Siyonist İsrail terör örgütünün 33 günden beri Filistinli kardeşlerimize karşı sürdürdüğü soykırım saldırıları devam ederken dünyadaki tepkilerin şiddeti de giderek büyümektedir.

ABD ve Avrupa ülkelerinin yöneticileri tüm güçleri ile İsrail terör örgütünün yanında yer alırken ve bu örgüte her türlü desteği sağlarken bu ülkelerin halkları ise mazlum Filistin halkının yanında olduklarını her geçen gün daha şiddetli bir sesle haykırmaktadırlar.

Bu sebeple olsa gerek ki ABD’den son günlerde farklı açıklamalar yapılmaya başlandı. Bunlardan en önemlisi İsrail’in, “Gazze’yi biz yöneteceğiz” açıklamasına karşı ABD’nin “İsrail’in Gazze’yi işgaline karşıyız” açıklaması oldu.

İşte halkın gücü etkisini göstermiş, daha önce “İsrail’in kırmızı çizgisi yok” diyen ABD yönetimi şimdi Gazze’nin işgal edilmesine karşı olduğunu açıklıyor.

ABD’ye güvenilir mi? Asla güvenilmez. Bir yandan bu açıklamayı yapan ABD yöneticileri diğer yandan da İsrail’e her türlü para ve silah yardımına devam ediyorlar.

Peki bu açıklamayı niçin yapıyorlar? ABD kamuoyunda gittikçe büyüyen tepkileri azaltmak için elbette… Halkın tepkisinin büyüdüğü oranda yöneticilerin bu tepkiyi görmezden gelmeleri mümkün değildir.

İsrail terör örgütünün saldırıları devam ettikçe halkların tepkisinin daha da büyüyeceği ve önüne geçilemez bir hal alacağı açıktır.

Onun için bazılarının mitingden ne olacak, boykottan ne olacak, şundan bundan ne olacak tarzında söylediği sözlerin hiçbir geçerliliği yoktur. Herkes elinden ne gelirse yapmaya onu mecburdur.

Hele hele bizler Müslümanlar olarak Müslümanın derdiyle dertlenmek adına, kardeşliğimizin gereğini yapmak adına, çocuklarının cansız bedenlerini kucaklayarak Allah’a şükreden ve “yavrumu Rabbimize kurban verdim, Allah ne güzel vekildir, biz O’ndan razıyız” diyerek gözyaşıyla en acılı olduğu bir anda bile hamd etmeyi bırakmayan o imanlı insanların acılarına ortak olmak adına elimizden ne gelirse yapmamız gerekir.

Boykotsa boykot, mitingse miting, eylemse eylem, duaysa dua, destekse destek ve yardım, zamanı geldiğinde de fiili bir cihatsa evet cihat diyerek bu düşünceler içinde davranmak Müslüman olmanın gereğidir.

Şu bir gerçektir ki gerek yönetim gerekse halklar nezdinde İsrail terör örgütüne karşı en güçlü ses Türkiye’den yükselmektedir. Türkiye’de her gün her ilde yürüyüşler, mitingler düzenlenmekte, katil İsrail ve yandaşları tel’in edilmektedir. Bunlar faydasız değildir. Seçimle yönetime gelen idarecilerin uyarılması yolunda en güçlü ses halkın sesidir. Bu ses dalga dalga İsrail terör örgütüne destek olan ABD ve Avrupa ülkelerinin yöneticilerini de etkileyecektir.

Bir yerde başlayan halk tepkisi bir anda diğer ülkelere de sıçrayarak Müslüman olsun olmasın bütün dünya insanlarının ayağa kalkmasına dönüşür. Öyle de olmuş, batı ülkelerinin halkları da önemli bir tepki ortaya koymuşlardır. Zira İsrail terör örgütünün saldırıları hangi dinden olursa olsun insanım diyen herkesin kanını donduracak bir boyuta ulaşmıştır. Buna sessiz kalmak mümkün değildir.

Müslüman olmayan toplumlar insani açıdan tepki verirken Müslüman olarak bizler hem insani hem imani hem de kardeşliğimiz açısından tepkimizi ortaya koymalıyız.

Geçtiğimiz günlerde İHH’da bu ölçülerden yola çıkarak bir organizasyon düzenlemiştir. Önce İstanbul’dan Kocaeli ve Ankara üzeri Konya’ya gelinmiş, yüzlerce araçlık konvoy Konya’dan da Adana’da bulunan ABD’nin İncirlik üssüne gitmiştir. Aynı anda Kayseri ve Gaziantep’den hareket eden konvoylar Adana’ya gelmişlerdir.   

Biz de oğlum Veyis’in aracı ile yola çıkarak Adana’ya ulaştık. Beraber hareket ettiğimiz Konya’dan hareket eden konvoyu oluşturan binlerce kişi henüz miting alanına ulaşmıştı ki bir anda ortalığın karıştığını gördük. Polis biber gazı sıkıyor, gaz bombaları atıyor, plastik mermiler ve tazyikli su kullanarak halkı dağıtmaya çalışıyordu. Ne olduğunu anlayamadık.

Biz miting alanına girmeye çalışırken miting alanında yer alan yüz bin kişinin büyük bölümünün dağılmamakta ısrar ettiğini buna rağmen binlerce kişinin miting alanından uzaklaştığını gördük. Bir yandan da İHH yöneticileri tarafından uyarılar yapılıyor ve mitingin sona erdiği bildiriliyordu.

Bu şartlarda ilerlemek mümkün olmadığından biz miting alanının hemen yanında bulunan okulun bahçesine girdik. Orada da binlerce kişi vardı. Hiç kimse ne yaptığını bilemez haldeydi. Miting alanından çıkanlardan bilgi almaya çalıştım. Birçok kişiyle konuştum. Miting alanına ilk girenlerden şahit oldukları olayları dinledim.

Olayların ortalığı karıştırmak ve provokatörlük yapmak üzere gelen 30-40 kişilik bir grubun polise taşlı saldırısı ile başladığını öğrendim. Bu grup önce yarım saat boyunca polise taşlı saldırı yapmışlar, polis sabırlı davranarak karşılık vermemiş, daha sonra aynı grup dikenli tel örgüleri aşarak üsse girmeye çalışmışlar. Bu gruba maalesef bazı saf Müslümanlar da katılmış ve olaylar tamamen çığırından çıkmış. Böyle olunca polis müdahale etmek zorunda kalmış. İşte bu sırada biz de miting alanına ulaşmıştık ama olaylar yüzünden alana girmemizle çıkmamız bir oldu.

Provokatör bir grup yapacağını yapmış ve İncirlik'ten yüz bin kişinin dünyaya duyurmaya çalıştığı sesini kısmayı başarmıştı. Polise taş atan, tel örgüleri aşarak üsse girmeye çalışan provokatör grup bütün uyarılara rağmen durmamış ve akşama kadar sürmesi planlanan mitingin çok kısa sürede bitmesine yol açmıştır. Yazıklar olsun.

Gazze mücahitlerine destek için çeşitli illerden gelen yüz bin kişiyle birlikte biz de içimiz buruk bir şekilde dönsek de tesirini gösterecek olan Rabbimizdir. Her şeye rağmen mitingi düzenleyenlerden, emeği geçen herkesten ve açıklanan kurallar dâhilinde mitinge katılan gönül dostlarımızdan Yüce Allah’ımız razı olsun.  

Böyle bir provokasyon olabileceğini biz arabada giderken konuşmuştuk. Bunu önlemek için gerekli tedbiri almak emniyete düşerdi ama daha yumuşak bir yöntem uygulanması gerekirdi. Samimiyetinden asla şüphe edilmeyen Bülent Yıldırım ve diğer yetkililer çok eleştirilse de sürekli uyarılar yaptılar. “Bu taşkınlığı yapanlar bizden değildir” dediler. Hatta dağılma kararı verildikten sonra telefonumuza miting alanının ve Adana'nın hemen terk edilmesi ile ilgili üst üste mesajlar gönderdiler.

Ben bu uyarılardan ve mesajlardan sonra Bülent Yıldırım’a olağanüstü bir olay yaşanacağı konusunda bir bilgi mi geldi acaba diye düşünmeye başladım. Amerika mitingden ve gelişmelerden son derece rahatsız olmuş olabilir. Kendilerinin alandan ayrılmadan halkın dağılmayacağını düşünerek erken ayrılmış olabilirler. Bülent Yıldırım’ın erken ayrılmasını bu sebeplere bağlıyorum ama kendisi bu konularla ilgili geniş bir açıklama yapmalıdır. Çeşitli illerden uzun yollar yaparak miting için geldiği halde mitingi görmeden geri dönen on binlerce kişinin neler olup bittiğini bilmeye hakları var.

Her şeye rağmen biz ve bizim gibi; Gazzeli mücahidlere destek olmak için, Gazze’de bombalar altında bulunan 2 milyon Müslümanın acılarını dünyaya duyurmak için ve en önemlisi de Allah rızası için İncirliğe gelen on binlerce kişi görevlerini yapmışlardır ama maalesef provokatörler daha gür sesi bastırmayı başarmışlardır.

Yüce Rabbimizden en büyük duam; zalimlerin kahrolması, mazlumların bir an önce felahıdır. Kuvvet ve kudret sahibi olan Allahu Teala Müslümanların yar ve yardımcısı olsun, zalimleri kahru perişan etsin İnşaAllah… Yazımı yeni kaleme aldığım şiirimle tamamlıyorum.

FİLİSTİN

Mescid-i Aksa’mızı barındıran topraksın,

Allah mübarek kılmış ne güzel bir mekânsın,

Kalplerde dalgalanan nurlu, parlak bayraksın,

Gönüllerdesin her an, damarlarda akansın.

-

İlk kıblemiz olarak yönelmişti Mü’minler,

Senden arş-ı âlâya yükseliyor âminler,

Senin için yapılır bütün ahdler, yeminler,

Sönmeyen bir meşale, bölgende bir hakansın.

-

Çileler çekiyorsun yetmiş beş yıldan beri,

Yılmadın, diz çökmedin, dönmedin asla geri,

Şanlı direnişinin görülmedi benzeri,

Özgürlüğe aşıksın, siyonizme kalkansın.

-

İşgalcilere karşı cihadın çok mübarek,

İmanın, inancınla coştu, taştı her yürek,

Gösterdin dünyaya ki Hak için ölmek gerek,

Tevekkül ve sabrınla yürekleri yakansın.

-

Ebedi hayat için cennetlerin yolusun,

Osmanlının parçası, ecdadımın kolusun,

Kutsal mescidimizin aşkı ile dolusun,

Şehadete yürürken miski amber kokansın.

-

Bütün ümmet adına cihadın ey Filistin,

Süper güçlere karşı duruyorsun hep çetin,

Allah’tan dileğimiz olsun artık devletin,

Ebabiller misali orduları yıkansın.

-

Toprak, namus, şerefi koruyor her mücahit,

Cihadınla örneksin, buna tüm âlem şahit,

Kararlı, azimlisin versen de binler şehit,

Filistin gerçeğini beyinlere çakansın.

-

Mücahitler yatağı, şehitlerin diyarı,

Mahzun, garip olsan da zalimlerin ağyarı,

Soykırımın mazlumu, cennetin bahtiyarı,

Ulvi gaye uğrunda patlayan bir volkansın.

-

Büyük zulüm yaşadın, son bulsun artık yeter,

Allah’ım bu acılar ölümden daha beter,

Affet bizi Filistin, olamadık beraber,

Geleceğin ümidi, beklenen bir furkansın.

SALİH SEDAT ERSÖZ