Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre 2021 yılında Türkiye ekonomisi yüzde 11 oranında büyüme kaydetti.

Son çeyrekte ise büyüme yüzde 9,1 olurken,2020 yılında Türkiye ekonomisindeki büyüme yüzde 1,8 oldu.

Salgın kısıtlamalarının azalarak normalleş sürecinin başladığı 2021 yılındaki ihracat ve iç talep öncülüğüyle yüzde 11’lik büyüme gerçekleşmiştir.

Bu büyümeyi iş dünyası sürpriz olarak görmediği gibi, söz konusu büyüme performansını oldukça değerli olarak görüyor.

  1. taraftan da büyümenin sürdürebilir olmasından yana bir tavır içindedir.

Hatta yapılan açıklamalarda ve değerlendirmelerde büyümenin sürdürebilirliğinin devamından yana mesajlar verilirken, destek taleplerini de yeniden gündeme getiriyor.

Ancak ve ancak büyümenin sürdürülebilirliğin sağlanmasında verilecek olan desteklerin katkısının oldukça büyük olacağı düşüncesi içindedir.

Umarım iktidar, iş dünyasının destek talebini daha da yeterli olarak yerine getirir ve böylelikle ülkemizin büyümedeki yakaladığı bu performans bir moral oluşturur diye düşünüyorum.

İş dünyası temsilcilerinin büyümeye dair mesajlarının odağında “Sürdürülebilir” vurgusunun yer alması oldukça dikkat çekicidir.

Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu büyümeyi değerlendirmesinde,“Yaşanan sorunlara rağmen girişimcilerimizin çalışmaları, alınan tedbirler sonuç veriyor. Sıkıntıda olan sektörler başta olmak üzere verilecek destekler büyümeyi sürdürülebilir kılacaktır. Şimdi enflasyonla mücadeleye, 2022'ye odaklanma zamanı” diyor.

TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu’nun da dediği gibi, artık sırasının ülkemizdeki yüksek olan enflasyonla mücadelede yeterli olma zamanıdır.

Enflasyonla mücadele konusunda atılacak adımların biran önce hayata geçirilmesi oldukça önemlidir derken, iş dünyasına destek olunması talebini dile getiriyor.

Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) Başkanı İsmail Gülle açıklamasında, “Net ihracatın büyümeye katkısı 4,9 puan oldu. 2021 yılı büyümemizin yüzde 44,2'si ihracat katkısıyla gerçekleşti. Türkiye'nin üretim, istihdam ve kalkınmasının itici gücü olmaya devam edeceğiz. Türkiye ekonomisini üretimiyle, hizmetleriyle, ihracatlarıyla büyüten tüm iş insanlarımıza müteşekkiriz. Türkiye ekonomisi; ihracat öncülüğünde, büyümeye ve yükselmeye devam edecek. Bize düşen edindiğimiz bu kazanımları, katma değerli ihracatla süsleyerek sürdürülebilir bir şekilde yarınlara taşımaktır. Elimize geçen fırsatları iyi değerlendireceğimizden kimsenin şüphesi olmasın. Kuruluşumuzun 100. yılına doğru giderken ihracatımızın, ekonomimizin önü aydınlıktır.”

TİM Başkanı İsmail Gülle’de Türkiye ekonomisinin ihracat öncülüğünde, büyümeye ve yükselmeye devam ettiğini dile getirirken, TİM’ e düşen görevinde kazanımların katma değerli ihracatla süsleyerek; sürdürebilirliği sağlamak olduğunu söylemesi de oldukça önem arz ediyor.

Konya Ticaret Odası(KTO) Başkanı Selçuk Öztürk’te İhracatın, ülkemizin 2021 büyümesine en büyük katkıyı sağlayan kalem olduğunu belirterek,“Özellikle ihracat ile ihracatın sürüklediği sanayi büyümesi ve yatırım artışı, büyümeyi yüzde 11’e taşıdı. Bu büyüme oranı 2011 yılından bu yana kaydedilen en yüksek büyüme oranı olmuştur. İhracat, ülkemizin 2021 büyümesine en büyük katkıyı sağlayan kalem oldu. Özellikle ihracat ile ihracatın sürüklediği sanayi büyümesi ve yatırım artışı, büyümeyi yüzde 11’e taşıdı. Yüzde 11 oranındaki büyümemize net ihracat 4,9 puan katkı sağlarken, sanayi sektörünün katkısı ise 3,3 puan oldu. 2022’de iş dünyası olarak asıl beklentimiz, istikrarlı büyümeyi ve kalkınmayı destekleyecek çok yönlü yapısal reformların hayata geçirilmesi, eksiklerin tamamlanmasıdır. Ayrıca 2022 yılında fiyat istikrarı ve ekonomik güven ortamının oluşturulmalıdır. Ülkemizin büyümesine katkı sağlayan tüm tüccar, sanayici, ihracatçılarımızı ve emeği geçen çalışanlarımızı kutluyorum.

KTO Başkanı Selçuk Öztürk’ün iş dünyasının, istikrarlı büyümeyi ve kalkınmayı destekleyecek çok yönlü yapısal reformların hayata geçirilmesi, eksiklerin tamamlanması talebi yerinde bir taleptir.

Bunun yanında, 2022 yılında fiyat istikrarı ve ekonomik güven ortamının oluşturulması dileğinin gerçekleşmesi de iş dünyasını ve ekonomimizi rahatlatacaktır.

Gelinen süreçte sürdürülebilir büyüme verilecek desteklerin yeterli olmasıyla daha da yükseklere çıkarabilecektir.

Bu sürece üretimin ve ihracatın arttırılması da katkı verecektir diye düşünüyorum.

Ne dersiniz sizce de böyle yapılması gerekmez mi?