“Kullarıma söyle: Sözün en güzelini konuşsunlar. Sonra şeytan aralarını bozar. Çünkü şeytan insanın apaçık düşmanıdır.” İsra: 53

Her geçen gün lisanımız artarak kirleniyor.

Her akşam televizyon ekranlarında, günlük gazetelerde bu kirliliğe şahit oluyoruz. Söylenen sözler, yalanlar, iftiralar, gıybetler, sataşmalar, asılsız iddialar, insanın ağzına yakışmayan lakırdılar. Lağviyyat toplum hayatının atmosferini durmadan kirletiyor. Bu kirliliğin yanında hava kirliliğinin esamesi bile okunmuyor. Hava kirliliğine çareler aranıyor da lisan kirliliğine çare aramayı bırak gündeme bile alınmıyor. Toplumumuz bu hususta irtifa kaybediyor.

Her geçen zaman diliminde yıkıcı, tiksindirici sözlerle Allah’ın canlı evi (mü’minin kalbi) yıkılıyor, tahrip ediliyor. Her geçen gün din kardeşliğinin bir bağı koparılıyor, uhuvvet, muhabbet köprüleri yıkılıyor.

  • Dilin yaratılış gayesi:
  1. Sözleriyle insanın gönlüne sürur (sevinç) katmak.
  2. Gönül yapmak, yıkılan gönülleri tamir etmek.
  3. Hayat kitabımızı deruni bir iştiyakla okumak.
  4. Kur’an’ın mesajlarını sunmak.
  5. Allah’ın oku emrini vahyi disiplin dahilinde yerine getirmek.
  6. Hakkın, hak davanın davetçisi ve tebliğcisi olmak.
  7. Kur’an’ı, sünneti seniyyeyi dillendirmek ve şom ağızları susturmak.
  • Unutmayalım ki: Güzel söz gönüllerin kilidini ve Cennetin kapısını açar, Cehennemin de kapısını kilitler… Bu noktada kendimizi sigaya çekelim, otokritik yapalım. Ben günde kaç defa cennetin kapısını açıyor, kaç defa cehennemin kapısını açıyor, cennetin kapısını kapıyorum, ağzımdan çıkan sözlerle…
  • Dil, yaratılışına uygun kullanılmazsa:

Dil, fitne ateşini körükleyen bir körük olur, cehennem ateşini harlar durur.

Dil, cehenneme kömür sallayan bir kürek olur.

Dil, insana ölü kardeşinin etini yedirir. (Hucurat 12)

Dil, şeytanı oynatan bir şarlatan olur.

Dil, en korkuncu da Allah’ın canlı evini (mü’minin kalbini) yıkan, tahrip eden, bombalayan bir terör organı olur.

Allah’ın Canlı Evi (Beytullah):

  1. İmanın mekanı, barınağı, kal’asıdır. Yıkılan, bombalanan burasıdır.
  2. İman cevherinin kut usudur.
  3. İnsaniyetin neş’et ettiği kaynaktır. Tahrip edilen burasıdır.
  4. Manevi varlığın karargahıdır.
  5. Allah’ın hitabına muhatap burasıdır.
  6. Vicdanın sesinin kaynağı burasıdır. Bu kaynak yok edilmektedir.

Unutmayalım ki:

  1. Cennet de cehennem de dilin altındadır, ucundadır.
  2. Kişinin kimliği de dilinin altındadır. Konuşmasıyla ya insanlığını ya da … belli eder…

Evet unutmayalım ki:

Ağız topçu karargahıdır adeta. Dil şeytanın emrine girerse, şeytanın topu, tüfeği, füzesi olur. Hedefte:

  1. Allah’ın canlı evi
  2. Din kardeşliği
  3. Milli birlik ve beraberlik
  4. Toplumun bekası.

Kulaklara küpe:

Müslümanların birbirilerine attığı taşlarla, başkaları kendilerine kale yapıyor.

Allah, Tâ-hâ suresi 43. 44. ayetlerde:

“Firavuna gidiniz. Şüphesiz o azmıştır. Konuşurken ona yumuşak söyleyin.”

Firavuna bile yumuşak söylemek emredilirken Müslüman’ın birbirine hakaretamiz sözlerle onun kalbini (Allah’ın canlı evini) tahrip etmesi, yıkması, kabul edilebilir mi? Bir Müslüman’ın Firavun kadar da mı değeri yok günümüz Müslüman’ında?..