MISIR'DA DİRENİŞ VE İLK İDAM

 

17 Aralık 2010 tarihinde Tunus'ta Muhammed Buazizi'nin kendini yakması ve 4 Ocak 2011'de hayatını kaybetmesiyle başlayan 'Arap Uyanışı' olarak nitelenen süreç kısa sürede pek çok ülkede yankı buldu.

Tunus'ta Zeynel Abidin Bin Ali'nin ülkeyi terketmesiyle de Arap ülkelerinde otoriter rejimlerin devrilmesine dair bir umut hâsıl oldu. 

Olaylar 25 Ocak 2011'de Mısır'a ulaştı ve Mısır halkı Hüsnü Mübarek yönetimine karşı ayaklandı. Halk artık özgür iradeleriyle seçecekleri bir iktidar istiyordu. Tahrir meydanında bu isteklerine olan bağlılıklarını gösteren halka karşı Mübarek de tıpkı diğer diktatörlerin yaptığı gibi olayları yumuşatmaya, zaman kazanmaya çalıştı ancak başarılı olamadı. 

Mısır halkı ilk defa seçimle iktidara gelecek ismi belirlemek için sandık başına gitti. Seçimlerden Müslüman Kardeşler(İhvan) kökenli Muhammed Mursi galip çıktı,  böylece Mısır'ın 5. ve seçimle gelen ilk Cumhurbaşkanı oldu. Bu Mısır halkı için büyük bir gündü. Demokratikleşmede katettikleri mesafeyi gururla anlatacaklardı.

Ancak seçimler hem bölgede hem uluslararası alanda rahatsızlık oluşturmuş ve istenmeyen şekilde sonuçlanmış olacak ki; tarih 3 Temmuz 2013'ü gösterdiğinde Mısır'da halk devrimine karşı askeri darbe yapılarak Mursi tutuklandı.Ortadoğu'da ki ordular geleneğini yine bozmamış; güçlerini ülke sınırlarını korumak için değil,  halklarını baskı ve kontrol altında tutmak için kullanmıştı.

İşte tablo:

Binlerce şehit, yaralı ve hapishanede tutulan insanlar...

Zulüm yine hâkim oldu Mısır'a

Camp David düzenini tehdit eden, bölgedeki statükocuları korkutan ve ekonomik dönüşüm taleplerini karşılayamayan Mursi'yi iktidarı tek başına kullanmakla eleştirenlere, İhvan'ın ' iktidar tecrübesizliğini' kullanarak yaptıklarına kılıf uydurmaya, olanlara meşruiyet kazandırmaya çalışanlara Müslüman Kardeşler temelli yürütülen direniş yılmadan devam etti, edecekte...

Mısır eski Yatırım Bakanı Yahya Hamid'in ifadeleriyle "bu direniş, sadece bir kişiye karşı yönelen bir başkaldırı ya da sadece Mursi'yi kurtarmaya odaklanan bir tepki değil,  ülkelerinin geleceğini inşa etmek isteyenler için bir direniştir."

Konuyla ilgili bir nokta daha var! Ona da değinmek istiyorum.Ülkede darbenin ardından çok sayıda kişi idam cezasına ve ağır hapis cezalarına mahkûm edildi. Bunların arasında haksız suçlamalarla mağdur olan gazetecilerde bulunuyor. Geçtiğimiz günlerde 25 Ocak 2011'den bu yana siyasi arka planlı uygulanan ilk idam olduğu belirtildi ve "Mısır'da idama mahkûm edilen Mahmud Ramazan'ın cezasının infaz edildiği... " diye başlayan, 'Mısır'da ilk defa bir darbe karşıtı idam edildi' manşetleriyle okuduğumuz haberlerden direnişin, mücadelenin kararlılıkla devam ettiğini görüyoruz.

Yıllardır süren korku,  katliamlar ve idam...

Ve yine o söz gelir kulaklarımıza:

Mücahid Müslümanları ölüm korkutamaz ki!

Canlarını feda ederek iman ve İslam emanetine sahip çıkanlar!

Rabbim şehadetinizi kabul etsin.