17 Kasım 2019 ‘da Covid ile beraber dünya başka bir yaşam boyutuna geçti.

İnsanlar evlerine kapandılar. Çalışma ve üretim düzenleri bozuldu hatta başka bir biçime büründü.
Online ekonomi ve iletişim tavan yaptı.

21 Mart 2021 Ever Given kargo gemisinin  Süveyş Kanalı’nı tıkaması ile ekonomide dünya tedarik zincirlerinin kırılmasının tetiklediği dalgalanma başladı.
Süveyş kanalının açılışı ile değişen İpek yolu ticareti yeniden hatırlandı. Tedarik merkezleri değişti. Fiyat değişkenliği maliyetler tamamen değişti. Yeni denge seviyesine ne zaman geleceği belli değil.

Ukrayna Meydan Savaşı.  Dünya şu an Ukrayna’yı savaş meydanı haline getirip büyük bir savaş yapıyor. Öyle ki Ukrayna Devlet Başkanı Zelenski savaş başlamadan küresel savaş çığırtkanlıklarına kızıyor; onlar savaş olacak dedikçe siz bizi felakete sürüklüyorsunuz diyordu. Oysa küresel güçler planını uyguluyor, istedikleri savaş planını adım adım uyguluyorlardı.

Şimdi Ukrayna halkı, küresel kurgulu savaşın piyonları olarak savaşıyorlar. Asıl amaç kendi bağımsızlıkları, İstikballeri olmadan hatta geleceklerini ipotek ederek.

Bir takım fikir insanı, daha covid başlarken küresel dalgalanmalardan bahsediyorlardı.

Bitcoinlerin ortaya çıkması.

Doların baz para özelliğinin kaybolması,

Kıtlık,

Küresel enerji krizi,

Su krizi,

Gıda krizi

Her geçen gün daha derin hissettiğimiz bu değişimde yukarıdaki olayların etkisi daha çok hissediliyor.

Dünyanın en güçlü ülkelerden birisi Rusya’nın gücü elli yıl geriye gitti. Savaş uzadıkça da hareket kabiliyeti zayıflıyor.
Bu arada Ukrayna’ya yardım eden ülkeler boşuna yardım etmiyor. Savaş bitince verdiği ipotekler gereği birçok hak ve imtiyazı Ukrayna’dan alacaktır.  Belki de Ukrayna Asya ve Uzak doğunun Stratejik müdahale noktası olacak.

Yükselen ekonomi Çin artık tedarik merkezi özelliğini kaybetmek üzere.

 Bir taraftan Çin Taiwan savaşı körükleniyor.

Bütün bu gelişmelerden; elbette ülkemizin konumu, hedefi ve bağlantıları gereği, bizi etkiliyor.

Finlandiya ve İsveç bugünlerde NATO’ya girmek için ülkemizle ilişkileri yoğun. Daha doğrusu bu iki ülkenin NATO başvurusu sadece iki ülke başvurusu gibi lanse ediliyor.

Oysa ülkemiz açısından bu başvuru NATO ve işleyişinin samimi sorgulanması olayıdır.

Bütün bu gelişmeler dünyayı yeni kuralların yazılacağı yeni dengelerin kurulacağı bir zamana sürüklüyor.

İktidar ve muhalefet olarak yapmamız gereken yegâne bakış açısı bu olayların bizim; tam bağımsızlığımız, istikbalimiz ve gelecekte gelişmemiz açısından nasıl sonuçlar doğuracağını doğru algılamak.,

Eğer iktidar ve muhalefetin sığ savaşları, kısır ideolojik yaklaşımları, simgesel tavırları ile bu dönemi geçirirsek milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmiş olmayız.

Eğer olaya salt demokrasi oyunu olarak bakar ve mücadeleyi bu pozisyonlarla yaparsak o zaman küresel hareketin ekmeğine yağ süreriz.

Onlar kimin yanında durursa dursun hiçbir zaman Tük Milleti için durmayacaktır.

Davranışlarımızı, başkalarının bizim hakkımızda ne düşüneceğine göre değil, bizim için istiklal ve istikbal olarak en doğru nasıl sonuçlar alabiliriz? ona göre belirlemeliyiz.

İktidar sadece muhalefeti nasıl yok sayabilirim? Sorusunun cevabına göre adımlarını atarsa o zaman millet adına adım atmış olmaz.

Muhalefet de sadece iktidarı yıpratmak adına adımlar atar, ilişkiler geliştirirse o zaman millet adına hareket etmemiş olur.

Şu an benim gördüğüm;

Küresel olarak köklü bir değişimden geçerken iktidar ve muhalefet maalesef kendi bekalarını düşünürken vatan ve milletin istikbaline zarar veriyorlar.

İstişare, meşveret, fikir alışverişi, dayanışma, paylaşım bizim binlerce yıllık varlık kültürümüz.
Şu an toplumsal olarak dünyaya kaşı bir İmece halinde olmalıyız.

Halkımızı dünyadaki bu gelişmelere göre bilgilendirmeli, bilinçlendirmeliyiz.

Şu an iktidar ve muhalefet sadece kendi tarafını yönlendiriyor.

Taraftarını ve sevenlerini biat kültürü ile sadece iktidar ve muhalefet saikı ile yönlendiriyor.

Hatta taraftar bağımlılığı ile bireysel iradeyi etkisiz hale getiriliyor.

Biri diğerini ötekileştiriyor. Birbirleri arasına kin ve nefret tohumlarını atarak saflarını sıklaştırıyor.

Yani siyasetin en çirkini ile en bayağısı ile sadece küresel güç oyuncularının piyonu pozisyonunda kalıyoruz.

Kafa kafaya verip Tük devlet aklı ve millet feraseti ile güzel gelişmeleri taktir edip uygun olmayanları da medeni eleştiri seviyesinde eleştirip toplumsal motivasyonumuzu arttırmalıyız.

Hızla bilinçli davranış için vatandaşları doğru aydınlatmalıyız.

İktidar ve muhalefete son sözüm;

Okyanusta yol alan gemide kaptanlık için mücadele ederken geminin rotasının bizde olup olmadığına iyi bakalım.

Belki Kaptan seçilebiliriz ama gemimiz başkalarının çizdiği rotada yol alıyordur.

Hatta rotamız başkalarına hizmet ediyordur…

Bu millet görünürde aldanır ama tarihinde affetmez…

Vatandaşlarımıza sözüm; kuru kuruya bağlılık ve irademizi unutmakla; milletimize, vatanımıza hizmet etmiş olmayız.

Yani manasına vakıf olamadığımız mücadeleler ne millete, devlete,  ne vatana ne vatandaşa fayda sağlar…

Hele hele küresel yapının dayattığı ideolojiler hiçbir derdimize derman olamaz