‘’Üç kişi yolculuğa çıktıkları takdirde, başlarına birisini emir tayin etsinler’’ demiş Peygamberimiz.
Bir hadiste de ‘’üç kişi olduğunda birisini imam (yönetici) tayin etsinler’’ demiş.
Başsız hiçbir iş bir faaliyet olmaz. Başıboş olan yerden iş çıkmaz. Kaos oraya yönetici olmak için salyasını akıtarak bekler.
Bunun için sorumluluk alacak inisiyatif kullanabilecek ana bir yönetici olacak.
Aileden şirket yönetimine, mahalleden devlet yönetimine kadar bu böyledir.
Oyun kuracak, sorumluluk alacak inisiyatif alacak sorumlu olduğu süreci baştan sona yönetecek, süreci takip edecek bir kişi hep olmalı…
Bir patronum vardı bir yola çıkacağımız zaman ya da bir organizasyon yapacağımız zaman hemen sorumlu olacak kişiyi tayin ederdi.
Bu görevlendirme yönetilen bir kişi olsa bile çoğu zaman patronlar, yöneticiler olarak amirlerini sevk ve idareyi de kapsardı. Hesap verebilen, hesap alabilen, süreci başarı ile yürütebilen bir kişi olması yeterli idi.
Bu bir piknik organizasyonu olsa bile.
Yani bir libero her yerde olacak.
Futbol ve voleybolda kullanılan bu terim aslında hayatımızın her kesiminde bir ihtiyaç.
Futbolda oyun kurucu, defansı koruyucu, rakibin defans arkasına geçmesini önleyen kişi…
Voleybolda servisi karşılayıcı, pas veren, blok yapabilen ama hücum yapamayan takımın farklı rengindeki ana oyuncusu.
Peki, organizasyonlara neden libero gerekli? Bu kimdir.
İşlerin bir türlü yürümediği, sürekli kaosların yaşandığı, işlerin rotasız kaldığı, herkesin herkesi suçladığı, büyüme olsa bile büyümenin gelişmeye yansımadığı yapılara bakalım liberosu ya yoktur ya da çok zayıftır.
O kurumda Libero pozisyonunu sürekli pasif olarak kullanan bir yönetim anlayışı vardır.
Süreç sürekli tıkanıyordur.
İş başıboş kalıyordur.
Sürekli birleri başkalarından çözüm bekliyordur.
Bir birini ya da birilerini suçlayan karı kocalar, müdürler, ara yöneticiler patronlar bu kaosun hem hazırlayıcısı hem de şikayet edenidir.
Mahallerde düzelemediği yaşam alanlarımız,
İlçe ve ilimizde bir türlü doğru yönetilemeyen şehirler,
Kaynakların israf edildiği potansiyelin yaşama yansıyamadığı kurumlar.
Süreçleri kaoslara teslim olmuş şirketler,
Temsil ettiği sivil toplumun, mesleklerin bir türlü mutlu olamadığı odalar ve örgütler,
Sanayisi ve ticareti hak ettiği yeri bulamayan ticaret ve sanayi odalarının temsil ettiği ekonomik yapılar,
Adaleti sağlayamayan, refahı düzeltemeyen, hatta belirli grupların lehine refahı bozan devlet yönetiminde libero pozisyonundaki insanlar ya pasif atanmışladır veya güç ve kayırmacılıkla seçilmiştir veya libero pozisyonundaki kişiler açık veya kapalı hakim güç tarafından pasifize edilmektedir.
Libero ailede anne baba,
Muhtarlar, ilçe ve il seçilmiş ve atanmış yöneticileri,
Başkanlar müdürler,
Başta devlet başkanı olmak üzere görev verilmiş bakanlar, başkanlar müdürler, amirler olabilir.
Şirketlerde koordinatör, yönetici, ya da onun adına hareket eden üretim planlama kontrol birimidir. En aktif ekonomik yapı, ekonominin lokomotifi şirketlerde bu süreci kontrol mekanizması kurulamamışsa şirketin vay haline…
Libero temsil ettiği saha, süreç ve zamanı her boyutu ile yönetir. Yönettiği insan kaynaklarını çok iyi koordine eder. Ya da süreci yönetebilecek insan kaynaklarını kurar. Kaosa sebep olanları eler/elemeli/eleyebilmeli.
Peki neden kaos çıkar?
Süreç neden tıkanır?
Bizde yönetme ve yönetilme kültürü henüz olgunlaşmamıştır.
İlkesel olgunlaşma henüz tamamlanmamıştır. Çünkü iş öncelikli değildir. İşin gereğinden ziyade organizasyondaki güçlerin ve güç odaklarının önceliği işin genel akışından daha önceliklidir.
Görevlendirmeler süreci aksatmayacak hatta geliştirecek şekilde bir birini tamamlama esasına göre kurgulanamaz.
Yani teklik ve bütünlük sağlayıcı mekanizma kurulamamıştır.
Duruma göre sürekli değişen,
Ön görmeden anlık kararlarla yürütülen,
Önceliklerin belirgin olmadığı,
Görevlendirmelerin net uygulanmadığı,
Hesap veremeyen örgütlerin yapısı,
Süreçlerin belirsizliği anlık süreçlerin oluşması,
Sürecin tedarikten teslime kadar ki zamanlama, tedarik , finans, üretim ve iş faktörleri, insan kaynakları olarak bir bütün şekilde yönetilememesi ya da yönetilmeye müsaade edilmemesi.
Sabırsızlık,
Tamamlama kültüründen çok kaytarma kültürünün hâkim olması buna imkân veren ortamlar.
Fayda odaklarının güç olması onların arasındaki çatışmalar ve süreç dışı anlık müdahaleler,
Planlamanın ciddiye alınmaması, stratejik yönetimden çok kişisel yönetimin ağırlıklı olması,
Asıl yönetim inisiyatifinin dağınık kullanılması bu durumdan faydalanan insanların oluşması,
O şirketin, kurumun devletin doğru hizmeti ve ürünü üretememesindeki asli sebeplerdir.
Aslında bu yapıların hepsinde bir görevlendirme vardır ama bu hiyerarşik yapı ifade ettiğimiz sebeplerden dolayı aktif görev yapamaz.
İş istenir ama sonraki süreç dikkate alınmaz.
Ben istedim, söyledim neden yapılmadı?
Bu da o görevde bulunan sözde kişileri şamar olanı haline getirir. Diğer bir deyişle de günah keçisi haline sokar.
Asıl sorunun yani kaosun sebebi sorgulanmaz, sorgulanamaz.
Bu durumda iş istenir planlanır ama istendiği gibi sonuç vermez.
Sürekli birileri değişir ama sebep hep saklanır. Kaosun kaynağına ulaşılamaz. Görünmez bir güç koruması vardır.
Bugün aileden şirketlere mahalleden devlete israfların, geri kalmışlıkların, gelişememenin bozulmaların dağınıklıkların geri planındaki sebepler bu libero sisteminin uygulanmamasıdır.
Libero yani oyun kurucusu gölgede kalan organizasyonlardan istenen oyun çıkmaz, çıkamaz.
Gürültü çoğalır, iş tıkanır. Kaos o kuruma sultan olur.
En üst yönetici libero olmaz. O yönetimin asli unsuru karar vericidir.
Libero verilen kararlara göre oyun kurucudur.