AKP Genel Başkan Yardımcısı, Milletvekili adayı ve bir eski Meclis Başkanlarından Mehmet Ali Şahin, yaptığı konuşmada “Tek başına iktidar olamazsak yeniden seçimi gündemimize alırız” tarzında bir konuşma yaptı.

Bu konuşmadan anlıyoruz ki bu güne kadar iktidar partisinin “halk ne derse o olur” ve “muhalefet partiler koalisyona yanaşmadı” sözleri aslı astarı olmayan sözlermiş. AKP iktidara gelmezse yeni bir seçim gündemimizde yer alır sözü, bizi seçmezseniz seçinceye kadar sandık başına gidersiniz demenin farklı bir söyleniş tarzıdır. Bu bir dayatmadır ve demokrasi dedikleri sistem ile bir alakası yoktur. Ancak AKP'nin on üç yıldır ülkeye getirmeye çalıştığı ileri demokrasi tanımı içerisinde yer alan bir mefhum olabilir. Bu söz “ya bizi seçersiniz, ya da bizi seçersiniz” dayatmasının başka bir versiyonudur.

İktidar partisin AKP'nin söylemleri sadece bu kadarla kalsa belki dil sürçmesi deyip geçeceğiz. Ama şu anki Meclis Başkanı AKP Milletvekili İsmet Yılmaz'ın dedikleri ile bunları üst üste koyarsak tablonun rengi değişiyor. Ne diyor Sayın Meclis Başkanı İsmet Yılmaz. “Biz yeterli oyu alıp tek başımıza iktidar olamazsak, yardımları, yeşil kartları vs. unutun”

Şimdi İsmet Yılmaz'a: Sayın İsmet Yılmaz, bu yardımları siz kendi kesenizden mi veriyorsunuz? Devlet bütçesini ve devleti, kendi malınız mı kabul ediyorsunuz? Lütfen cevap verin diyeceğim; ama diyemiyorum. Çünkü aklıma İsmet Yılmaz'ın Meclis Başkanı olmadan önceki görevi geliyor. Sayın İsmet Yılmaz'ın daha önceki görevini bir hatırlayalım. Ne idi bu görev: Milli Savunma Bakanı idi değil mi? Evet Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın döneminde altına imza atılan başarılara bir bakalım. 

Öyle uzun uzun liste yapmaya gerek yok. Burada sadece birisini zikredip gerisini siz okuyuculara bırakalım. Hani MHP (Hayırcı Bahçeli'nin Partisi) Milli Savunma Bakanı hakkında bir gensoru vermişti. Gensorunun konusu Ege'de bulunan 16 adanın Yunanlılar tarafından işgal edildiği ve hükümetin buna ses çıkarmadığı iddiası idi. Bu iddia üzerine devrin Milli Savunma Bakanı elinde belgelerle meclise gelmiş ve “bu adalarda fiili bir işgal olabilir; ama elimizde kapı gibi tapular var” demişti.

İşte bize ait adaların fiilen işgal edildiğini; ama elimizdeki tapu kayıtlarının bu adaların bize ait olduğunu belgelediğini söyleyen bir Milli Savunma Bakanı idi İsmet Yılmaz. Sanki Yunanlıların işgal ettiği on altı ada, Sayın Bakanın kendi malı idi ve bunları geçici bir süreliğine Yunanistan'a kiraya vermişti. Şimdide sosyal yardım fonundan yapılan yardımları kendi cebinden veriyormuş gibi biz iktidar olamazsak bu yardımlar kesilir, diyebiliyor. 

On üç yıllık bir iktidar sonrasında kurmakla övündükleri sağlam ekonomi, büyük ve yeni Türkiye, ileri demokrasi gibi kavramlar 7 Haziran Seçimlerinden sonra birden buharlaşıp yok oldu. Ortaya dış dünyada ağırlığı olmayan, zayıf bir ekonomiye sahip, terörün kucağına düşmüş bir Türkiye çıktı. Bahsedildiği gibi güçlü bir ülke kurulmuş olsa idi, bir günde çökmesi mümkün olmazdı. Atatürk'ün kurduğu güçlü Türkiye altmış beş yıldır içten ve dıştan bütün saldırılara göğüs geriyor ve dimdik ayakta duruyor. Ancak bazılarının kurmakla övündükleri Yeni Türkiye bir hafta içinde kendinden geçti, oksijen çadırına girdi.

Elbette milletimiz kendisine yöneltilen bu tehdit ve dayatmalara prim vermeyecek, sandık başına gittiğinde kendisine en yakın gördüğü partiye oyunu verecektir. Demokrasi de budur. 

***

Türk Milletinin Cumhuriyet Bayramını kutluyor, aydınlık ve huzur dolu bir gelecekte yaşamalarını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.

 

AKP Genel Başkan Yardımcısı, Milletvekili adayı ve bir eski Meclis Başkanlarından Mehmet Ali Şahin, yaptığı konuşmada “Tek başına iktidar olamazsak yeniden seçimi gündemimize alırız” tarzında bir konuşma yaptı.

Bu konuşmadan anlıyoruz ki bu güne kadar iktidar partisinin “halk ne derse o olur” ve “muhalefet partiler koalisyona yanaşmadı” sözleri aslı astarı olmayan sözlermiş. AKP iktidara gelmezse yeni bir seçim gündemimizde yer alır sözü, bizi seçmezseniz seçinceye kadar sandık başına gidersiniz demenin farklı bir söyleniş tarzıdır. Bu bir dayatmadır ve demokrasi dedikleri sistem ile bir alakası yoktur. Ancak AKP'nin on üç yıldır ülkeye getirmeye çalıştığı ileri demokrasi tanımı içerisinde yer alan bir mefhum olabilir. Bu söz “ya bizi seçersiniz, ya da bizi seçersiniz” dayatmasının başka bir versiyonudur.

İktidar partisin AKP'nin söylemleri sadece bu kadarla kalsa belki dil sürçmesi deyip geçeceğiz. Ama şu anki Meclis Başkanı AKP Milletvekili İsmet Yılmaz'ın dedikleri ile bunları üst üste koyarsak tablonun rengi değişiyor. Ne diyor Sayın Meclis Başkanı İsmet Yılmaz. “Biz yeterli oyu alıp tek başımıza iktidar olamazsak, yardımları, yeşil kartları vs. unutun”

Şimdi İsmet Yılmaz'a: Sayın İsmet Yılmaz, bu yardımları siz kendi kesenizden mi veriyorsunuz? Devlet bütçesini ve devleti, kendi malınız mı kabul ediyorsunuz? Lütfen cevap verin diyeceğim; ama diyemiyorum. Çünkü aklıma İsmet Yılmaz'ın Meclis Başkanı olmadan önceki görevi geliyor. Sayın İsmet Yılmaz'ın daha önceki görevini bir hatırlayalım. Ne idi bu görev: Milli Savunma Bakanı idi değil mi? Evet Milli Savunma Bakanı İsmet Yılmaz'ın döneminde altına imza atılan başarılara bir bakalım. 

Öyle uzun uzun liste yapmaya gerek yok. Burada sadece birisini zikredip gerisini siz okuyuculara bırakalım. Hani MHP (Hayırcı Bahçeli'nin Partisi) Milli Savunma Bakanı hakkında bir gensoru vermişti. Gensorunun konusu Ege'de bulunan 16 adanın Yunanlılar tarafından işgal edildiği ve hükümetin buna ses çıkarmadığı iddiası idi. Bu iddia üzerine devrin Milli Savunma Bakanı elinde belgelerle meclise gelmiş ve “bu adalarda fiili bir işgal olabilir; ama elimizde kapı gibi tapular var” demişti.

İşte bize ait adaların fiilen işgal edildiğini; ama elimizdeki tapu kayıtlarının bu adaların bize ait olduğunu belgelediğini söyleyen bir Milli Savunma Bakanı idi İsmet Yılmaz. Sanki Yunanlıların işgal ettiği on altı ada, Sayın Bakanın kendi malı idi ve bunları geçici bir süreliğine Yunanistan'a kiraya vermişti. Şimdide sosyal yardım fonundan yapılan yardımları kendi cebinden veriyormuş gibi biz iktidar olamazsak bu yardımlar kesilir, diyebiliyor. 

On üç yıllık bir iktidar sonrasında kurmakla övündükleri sağlam ekonomi, büyük ve yeni Türkiye, ileri demokrasi gibi kavramlar 7 Haziran Seçimlerinden sonra birden buharlaşıp yok oldu. Ortaya dış dünyada ağırlığı olmayan, zayıf bir ekonomiye sahip, terörün kucağına düşmüş bir Türkiye çıktı. Bahsedildiği gibi güçlü bir ülke kurulmuş olsa idi, bir günde çökmesi mümkün olmazdı. Atatürk'ün kurduğu güçlü Türkiye altmış beş yıldır içten ve dıştan bütün saldırılara göğüs geriyor ve dimdik ayakta duruyor. Ancak bazılarının kurmakla övündükleri Yeni Türkiye bir hafta içinde kendinden geçti, oksijen çadırına girdi.

Elbette milletimiz kendisine yöneltilen bu tehdit ve dayatmalara prim vermeyecek, sandık başına gittiğinde kendisine en yakın gördüğü partiye oyunu verecektir. Demokrasi de budur. 

***

Türk Milletinin Cumhuriyet Bayramını kutluyor, aydınlık ve huzur dolu bir gelecekte yaşamalarını Cenabı Allah'tan niyaz ediyorum.