Öncelikle Öğretmenlerimizin 24 Kasım Öğretmenler gününü kutluyorum. Öğreten eğiten elleri öpülesi öğretmenlere selam olsun! İlkokul öğretmenim Osman Özkan’ı ve bizlere emeği geçen bugün ahirete göçmüş olan bütün öğretmenlerimizi rahmetle anıyorum. Ahiret yurtları cennet olsun. Sağ olanlara sağlık afiyet diliyorum.

Böylesşi girizgahtan sonra doğum günüm dolaysısıyla sosyal medyada, telefon iletiler güzel dileklerini aldım. Torunlarımın sürprizleri ise bambaşka duygular yaşadım.

Öyle dünden bugüne acısıyla tatlısıyla neler neler yaşadık, Konya’da fakültede okurken ev sahibim Şatırlı Ali Amca;

--- Dünyanın elli bin türlü  hali, her haline hazır bu Ali, Hacı Ahmet derdi. Allah rahmet eylesin ahiret yurdu cennet olsun!

Peygamberimiz (SAV) ; “ İNSANLARA KARIŞIP ONLARIN EZALARINA KATLANAN MÜSLÜMAN, ONLARA KARIŞMAYIP, EZALARINA KATLANMAYANDAN HAYIRLIDIR.” Buyuruyor. (Tirmizi, Kıyamet 56)

Biz böylesi ezalara hayatımızda çok karşılaştık. Çalışma hayatımızda Belediyede Nasır Başkan’a beş yıl sabırla katlandık. Canımızdan Can bildiklerimizin de bizim böylesi ahvalimizi yani durumumuzu filim seyreder gibi tribünden seyretmesini de unutmadık. İnsan yaşamında böylesi devreler olabiliyor, öyle değil mi? Ancak, unutulmuyor. Şair Atilla İlhan’ın; “ Adını mıh gibi aklımda tutuyorum. Dizesinde olduğu gibi ben de hem aklımda hem de cebimde tutuyorum.

"Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâhil aliyyil azim. Güç ve kuvvet sadece Yüce ve büyük olan Allah'ın yardımıyla elde edilir. Ki ben de en yüce makam havale ettim!..

Bu arada rahmetli Abdurrahim Karakoç ifadesi ile "Size Bıraktım";

Talipli değilim şöhrete, şana

Makamı, rütbeyi yük etmem cana

Dostluk, sevgi, şefkat yetişir bana

Dövüşü, kavgayı size bıraktım

Zaman yoktur ekip, biçip sürmeme

Ham topraktan haram mahsul dermeme

Bir tek gönül kâfi gelir girmeme

Konağı, sarayı size bıraktım

“Birlikte gülüyorsanız mutluluk, birlikte ağlıyorsanız dostluk, birlikte susuyorsanız aşktır.” (G.G. Marguez)

Rahmetli Abdurrahman Karakoç Mihriban şiirinde Lambada titreyen alev üşüyor, ifadesine nasıl mana yükleyeceksiniz? Bu ancak, seven insanın bambaşka duyarlılık ve bu duyarlılığın yansımasıdır.

 Kayserili Aşık Meydani bir şiirinde ise uzayda gezegenleri sevdiğiyle seyahat ediyor.

Gönül bahçesine reyhalar katak

Sen o yandan ben bu yandan sevdiğim

Uzat ellerini güneşi tutak

Sen o yandan ben bu yandan sevdiğim

Meydani Merih'de yayla yaylayak

Türküler söyleyip coşup çağlayak

Yıldızları yıldızlara bağlayak

Sen o yandan ben bu yandan sevdiğim

Liseli yıllarda yazdığımız dizelerle devam edelim;

Günler aylar vardır,

Sevinç taşırlar,

Günler aylar vardır,

Matemle ağlaşırlar!

Mevsim sonbahar ve Kasım ayı,

Rahmetle anıyoruz Atayı,

Giden bedeni kalan ilkesi,

Ülküsüydü Güçlü Türkiye’si!

Artık tarih yaprağına,

Türk esir yazılmayacak,

Şehit kanıyla yoğrulmuş toprağına,

Düşman ayağın basmayacak!* (* 10 Kasım 1980 Ahmet Yıldız şiir defterinden.)

Ya Aşık Veysel ne diyordu? Uzun ince bir yoldayım, İnsan hayal kurar ve bunları yani hayallerimizi gerçekleştirmek için yaşar. Cenabı Allah’a hamdolsun birçok hayallerimizin gerçekleştiğini bize görmeyi nasip etti. Sadakaı Cariye hükmünde hizmetlere yol arkadaşlarımızla vesile olduk. Maddi olarak kaybımız olsa da manevi olarak büyük kazançlara gark olduk. Bu teselli ve yaşama sevinci içindeyiz vesselam!................

Uzun ince bir yoldayım

Gidiyorum gündüz gece

Bilmiyorum ne haldeyim

Gidiyorum gündüz gece

Dünyaya geldiğim anda

Yürüdüm aynı zamanda

İki kapılı bir handa

Gidiyorum gündüz gece

Uykuda dahi yürüyom

Kalmaya sebep arıyom

Gidenleri hep görüyom

Gidiyorum gündüz gece

Kırk dokuz yıl bu yollarda

Ovada dağda çöllerde

Düşmüşem gurbet ellerde

Gidiyorum gündüz gece

Düşünülürse derince

Irak görünür görünce

Yol bir dakka mıkdarınca

Gidiyorum gündüz gece

Şaşar Veysel işbu hale

Gah ağlaya gahi güle

Yetişmek için menzile

Gidiyorum gündüz gece.