Küçük Esnafın İş Sağlığı ve Güvenliği Harcamaları Devletten

Türkiye olarak yılda ortalama 80 bin iş kazasında 1000 vatandaşımızı kaybediyoruz. Bu yıl bu ortalamayı daha da yukarı çekecek üzücü kazalar yaşandı. Yakın zamanda Soma'da yaşanan elim maden kazasında yitirdiğimiz yüzlerce cana ne yazık ki Ermenek'te hepimizi yasa boğan maden kazasındaki 18 can eklendi.

İş kazalarının bu kadar yaygın olduğu Ülkemizde maalesef yakın zamana kadar müstakil bir iş sağlığı ve güvenliği yasamız yoktu. Bu boşluk İş Kanunundaki bazı hükümler ve daha çok ikincil mevzuatla (yönetmelik, tebliğ vb.) dolduruluyordu. Oysa gerek ülkemizin iş kazaları ve meslek hastalıkları konusundaki olumsuz sicili gerekse taraf olduğumuz uluslararası sözleşmeler çalışma hayatının genelini kapsayacak bir iş sağlığı ve güvenliği yaklaşımını zorunlu kılıyordu. İşte İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası, bu boşluğu doldurmaya dönük olarak 30 Haziran 2012 tarihli Resmi gazete de yayımlanarak yasalaştı. Kamu kurum ve kuruluşları dâhil tüm işyerlerini kapsayacak şekilde çok geniş bir yelpazeyi içeren yasa kademeli olarak uygulamaya konuldu. 2015 yılından itibaren de az tehlikeli işyerleri ve kamu kurum ve kuruluşları dâhil olmak üzere yasa tüm işyerlerini kapsayacak şekilde uygulanmaya başlanacak.

Yasa çok tehlikeli ve tehlikeli işyerlerinde uygulanmaya başlamasına karşın maalesef getiriliş amacına uygun bir şekilde tatbik edilememektedir. Kuşkusuz bunun birçok sebepleri bulunmasına karşın en önemli etken tabi ki insan unsurudur. Gerek işveren, gerek çalışan gerekse bu uygulamayı denetleyen kamu görevlileri maalesef bu uygulamayı özümseyememiş ve tüm düzenlemeler kâğıt üstünde kalmış bulunmaktadır. Bu durum da hepimizi yasa boğan feci iş kazalarıyla bizleri yüz yüze bırakmaktadır. Almanya 'da 1946 yılından beri ölümcül maden kazası yaşanmamaktadır. Bunu Ülke olarak biz de sağlayabiliriz. Ancak bunu sağlamanın yolu sadece mükemmel yasa çıkarmakla mümkün olamamaktadır. Yasayı ruhuna uygun bir şekilde işletmek, uygulamayı denetlemek, kurallara uymayanlara da en ağır yaptırımları uygulamak sonuç almak için hayati öneme haizdir. Aksi takdirde Ülkemizde olduğu üzere düzenlemeler hep kâğıt üstünde kalır, yapılan yasal düzenlemeler işletmelerin maliyetini artıran uygulamadan öteye geçmez ve üstelik nice canlar yitirilip acılarımız katmerleşir. Dilerim Ülke olarak yaşanan acılardan ders alır ve iş sağlığı ve güvenliği konusunda gerek çalışan gerek işveren gerekse devlet olarak bilinçli uygulamalara imza atarız.

Türkiye'de kurulu işyerlerinin neredeyse %98'i Kobi ölçeğinde bulunmaktadır. Yoğun rekabet ve işletme sermayesi yetersizliği nedeniyle büyük bir kısmı ekonomik sıkıntı içinde olan küçük işletmelere ve esnaflara işçi sağlığı ve iş güvenliği nedeniyle getirilen ek maliyetler bu işletmeleri ekonomik yönden daha da sıkıntıya sokmaktadır. Devlet küçük işletmelerin bu yükünü hafifletmek üzere 3 Mayıs 2014 tarihli Resmi Gazetede yayımlanan “İş sağlığı ve Güvenliği Hizmetlerinin Desteklenmesi Hakkında Tebliğ” ile kamu kurum ve kuruluşları hariç olmak üzere ondan az çalışanı bulunan tehlikeli ve çok tehlikeli sınıfta yer alan işyerlerine, 6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanununun 7'nci maddesinde öngörülen iş sağlığı ve güvenliği desteğini hayata geçirmiştir.

Ödeme döneminin kapsadığı her bir ay için, prime esas günlük kazanç alt sınırına tehlikeli işyerleri için %1,4 oranı, çok tehlikeli işyerleri için %1,6 oranı uygulanarak, her bir sigortalı için ödenecek desteğin günlük tutarı hesaplanır. Şu an yürürlükte olan asgari ücret dikkate alındığında Devletin sağladığı destek tutarı tehlikeli olanlarda ayda çalışan başına 15 lira, çok tehlikeli işyerlerinde ise 17,13 lira olmaktadır. Örneğin 9 işçi çalıştıran bir işyeri için eğer tehlikeli sınıfta ise ayda toplam 135 lira, çok tehlikeli sınıfta ise ayda 154 lira destek sağlanmaktadır. Yani iş sağlığı ve güvenliği hizmeti için firma tarafından ödenen tutarın büyük bölümü Devletçe karşılanmış olacaktır. Bu destekten firmalarımızın yararlanabilmesi için bağlı olduğu Sosyal Güvenlik Kurumunun ilgili birimine başvuru yapması gerekmektedir. Destek ödemesi üç ayda bir firmanın hesabına aktarılmaktadır. Tehlikeli ve çok tehlikeli iş kolunda olan küçük işyerlerinin (10 kişiden az çalışanı olan işyerleri) bu imkândan yararlanmaları kendi menfaatlerine olacaktır.

Düzenlemelerin kâğıt üstünde kalmayıp gerçek anlamda uygulandığı ve ölümcül iş kazalarının asgariye indiği bir Türkiye pratiğinde buluşmak dileğiyle yitip giden canlarımıza Cenabı Hak'tan rahmet, kalanlarına sabrı cemil niyaz ediyorum.