FATMA TORU İLE KADINLAR GÜNÜ

8 Mart Dünya kadınlar günü olarak kutlanıyor.

Meram Belediye Başkanı Fatma Toru da Konya'da 8 Mart Salı günü çalışan basın mensubu kadınlarla bir araya gelerek, Agustus Otelinde düzenlediği kahvaltıda kadınların gününü kutladı. Fatma Toru, “Kadın, hem annedir, hem eştir, şefkattir. Türk toplumu kadına çok değer vermiştir. Mensup olduğumuz din; İslam dini cenneti kadının ayakları arasına sermiştir. Bu yüzden de kadın Türk toplumunda çok değerlidir. 13.yüzyılda Bacıyan-ı Rum diye bir teşkilat kurmuşlar, eğitim, ticaret, iktisat vs. konularda sosyal hayatta en üstün mevkie gelmişlerdir. Biz de Bacıyan-ı Meram'ı kurarak onlara destek verdik ve kendi iş yerleri kurmaları için onlara imkân verdik. Son 10 yılda yapılan değişiklerle toplumsal hayatta, siyasette, basında, eğitimde, hayatın her sahasında yer alıyoruz. Biz kadınlar olarak birbirimize destek çıkmalıyız. Yapılan bir araştırmada Türkiye'de kadınların en büyük rakibi yine kadınlar olarak gösterilmiş. Ne kadar doğru olduğunu bilmiyorum; ama durum bu. Biz kadınlar gücümüzün farkında olalım ve bir birimize yardımcı olalım.  ” diyerek kadınların birbirlerine destek olmalarını istedi. Kendisine teşekkür ederiz.

Fatma Toru yaptığı konuşmada sanki kadınlar siyasi haklarını, okuma haklarını son 10 yılda kazanmış olduğuna vurgu yapıyor. Halbuki kadınlarımız Osmanlı Devleti'nde Fatih dönemine gelinceye kadar kadınlar, -eğitim ve yönetim faaliyetinde göremesek de- sosyal ve ekonomik hayatın her safhasında etken bir durumda idi. Medreselerde kadınların eğitimine ait her hangi bir ders planı yok. II. Mahmut dönemine gelinceye kadar kadınların okuması sadece ferdi olarak olmuştur. Yani paşa kızıysan, zengin kızıysan babası tarafından özel hocalar tutulmuş, ders aldırılmıştır. Umuma ait okullarda okuyamamıştır. Kadınların o dönemde en çok yükselebileceği makam Valide Sultanlıktır. Onlar da cariyeler arasından seçiliyordu. Oğluna “köleniz, cariyeniz” diye hitap edebiliyordu Sözü sadece Harem'de geçiyordu, devlet yönetiminde hiçbir hak ve yetkisi yoktu. Birkaç valide sultan güç denemesi göstermiş ve hayatlarından olmuştur.

 İkinci Mahmud döneminde ibtidai mekteplerin yanında inas mektepleri de açılarak kadınların okur-yazar olmaları, eğitim ve öğretim görmeleri sağlanmıştır. İlk defa kız rüştiyeleri ve öğretmen okulları açılmış, mesleki kurslar açılarak kadınların bir meslek sahibi olmaları sağlanmıştır. II. Abdülhamit ve İttihat ve Terakki Partisi döneminde devlet hem dışarıda düşmanlarla savaşmış, vatan müdafaası yapmış hem de halkın ilim ve irfanını artırmak için erkek ve kadınlar için öğretmen okulları, sanat okulları ve güzel sanatlar mektepleri açmıştır. Bu

Gelelim Cumhuriyet dönemine. Osmanlı Devleti'nde halkın eğitimi için yapılan birçok okul bu dönemde korunmuş, muhafaza edilmiş, inşaatı yarım kalanlar bitirilmiştir. Konya'da Mimar Muzaffer'in vefatıyla yarım kalan Kız Öğretmen Okulu Mimar Ülkü tarafından Atatürk döneminde tamamlanmıştır. İlk mezunlarını 1926'da vermiştir. 1908 yılında Koyunoğlu Müzesi civarında Çelebi Konağında açılan Hukuk Mektebi daha sonra Mekteb-i Sanayiye nakledilmiş, Birinci Dünya Savaşı yıllarında öğrencisi kalmadığından kapatılarak öğrencileri İstanbul'a nakledilmiştir. Mekteb-i Sanayi ise birçok liselere ev sahipliği yapmış, daha sonra Endüstri Liselerinin açılmasıyla birlikte tarihi görevini tamamlayarak il özel idaresi olarak varlığını korumuştur. Sadece Konya'da değil yurdun her köşesinde eğitim ve öğretim faaliyetlerine devam edilmiştir.

Türkiye'nin ilk kadın hâkimi Aydınlı Adalet Yılmaz'dır. Atatürk'e söz verdiği için İstanbul Hukuk Fakültesine girerek hâkim olmuştur. İlk kadın muhtarı 1933'te yapılan seçimlerde Aydın'ın Çine ilçesinden Gül Esin'dir. 1926-1934 yılları arasında gerçekleştirilen Atatürk devrimlerinin en büyük amacı kadınların sosyal ve kültürel alanda, eğitimde, hukukta, aile içinde, mirasta, siyasette eşit haklara sahip olmasını sağlamak olmuştur. 1930'da kadınlara belediye seçimlerinde seçme, 1933'de köy kanunuyla muhtar seçme ve köy heyetine seçilme, 1934'te Anayasa'da yapılan bir değişiklikle milletvekili seçme ve seçilme hakkı tanınmasıyla, Türk toplumunda kadın yeniden hak ettiği mevkie çıkartılmıştır. Yeniden diyorum; çünkü Türkler İslamiyet dairesine girmediği dönemlerde en üst kademeye kadar çıkabiliyordu. Osmanlı Devletinde kadın siyasette ve sosyal hayatta pek bir varlık gösteremezken, Hun Devletinde, Göktürklerde yönetime ortaktı. Eski alışkanlıklarını devam ettiren Karahanlılarda ve Büyük Selçuklularda kadın devlet idaresinde söz sahibi idi. Tuğrul Bey'in hanımı Altuncan Türkan Hatun ordunun başına geçerek kocasını muhasaradan kurtarmış, Büyük Selçuklu Devletinin güçlü bir şekilde tarih sahnesine çıkmasında en önemli rolü oynamıştır. Yine Melihşah'ın hanımı Terken Hatun'un kendine mahsus divanı, hazinesi, askerleri ve devlet adamları vardı.

Türkler İslamiyet'e geçtikten sonra da kadına en büyük değeri vermiştir. Çünkü yüce dinimiz İslam, kadınlara çok değer vermiş, cenneti onun ayakları altına sermiştir. Daha sonra Arap toplumunun etkisinde kalan Osmanlı Devletinde kadınlar geri plana itilmiş, birçok haklarından mahrum edilmiştir.

İşte Atatürk, Türk halkının kanında mevcut olan asıl cevheri ortaya çıkardı ve geleceğin büyüklerini yetiştirecek kadınların eğitimli, bilgili olmasını sağladı. Ona her konuda fırsat eşitliği vererek toplumda layık olduğu yere getirdi. Atatürk'ün kadınlara verdiği haklar, getirdiği yenilikler o günün Avrupa'sında yıllar sonra gerçekleşmiştir; ama yine de Türkiye seviyesinde değildir. Fransa ve İtalya'da 1946'da, İsviçre'de ise 1971'de kadınlara seçme ve seçilme hakkı verilmiştir.

1935'te yapılan milletveki seçimlerinde 383 erkek vekile karşı kadınlar da yapılan ara seçim de dahil olmak üzere 18 millet vekili çıkarmıştı ve temsil hakkının oranı ise% 4.8 dir. Bu oran 2007'yılına kadar meclisin çıkardığı en yüksek milletvekili sayısıdır. 1935 yılında mecliste temsil edilen kadın millet vekilleri: Mebrure Günenç, Sabiha Gökçül Erbay, Şekibe İnsel, Huriye Öniz Baha, Fatma Memik, Nakiye Elgün, Fakihe Öymen, Hatı Çırpan(Satı Kadın), Ferruh Güpgüp, Bahire Bediş Morova, Mihri Pektaş, Meliha Ulaş, Fatma Esma Nayman, Sabiha Görkey, Seniha Hızal, Benal Nevzat Arıman, Türkan Örs Baştuğ, Hatice Özgener.

2015 seçimlerinde ise 550 milletvekilinden 81'i kadındır.

Kadın hakları üzerinde yapılan iyileştirmeleri son 10 yıla mal etmek biraz insafsızlık olur. Kadının ister kabul edin ister etmeyin temsil hakkının kapıları, eğitimde, mirasta, iş hayatında fırsat eşitliği Atatürk döneminde atılmıştır. Son on yılda yapılanlar ise bunun üstüne bina edilenlerdir. Temel atılmış, bina yükseltilmiş, son on yılda ise bu çatı biraz daha genişletilmiştir.

Kendimizden önce yapılan gelişmeleri asla unutmayalım, onları gerçekleştirenlere de vefa borcumuzu daima hatırlayalım.

Selam ve dua ile kalınız.