Geçen hafta ülke gündemini Soma'da meydana gelen kömür ocağı faciası meşgul etti. Televizyonlardan, iri basından, siyasilerimizden akıllara ziyan açıklamalar ve iddialar dinledik, okuduk. Faciayı olağan göstermek için 1800'lü yılların İngilteresi ve Avrupasından örnekler verildi. Bu açıklamalar yapılırken 2000'li yıllarda yaşadığımız ve son on yılda uçurulduğunu iddiasında bulunulan bir Türkiye'de yaşıyor olduğumuz es geçildi. 

Bazı gazetelerde paralel yapının sabotaj yapmış olabileceği, kömür işletmesi sahibinin Aydın Doğan tarafından korunuyor olduğu dahi dile getirildi. Dile getirilmeyen, maden kazası sırasında yerin altında kurulması gerekli olan güvenlik odalarının olup olmadığı, işçilerin hangi şartlarda çalışmak zorunda bırakıldığı, bir trafo yangınından çıktığı söylenen yangının büyümeden haber vermesini sağlayacak yangın alarm sisteminin olup olmadığı konuları oldu.

İçeride bulunan işçi sayısı dahi kesin rakamlarla telaffuz edilemedi. Yani yangın çıktığı sırada madende kaç işçinin bulunduğu bilinmiyor. Sekiz yüze yakın bir işçi sayısından bahsediliyor, ancak sağ kurtulanlar ve çıkarılan naaşlar bu rakamın çok altında kalıyor. Çocuk işçilerin çalıştırıldığı iddiaları var. Eksik sayının bunlar olabileceği şüphesi taşıyoruz.  Kısacası herkes filin bir uzvunu tutmuş kendince bir tarif yapıyor. Gerçek, tarihin tozlu sayfalarında saklanılmak üzere bir tarafa kaldırıldı. Karanlıkta el yordamı ile bilgi edinmeye çalışıyoruz.

 

 

 

 

 

 

 

 

Yukarıda bıraktığım siyah zemin içerisinde cevabını aradığım o kadar soru var ki hangisini dile getireceğimi bilemiyorum. En iyisi bu siyah ve karanlık zemine kendi düşüncelerinizi monte edin. Bu karanlık zemin eminim tarihin sayfalarında bir gün bu siyahlığın mümessillerinin önüne çıkacak. Bu dünyada olmasa dahi hesap gününde karşılaşacaklar.

***

Sonuçta yüzlerce can hayatını kaybetti. Hükümet hayatını kaybeden ailelerin çocuklarına sahip çıkılacağını ve kredi borçlarının sıfırlanacağını açıkladı.

Sosyal Güvenlik Kurumu'nun herhangi bir birimine pirim ödeyen bir insanın vefatından sonra hükümet bu aileye sahip çıkılacağını niçin açıklar? Zaten pirim ödediği müessese maaş bağlamak zorunda. Şayet pirimler yatırılmamış ise iş yeri sahibi bu yükümlülüğü yerine getirmek zorunda. Kredi borçlarının affedilmesi konusuna gelince, bildiğim kadarı ile bankalar kredi çeken vatandaşa hayat sigortası yapıyor. Vefat halinde bu borcu otomatikman düşüyor. Hükümet hangi kredi borcunu ödeyecek? 

***

Hayatını kaybeden canlara Allah'tan rahmet, yaralı kurtulan canlara acil şifalar, yakınlarını kaybedenlere Allah'tan sabır niyaz ediyorum. 

TÜRK MİLLETİNİN BAŞI SAĞ OLSUN