Rusya’nın Ukrayna’ya saldırmasının üzerinden on günden fazla bir süre geçti. Putin saldırı öncesi bir iki gün içinde baştan başa çiğneyip geçeceğini düşündüğü Ukrayna’da beklemediği bir direnişle karşılaştı. Bu direniş bize ABD- Vietnam Savaşını hatırlattı. ABD’de Vietnam’ı çantada keklik olarak görmüş ancak Vietkongların direnişi karşısında ülkeyi terk etmek zorunda kalmıştı. Sanırım Rusya’yı da Ukrayna’da aynı kader bekliyor.

Rusya saldırıyı haklı kılmak için Ukrayna’nın NATO’ya girmek istemesine bağlayıp ABD’nin burnunun dibine sokulmasına izin vermeyeceğini söylüyor. Televizyona çıkan uzman kişiler de tartışmalarını genelde bu konu üzerine kurup devam ettiriyorlar. Biz de kendimizce bazı yorumlar yapmak istiyoruz. Bakalım beğenecek misiniz?

Rusya, bağımsız bir devlet olan Ukrayna’nın hangi uluslararası örgüte üye olup olmayacağına hangi hakla karışıyor? Ukrayna kendisini emniyette hissetmemiş, bir savunma paktı olan NATO’ya katılmak istemiş. Rusya Ukrayna’ya saldırarak bu konudaki endişenin yersiz olmadığını ispatlamıştır.

Ukrayna bağımsız bir devletse ki öyledir, hiç kimseden izin almadan parlamentosunda aldığı kararla istediği birliğe ve kuruluşa katılabilir. Nasıl ki Rusya Şanghay Topluluğuna katılırken Ukrayna’ya danışmamışsa Ukrayna da kendi kararlarını kendisi alabilir.

Kaldı ki Ukrayna’nın NATO’ya katılması sonucu ABD Rusya’nın burnunun dibine girmiş olmayacak. Zaten Rusya ve ABD iki komşu devlet. Bu komşuluk 150 yıl öncesine dayanıyor. Kırım Savaşı sonrası ekonomik sıkıntıya düşen Rus Çarı II. Alexander bir Rus toprağı olan Alaska’yı yedi milyon dolara ABD’ye satınca iki ülke komşu olmuştu. Alaska ile Rusya’yı biri birinden ayıran Bering Boğazının genişliği 92 kilometredir. Bu boğaz Ekim ayı sonundan Haziran’a kadar buz tutması nedeniyle deniz ulaşımına kapalıdır. Yani iki ülke buz sayesinde birleşmektedir.

Yani Rusya’nın bu gerekçesi komik ve gülünç. ABD’nin Alaska’da büyük bir askeri güç bulundurduğu dünyanın malumu… Sadece bizim uzmanlarımız bilmiyor. Burada kurt ile kuzu hikayesi devreye giriyor. Suyun kaynağına yakın olan kurt daha aşağıda olan kuzuya “suyumu bulandırıyorsun” demiş. Kuzu “ben senden aşağıdayım, sen kaynağa daha yakınsın, nasıl suyunu bulandırırım?” deyince, kurt “seni yemeye niyetlenince öyle oluyor” diye cevap vermiş. Putin de Ukrayna’yı yemeyi kafasına koymuş bir kere… Bakalım becerebilecek mi?

Avrupa ve ABD Ukrayna’ya silah ve füze gönderiyor. Yani bir nevi Rus silahlarını kendi silahları karşısında test ediyor. Bu işi de her zaman olduğu gibi başkaları aracılığı ile yapıyor. Sonuçta ekonomik ambargo ve Ukrayna’ya yapılan silah yardımı sayesinde Rusya yenilecek ve Ukrayna topraklarından çıkacak. Olan zavallı Rus halkına olacak.

Bizim yorumcuların durumu da şöyle özetlenebilir. Hani 29 Mayıs 1960 ihtilalinden sonra yapılan Yassı Ada duruşmaları sırasında geçtiği söylenen bir olay var ya… Bugün de aynı durumu yaşıyoruz. O dönemde Mahkeme Başkanı Salim Başol, sanıklara “boşuna ümitlenmeyin sizi buraya getiren güç cezalandırılmanızı istiyor” demişti… İşte o hesap bizim Uluslararası Siyaset Uzmanlarımız da ağızları ile itiraf etmeseler de bize “boşuna ümitlenmeyin, bizi buraya çıkaranlar ne söylememizi istiyorsa onu söyleriz. Bizden başka yorum istemeyin” diyorlar.

Savaş sonrası dünya yeni bir millet daha kazanacak. Yüz yıllardır kendilerini Rus ve Slav kabul eden Ukrayna halkında Ukraynalık bilinci oturacak ve Ukraynalı yerine kendilerini tanımlayacak başka bir kelime bulacaklar. Putin’i dünyaya kazandırdığı bu yeni milli kimlik için tebrik etmek gerekir.