Altınordu Devletinin dağılması ve hanlıklar arasında kavgalar ile bölünen yurtlar ve kendi içlerinde iktidar kavgasını fırsat bilen Rus çarı 1550 yıllarında Kazan Hanlığındaki kargaşa ve iktidar kavgasından faydalanarak Kazan hanlığını işgal etmek girişiminde bulundu. Çıkan savaş neticesinde Kazan hanın tahtında Kazan hanı Han bike (Han hatun) Süyümbike tahttaydı. Küçüm Hanın üçüncü eşi Süzge Sultan, Kazan Han Hatunu Süyümbike’nin kızı olması sebebi ile Küçüm Han bu istilayı aylar önce duymuş olup kardeş Kazan hanlığının hürriyeti ve bağımsızlığı için yardım edip savaşmış olsa da Kazan hanlığının mağlubiyetine, yıkılmasına, yok olmasına engel olamamıştı. Kazan hanlığının mağlubiyeti Rus çarlığına ilhak sonucunda kazan hanı Han hatun Süyümbike Ruslara esir olmuş ve akıbeti ve kabrinin nerede olduğu belli değildir. Bu olaylara şahit olan Küçüm Han Rus Çarının önünde başka engel kalmadığından Sibirya Hanlığına saldıracağı apaçık belli oluyordu. Küçüm Han ordusunu güçlendirmek için Buhara Hanı Abdullah’tan halkına dini eğitim vermek için hocalar ve savaşmak için asker isteğinde bulunmuştur. Buhara Hanı Abdullah, Çimkent, Seyram bölgesinde yaşayan Şirbeti Şeyh, Din Ali Hoca ve Şeybani önderliğinde hocalar ve askerler göndermiştir.

Din Ali Hoca ve yanında gelen askerler, hocalar Sibirya ovasında yerleşik düzen olan ağaçtan evler yaparak konut sistemini getirmişlerdir. Sibirya ovasında yaşayan halk hayvan derilerinden yaptıkları çadırlarda yaşıyordu.

Sibirya Hanlığının muhteşem hocaları ve gizli savaşçıları (Buharistler) ilk olarak 1572 yılın da Yılanlı köyünü inşa ettiler. Ülengöl 1651, Karagöl köyü 1661 yılında, Çarnalı 1663, Otlugöl  Kuygalı Yanavıl, Kumuslu Çabaklı köyleri de 1726 yılında kuruldu. Geniş otlaklara yerleşen Buharistler hayvancılık, balıkçılık ve avcılık yaparak hayat sürmeye başladılar.

Buhara’dan gelen hocaların gayreti ile uzun kış gecelerinde Kuran okuma, ilmihal, sarf, nahiv gibi Arapça fıkıh ve akaid kitapları okuyarak dört asır dini ve milli, komşuluk ve akrabalık bağlarını pekiştirmişlerdir. Dört asır bu Tura mıntıkasının yaşam tarzına ve kültürünü sahiplenen Buharistler, asimile olarak Sibirya Tatar dilini konuşmaya ve kültürünü yaşamaya başlamışlardır. Bu dört asır herkes hakkına razı şekilde yaşamıştır. Sibirya ovasında bakımlı güzel atları ile kış aylarında nakliyecilik işleri ile uğraşmışlardır. Ruslar baskıları artırınca Tura’da yaşayan Abdürreşit’in büyük dedesi Sibirya’nın İsker bölgesinde yaşayan Sibirya Tatarlarının bağımsız bir muhtar devlet olma mücadelesi vermiştir. Bu yolda başarılı olamamış, Ruslar tarafından katledilmiştir. Seyyah Abdürreşit İbrahim Tataristan, Başkurtistan, İstanbul, Mekke, Medine daha birçok beldeyi gezen duyarlı bir seyyah ve halkı için ileri görüşlü bir önderdi. 1895 yılında memleketi Tura’ya varınca hocalar ve kanaat önderleri ile müzakere ederek Sibirya’nın Tura beldesi ve köylerinde yaşayan akrabalarına Osmanlı İmparatorluğuna Kazan’dan, Kırım’dan, ilticalar olduğunu, vakit kaybetmeden iltica fikrini düşünmeleri gerektiğini bildirdi.

Rus Çarlığının Tura bölgesinde yaşayan Buharistlere hayatı zorlaştırması sonucu 1907 yılının kasım ayında başlayan hicret 1 Ocak 1908’de İstanbul-Anadolu kavağı limanında son bulmuştur. Sultan Reşat emri ile 1910 yılında şimdiki Konya, Cihanbeyli-Böğrüdelik (Reşadiye)köyünde yapılan devlet konutlarına yerleşmişlerdir. Köyde yaşayan Böğrüdelikli Özbekler kendi aralarında Özbekçe- Tatarca konuşmaktadırlar. Köyde yaklaşık 400 hane vardır. Kışın azalan hane sayısı yaz mevsiminde artmaktadır.