Konya sanayisiyle ilgili düşüncelerim, Selva Gıda'nın toplantısında değişti...

Firmalarımız isteyince öz güvene de, vizyona da, misyona da sahip olabiliyormuş. 

Kabuğunu kırıp, ileriye koşabiliyormuş. 

Kendi markasıyla uluslararası firmalarla rekabete girebiliyormuş...  

Bana bunu Selva Gıda gösterdi. 

1988 yılında un, irmik ve makarna olarak üretime başlayan firma, çeşitlilik olarak sektöründe birinci. 

Sektörde ise ilk 5'te.

5 kıtada 80'den fazla ülkeye ihracat yapıyor... 

250 kişiyle tam kapasite üretim gerçekleştiriyor...

2013 yılı üretim adeti 111 milyon....

Kaliteden ise taviz yok. Böyle olduğu için de her gelen ürünü titizlikle inceleyen Japonya'ya bile ihracat yapıyor. 

Üstelik hiçbir yan kuruluşunun çatısı altında olmadan 'Selva' markasıyla. 

Lezzet ise üst sırada. Uluslararası Tat ve Kalite Enstitüsü'nün 3 yıldızlı Üstün Lezzet Ödülü'nün de sahibi. Ulusal ödülleri saymıyorum bile... 

Selva Gıda Genel Müdürü Mehmet Karakuş'dan, Selva'nın başarılarını duyduğumda bir Konyalı olarak gurur duydum. 

Yıllık 34,5 milyon dolar ihracatı ile Konya'nın ve Türkiye'nin makarnada marka değeri haline gelmesi, gurur duyulacak bir durum değil mi?... 

Mehmet Karakuş'un açıklamalarında dikkatimi çeken bir konu da sağlıklı yaşam ürünleri oldu. 

Buğday rüşeymi, yulaf ve buğday kepeğinden oluşan sağlıklı yaşam ürünleri ile Selva Gıda, önemli bir sosyal sorumluluğu gerçekleştirmiş oldu. 

Karakuş, bu ürünleri hayata geçirmekten mutlu olduklarını "Bugün piyasada toplumumuzun sağlığını tehdit eden ürünlere karşı Selva olarak sağlıklı gıdalar üretmeyi düşündük ve başardık. Sosyal sorumluluk gereği yapmamız gereken bir durumdu ve yaptık. Bundan da Selva olarak gurur duyuyoruz" sözleriyle ortaya koydu.

Bence önemli bir Ar-Ge ve inovasyon çalışması. Günümüzde gençlerin sağlıksız abur-cuburlara yöneldiğini bir ortamda Selva'yı takdir etmek gerekir. 

Umarım 2014 yılında bu sosyal sorumluluk devam eder... 

Selva'nın bir takdir ettiğim tarafı da üretimin Konya'dan ülkelere dağılması oldu. 

Dünyada geniş bir coğrafyaya hitap eden şirketin hız açısından farklı ülkelerde yatırım yapıp yapmayacağını Karakuş, "Türkiye'de üretim, Türkiye'den satış" şeklinde özetledi. 

Üründe kalite Anadolu durum buğdayından olunca Anadolu'dan kopmak zaten uygun olmazdı...

Tabii üretim yapan her sanayicinin olduğu gibi Selva'nın da sıkıntısı nakliyat. Hızlı sevkiyat için şirket ürünlerini doğrudan konteynıra yükleyerek limana ulaştırıyor. Böylece TIR'dan konteynıra aktarırken zaman kaybını önlüyor...

Fakat Karakuş'un da dile getirdiği gibi artık Lojistik Merkez şart. Şirketler ürününü hızlı bir şekilde limana ulaştırması için lojistiğin yanında demiryolu hattı da biran önce faaliyete geçmeli. 

2023 hedefleri kapsamında 15 milyar dolar ihracat için Konyalı sanayicinin şartlardan ikisi Konya-Mersin Konvansiyonel Tren Yolu Taşımacılığı ve Lojistik Merkez idi. Tren hattı çalışmaları başladı ancak lojistikle ilgili adım yok... Sanayicimiz hayali gerçeğe dönüştürür ve dönüştürmeye muktedir. Yeter ki Hükümet'te artık avutma siyasetinden vazgeçip, projeleri hayata geçirerek sanayicinin önünü açmalıdır. Açmalı ki Selva gibi nice Konyalı firmalarımız markalarıyla Türk Bayrağımızı kıtalarda dalgalandırsın... 

Sözün kısası Selva istikrarlı bir şekilde dünyaya markasını öğretiyor, Konya'yı tanıtıyor. 

Başarı iltifata tabidir anlayışı gereği övgüyü de hak ediyor.