Boğazıma düğümlenen sözcükler var. Ama gel gör ki; her şey bir cümleyle ifade edilemiyor. Bazen sabrın, bazen insanlığın, bazen ise mecburiyetlerin isteklerinin önüne geçiyor. Cemil Meriç'in bir sözü,beynimdeki fikir trafiğinin verdiği ıstıraba eş değer olduğunu hissederekdüşüncelere dalıyorum.“İnsanlar sevilmek için yaratıldılar. Eşyalar ise kullanılmak için. Dünyadaki kaosun nedeni; eşyaların sevilmeleri ve insanların kullanılmasıdır!”

İnce bir iple bağlanmış en narin duygularımızın kullanılması hepimizi fazlasıyla sarstı. Vatan! Tek bayrak, tek toprak, tek marş! Yekvücut sarmışız dört bir yanı!  Bilemeden, hissettirilmeden ne de güzel kullandılar insanlığımızı!

Parmaklarımdan,harflere gönlümdeki duyguların yansıması olarak dökülen bu cümleler bana Tebriz'in güneşi olan Mevlana Muhammed'in şu sözlerini hatırlattı; “Kâinat yekvücut, tek varlıktır. Herkes ve her şey görünmez iplerle birbirine bağlıdır. Sakın kimsenin ahını alma; bir başkasının, hele hele senden zayıf olanın canını yakma. Unutma ki dünyanın öte ucunda tek bir insanın kaderi, tüm insanlığı mutsuz edebilir. Ve bir kişinin saadeti, herkesin yüzünü güldürebilir!” 

Bu söz bir bakıma tercüman olsa da duygularıma bir yönden de çelişkiye kapılmama neden oluyor. Bu yaşadığımız olayın karşısında tanklar fil, halk ise ebabil olmuştu. Allah'ın Kâbe'yi zayıf gibi görünen kuşların, ağzındaki küçük taşlarla koruduğu gibi hiçbir can emniyeti almadan halk vatanını korudu. Futbolcunun hakemine kırmızı kart gösterdiği gibi halk kendinden yüksek makamdakilere haddini bildirdi.

Tarih Türklerin kahramanlıkları ve cesaretiyle dolu! Türk olduğum ve bu milletin evladı olarak doğduğum için bir kez daha şanslı hissettim kendimi... Ama gevşemiyoruz; teyakkuzdayız, direnişteyiz, duadayız!

Bizi iç savaşa sürüklemek, milletimizi birbirine düşürmek isteyip ülkemizde sürekli keşmekeşi körükleyen fırsat avcılarını engellemeliyiz. Kardeşliğimizi hedef alanlara karşı meydanı boş bırakamayız. Provokasyonlara karşı dikkatli olmalıyız. Biz zifiri karanlıkta bile gece gözlüğü görevi gören yüreğimizle ilerliyoruz. İbretlik marşımız ve minarelerdeki ezanlarımızın verdiği cesaret yeter!.. Lâkin şunu da unutmamalıyız ki; bu duygularımızı kendi çıkarları için sömüren kimseler kendi çıkmaz sokaklarında kayboluyorlar. Biz bu vatanı o, bu, şu için değil sadece kendi topraklarımız olduğu için savunuyoruz.

Geceler daha aydınlık! Gündüz her şey normal gibi görünse de gecesokaklara dökülüyor milletimiz! Şunu gördüm ki; vatan sevgisi yedinden yetmişe hepimizin gönlüne öyle bir ağ örmüş ki,meydan da beş yaşındaki çocuklarınellerinde Türk bayraklarıyla tekbir getirdiklerine! Yetmişine yaklaşmış nenemizin sırtına taktığı bayrakla köprüde mekik dokuduğuna!Engeli olan ama gönlüyle tüm engellere meydan okuyarak milletinin yanında olan kardeşlerimin yüreğindeki sevgiyeşahit oldukça hüzünlenmemek ve gururlanmamak elde değil.Analarımızın, bacılarımızın evlerinde okudukları Kur'an-ı Kerim'leri ve ettikleri duaları bile şahlanmamıza yeter de artar.

Allah bu millete zeval vermesin. Bu olay toplumumuzun birbirine daha çok kenetlenmesine sebep oldu. Sağcı, Solcu, Laz, Türk, Kürt, Alevi, Sünni! Bizi parçalamak isteyenler emellerine ulaşamadılar. Sözler kifayetsiz aslında her şey gün gibi ortada! Sinirlendiğin zaman ne de güzel oluyorsun Türkiye'm! Arif Nihat Asya'nın kaleminden güzel bir duâile yazıma nokta koymak istiyorum;

Biz, kısık sesleriz! Minareleri Sen, ezansız bırakma Allah'ım!Ya çağır şurada bal yapanlarını,ya kovansız bırakma Allah'ın!Mahyasızdır minareler! Göğü de Kehkeşansız bırakma Allah'ım!Müslümanlıkla yoğrulan yurdu, Müslümansız bırakma Allah'ım!Bize güç ver! Cihad meydanını, pehlivansız bırakma Allah'ım!Kahraman bekleyen yığınları, kahramansız bırakma Allah'ım!Bilelim hasma karşı koymasını, bizi cansız bırakma Allah'ım!Yarının yollarında yolları da, Ramazansız bırakma Allah'ım!Ya dağıt kimsesiz kalan sürünü, ya çobansız bırakma Allah'ım!

Bizi sen sevgisiz, susuz, havasız ve VATANSIZ bırakma Allah'ım! (Âmin)