Sonunda bunu da yaptılar.
Rahmetli Süleyman Şah'ın Türbesini de koruyamadılar.
Ve sonunda yüzlerce Yıllık Türk toprağını IŞİD'e terk ettiler.
Musul Konsolosluğunu koruyamayıp IŞİD'e terk ettikleri gibi!
Doğu ve Güneydoğu'yu koruyamayıp PKK ve KCK'ya terk ettikleri gibi!
Süleyman Şah'ın Türbesi'nden şanlı Türk Bayrağını kendi elleriyle indirdiler.
Tıpkı Diyabakır Lice'de Türk Bayrağının indirilişini seyrettikleri gibi!
Tıpkı İstanbul'un göbeğindeki okullardan ay yıldızlı bayrağın indirilişini seyrettikleri gibi!
Ve bunu bir kahramanlık hikâyesi gibi takdim etmeye başladıar.
Hayır! Bu bir kahramanlık hikâyesi olamaz!
Vatan toprağını terk etmek, ecdadının mezarını koruyamadığın için nakletmek ne zamandan beri kahramanlık oldu?
IŞİD'in yıkamadığı türbeyi kendi elinle yıkmak ne zamandan beri başarı oldu?
Türk Bayrağını gönderden indirip, Türkiye'nin 200 metre yakınına yeni bir bayrak dikmek ne zamandan beri başarı oldu?
Bu zihniyet, Osmanlı'nın son dönemlerinde ortaya çıkan çözülme dönemi zihniyetidir.
Bu zihniyet verelim kurtulalım zihniyetidir.
Bu zihniyet teslimiyetçi zihniyettir.
Analar ağlamasın de, PKK'ya teslim ol;
Bizi savaşa çekmek istiyorlar de, IŞİD'e teslim ol.
Sonra meydanlarda Birleşmiş Milletlere kafa tut, İsrail'e kafa tut! AB.'ye ve Almanya'ya kafa tut.
Gülerler size!
Bu operasyondan sonra Türkiye'nin caydırıcılığı kalmamıştır.
Terör örgütleri tarafından şamar oğlanına çevrilirsek (ki zaten çevrildiğimizi de düşünebilirsiniz,) hiç şaşmayın.
Viyana bozuğunu nasıl ki Osmanlı'nın dönüm noktası olmuşsa, bu geri çekiliş de korkarım ki Türkiye'nin dönüm noktası olacaktır.
Hayır! Bu bir başarı olamaz.
Eğer Sayın Başbakan'ın dediği gibi kimseden izin alınmamışsa, gece yarısı gizlice Suriye'ye girip mezar nakli yapmak başarı değildir.
Kendi toprağımızdan ecdadımızın cenazesini kaçırmak başarı değildir.
Eğer izin alınmışsa zaten başarı değildir.
OPERASYONUN YAPILACAĞI BELLİYDİ!
Hiç kimse son gelişmelerden falan bahsetmesin.
Bu operasyonun yapılacağı önceden belliydi ve toplum psikolojik olarak buna hazırlanıyordu.
Yani toplumun sinirleri alınıyordu.
TRT'nin dizilerinde mesajlar veriliyordu.
Şu Diriliş dizisinin geçtiğimiz Çarşamba günü yayınlanan son bölümü!
Halep Emiri ile savaşı göze alan Süleyman Şah'a, yanındaki Kurdoğlu itiraz ediyor ve mezarlarının yabancı topraklarda kalıp gideceğini söylüyor!
Süleyman Şah cevap veriyor:
Korkma Kurdoğlu! Neslimizden birileri gelir ve mezarımızı burada komaz diyor.
Bu bölüm Çarşamba günü yayınlansa da çekimleri önceden yapıldı. Senaryo ise çok önceden yazıldı.
Toplum dizilerle, mitinglerle, malûm basındaki sözde aydınların konuşmalarıyla adım adım hazırlandı.
Toplum duyarsızlaştırıldı, sinirleri alındı.
Bir algı oluşturuldu.
Artık vatan torağını terk etmek, ecdadın türbesini koruyamamak bile kahramanlık olarak takdim ediliyor.
Ne yazık ki toplum başka şeylere de hazırlanıyor.
Doğu ve Güneydoğu'yu gözden çıkarmaya hazırlanıyor.
PKK'nın ve arkasındaki ağa babası ABD'nin niyetinin İsrail'e taşeronluk yapacak bir Kürt Devleti kurmak olduğu açık olduğu halde bu niyet gizleniyor.
Müslüman Türk Milleti, demokratik özerklik, Kürt hakları, vs. palavraları ile uyutuluyor.
Bugün Süleyman Şah'ın na'şının naklini başarı olarak görenler, hiç şüpheniz olmasın ki yarın Türkiye'nin bölünmesine de ses çıkarmayacaklardır.
Gerekliydi, yapıldı diyeceklerdir.
Ama şunu hiç kimse aklından çıkarmasın!
Süleyman Şah'ın na'şını nakletseniz de o mübarek insanın maneviyatı bulunduğu yeri terk etmeyecektir.
Size inat orada kalmaya, o toprakları manen Türk vatanı yapmaya devam edecektir.
Çünkü o ruh teslimiyetçi bir ruh değildi. O ruh gaza aşkıyla dolu bir ruhtu.
O ruh, Allah yolunda cihat ederken şehit olmayı en büyük rütbe, en büyük makam en büyük şeref olarak gören bir ruhtu.
Saltanat peşinde değil, şehadet peşinde koşan bir ruhtu.
O ruh, korkak bir ruh değil, fetih ruhuydu!
Yine kimse unutmasın ki Süleyman Şah ve Süleyman Şah gibi yüzbinlerce şehidin ruhu sizi bu Dünya'da da öbür Dünya'da da rahat bırakmayacaktır.
İki elleri yakanızda olacaktır:
Hem sizin, hem de size destek verenlerin!
İnşallah sizin yüzünüzden Allah bu milleti toptan cezalandırmaz.
Onun için gelin hep birlikte dua edelim:
Hz. Musa'nın A'raf Suresi'nin 155. ayetinde geçen duası gibi:
Musa, belirlediğimiz buluşma zamanı için kavminden yetmiş adam seçip ayırdı. Bunları da 'dayanılmaz bir sarsıntı' tutuverince, dedi ki: "Rabbim, eğer dileseydin, onları ve beni daha önceden helak ederdin. (Şimdi) İçimizdeki beyinsizlerin yaptıklarından dolayı bizi helak edecek misin? O da Senin denemenden başkası değildir. Onunla sen dilediğini saptırır, dilediğini hidayete erdirirsin. Bizim velimiz Sensin. Öyleyse bizi bağışla, bizi esirge; Sen bağışlayanların en hayırlısısın."
AMİN!