerçeği şudur. Şişirmek üflemek. Burada büyümek için büyümek kanserli hücreyi büyütmeniz demektir. Zaten biliyorsunuz sıcak para sıkıntısı devam ediyor. Ülke ekonomisinde ağır sorunlar var. Bütün bunlar üç yıl içinde kararlı politikalar ortaya konmazsa çözülemez. Öte yandan bütün bu sorunlarla birlikte referandum yapılırsa da sizi şaşırtmasın, aklınızın bir köşesinde dursun.

Zamlar hiç durmuyor. Yine motorine benzine zam… Motorinin fiyatı 45 lirayı aştı. Hepiniz biliyorsunuz bizim benzin istasyonları yakıt istasyonu değil defterdar, vergi memuru, vergi dairesi gibi çalışır. Hemen şunu hatırlatayım 1 Nisan’dan sonra da ÖTV artışı yapılacak. Bugüne şükredeceksiniz…

Enflasyonun ortaya çıkardığı ahlak sorunu çok kötü boyutlara ulaşmış durumda. Gıdada yaşanan enflasyonun boyutları giderek büyüyor. Kamyoncular kooperatifinin bir kuralı varmış. Bazı şeyleri biz de yeni öğreniyoruz. Antalya’dan İstanbul’a mal götüren kamyoncu dönüşte boş gelmek durumundaymış. Üstelik domates götüren dönüşte beyaz eşya götüremezmiş. Oralarında kendi kuralları varmış. Tabi bu da nakliye fiyatlarını yükselttiğinden üretici kazanamaz, tüketiciyi de almakta zorlanır durumda bıraktı.

Öte yandan bankalar topladıkları mevduatları krediye dönüştüremiyorlar. Çünkü enflasyon %60 faiz %45 olunca değer bulmuyor. Kredi kartlarıyla ilgili çeşitli önlemler gündemde. Hatta kredi kartlarını kaldırmayı bile konuşur oldular. Fakat kredi kartlarını kaldırmak sorunu çözmeyecektir. Öte yandan geçici çözüm olarak ortaya çıkan çözümler bir bakıyorsunuz kalıcı oluyor. Eskiden senetle borçlanır, bu borç taksit taksit ödenirdi. Yani bir şekilde alım yapılır. Yani hayatı durduramazsınız. Su akar yolunu bulur. Hayat da yolunu bulur. Çünkü devam etmek zorunda. Ancak ben bu kartlara bağımlı yaşayanlara uyarım şu olacak. Lütfen harcamalarınıza ve ödemelerinize dikkat edin. Bu kartın esas adı borçlanma kartıdır. Eğer bankalar bu kartlara borç kartı deseydi herkes kullanmakta bu kadar hoyrat davranamayacaktı. Biraz da suçu kendinizde arayın…

Açıklanan işsizlik rakamlarına bakıyorsunuz. Her dört kişiden biri işsiz. Yani çalışmak istemeyenlerin de sayısı arttı. Çünkü sosyal yardımlarla yaşamını sürdürmeye alışmış bir toplum siyasi irade tarafından oluşturuldu. Hem de büyük bir kitle… Bu yardımı alanlar hiçbir şekilde “neden ben bu yardımı alacak durumdayım” diye sorgulamıyor.

Şimdi bu kadar pahalılıktan söz ediyoruz. O zaman kimsenin alışveriş yapamadığı durumlarda ekonomi durur. Bu durumda da devletin vergi gelirleri düşer. Yani ekonomi kuyruğunu ısıran yılana döner. Hayat pahalılığını verimliliği ve üretimi artıramazsanız çözemezsiniz. İşletmelerin daha verimli hale gelmesi gerekiyor. Öte yandan kamu tasarrufu genelgesinde açıklananlar da sözde kaldı.

Yani anlayacağınız alım gücündeki erime sürüyor. Maaşlara yapılan zamlarda etiketlere yenik düştü. Önümüzdeki ay ramazan ayını idrak edeceğiz. İnşallah sağlıkla kavuşmak nasip olur. Ramazan ayında malum yardım kolilerimiz var. Fakat gelin görün ki onlara da % 300 zam gelmiş. En düşük ramazan kolisi 600 liradan başlıyor deniliyor. Yani anlayacağınız kolileri de enflasyon vurdu. Haydi hayırlısı…