Seksen öncesi lisede okurken hem Ülkü Ocağı yönetimindeydim hem de lisede Ocak temsilciliği yaptım. Ben ve arkadaşlarım bütün ömrümüz boyunca davamıza sadık kaldık.

O yıllarda babaları Avrupa’da çalışanların çocukları ceplerinde bol para ve çeşit elbise giyerlerdi. Bizlerin ise bir takım elbise birkaç gömlekle seneyi tamamlardık.

Bu amcaların sağcısı solcusu olmaz laylaylom hani Orhan Veli’nin şiiri vardı;

“Bir elinde cımbız, bir elinde ayna, umurumda mı dünya!

Dünya gerçeklerinden Vatan Millet sevdasında uzaktılar. Biz Ülkücüler bunlara Tanju veya Sevgenç derdik.

Bu amcalar o günlerini bilmesek bize Ülkücülüğü öğretecek şekilde Küllük Müftülüğü yapıyorlar. Belli odalarda modalarda belli makamları işgal ediyorlar eflerinden püflerinden geçilmiyor.

Eskiler iyi bilirler ya biri ben senin Cemaziyel evvelini bilirim derse ne olacak?

Osmanlı Döneminde, bir mutemet (devlet memurlarına maaşlarını dağıtan görevli)

Hazineden gelen ve üzerinde “CEMAZİYEL EVVEL” damgası bulunan, para çuvalından kendine don diker.

Hamama gittiğinde, şehrin sakinlerince bu donla görülür. Aradan zaman geçer, bu mutemet iyi bir terfi alır.

Eski tanıdıklarından biri, bir işini görebilmek için eski mutemedin kapısını çalar. Fakat mutemet, yeni mevkiinin verdiği şımarıklıkla, eski dostunu, ahbabını tanımadığını iddia eder.

Bunu üzerine ahbabı;

--- Hadi hadi, ben senin Cemazziyel evvelini bilirim! Der.

Yarın biri eskimiş amcalara;

--- Ben senin falan zaman ne yaptığını bilirim. Diyerek anlatmaya başlayıverir değil mi?

Hamdolsun bizim yola çıktığımız yol arkadaşlarımızla böylesi sıkıntımız, çekincemiz yok! Yola çıktıkları arkadaşlarını yolda bulduklarıyla değiştirmediler.

Not aldığım not defterim var. Zaman zaman o deftere not alırım. Kulakları çınlasın bir büyüğüm bana yanlış veya doğru duruş ve duruş davranışları gördüğü zaman;

--- Hacı Ahmet bunları unutma cebine kuy! Derdi bende alışkanlık birçoğunu cebime koyuyorum. Aşağıdaki not cebime koyduklarımdandır.

“Çıkarcı menfaatcı insanlara iyi bakın;

Her gün masası değişir,

Her dönemde abisi değişir,

Ortamı değişir,

NAMUSLU DÜRÜST ADAMIN;

Bir tek elbisesi başka deyişle giysisi değişir.

Ne yolu, ne yoldaşı, ne kardeşi ne de ortamı değişir.

Çünkü ahde vefalıdır, yapılan iyilikler ve fedakârlıklar unutulmaz

*

İnsanlar yıktıkları ile değil yaptıkları anılır ve yaşarlar!

Bugün bolca fıkra paylaşalım mı?.

Nasrettin Hocaya sormuşlar;

--- Eskiyen ayı ne yaparlar? Hoca hazırcevaptır;

--- Kırpıp kırpıp yıldız yaparlar! Demiş.

Eskimiş politikacıyı ne yaparlar?

Eskimiş bürokratları ne yaparlar?

Eskimişliğin, tecrübe sahibi olmanın daha doğrusu bilirkişi olmanın şanı vardır. Onlar daraldıkça, sıkıştıkça çare arayanların çaresi olurlar.

Referanstırlar, konuşup, yazdıkça daha büyürler.

Ya aksi ifrat ve tefrit, fitne, fesat ocağı olurlarsa da küçülür ve hem zihinlerden hem de kalplerden kaybolur giderler.

**

Buraya kadar anladık mı?

Nasrettin hoca bir gün toplulukta oturuyormuş. Yanındaki adam arkadan osurmuş. Adam iskemlede otururken altıyla gıcırdatmış.

Hoca:

--- Hadi sesini benzettin kokusunu nasıl benzeteceksin? Demiş…

Bir fıkra daha yazacağım inanın cuk diye oturdu;

Nasrettin Hoca Ölmüş. Melek sormuş;

--- Cennete mi, gitmek istersin cehennem mi?

Nasrettin Hoca cennete bakmış herkes tespih çekiyor, bir de cehenneme bakmış herkes dans ediyor. Cennette canım sıkılır, cehennemde canım sıkıldıkça oynarım. Demiş ve cehennemi seçmiş girmiş. Başlamış oynamaya. Şeytan;

--- Eğlence bitti herkes kazanaaaa diye bağırmış……

Bir gün sizin de eğlenceleriniz bitecek ve haydi kazana diye bağıracak olan şeytanlarınız sizi sabırsızlıkla beklemektedirler…