Öğretmenevleri öğretmenlerimizin ekonomik, sosyal, kültürel vb ihtiyaçlarını kısmen karşılamak için kuruldu, öğretmenlerden kesilen aidatlarla tamamlandı. Zamanla yanlışlıklar yapıldı; yemekhaneleri önce bürokrat ve siyasilerin misafirlerine tahsis edilmeye, kalitesiz hizmet vermeye, kazanca dönük işler yapmaya, politikanın emrine girmeye, öğretmenleri aşağılamaya başladı. Örnekler vereyim.

1- Üç yıl önce, Konya dışından gelen birkaç meslektaşımı Öğretmenevinde yatırmak için gittiğim zaman görevli kişi: “Hocam valilik yer ayırttı, saat 7'den sonra gelin, onlar gelmezse size yatak verebiliriz” demiş, öğretmenlerimiz valilik engeline takılarak evlerinde yatamamışlardı.

Geçen yılların birinde kimlik kartımı yeniletmek için gittiğimde 40 TL ücret istemişler, kimliğimi yeniletmemiştim. Bir gün Öğretmenevine yemek için gitmiş, bir masaya oturmuştum.  Görevli geldi, “hocam buradan kalkın, burası milli eğitim müdürü ve ilkokul müfettişlerine ait” diyerek beni masadan kaldırmak istemişti. Bu ayrımdan sonra bir daha yemek için Öğretmenevi'ne gitmedim.

2- 6-7 ay önce Öğretmenevi bahçesinde öğretmenlerin içecekleri çayı çay ocağından kendilerinin getirdiğini gördüm. Nedeni, “eleman yokluğu” imiş. Bir ay kadar önce çay dağıtan elemanın çay isteyen öğretmenlere kaba bir dille: “Bekleyin amca! Yetişmiyor.” dediğini duydum. Sanırım bunlar bazı gerçekleri anlatıyor.

Öğretmenler Kumarcı Değil

3- Ramazan ayından önce Konya Öğretmenevi yönetimi “bakım” gerekçesiyle oyun salonunu kapattırdı. Salonun üç ay kapalı kalması üzerine birkaç öğretmen İl Milli Eğitim Müdürüne gidip salonun durumunu sordu. Alınan cevap: “Salonda kumar oynanıyor. Burayı üç beş kişinin keyfine bırakmayız” oldu.“Kumar” dedikleri tavla, satranç ve okeydir. Bu oyunlar kumar değildir ve öğretmenler bugüne kadar Öğretmenevi'nde asla kumar oynamadılar. O oyun salonu öğretmenlerin buluşma, vakit geçirme, eğitim ve öğretimimizi değerlendirme yeri idi. Salon kapatıldıktan sonra öğretmenler mesleklerine uygun düşmeyen yerlere gitmeye mecbur oldular, dağıldılar. Böylece öğretmenevi ve İl Milli Eğitim Müdürü milli eğitimimizi baltalamış, meslektaşlarını aşağılamış oldular.

Öğretmenevinin Kütüphanesi

4-Konya Öğretmenevi'nin alt yapısı tamamlandıktan sonra bazı kuruluş ve kişiler ile Milli Eğitim Bakanlığı; eğitim, öğretim, kültür, tarih, sanat, edebiyat türlerinden oluşan yüzlerce kitabı Öğretmenevi'ne bağışladı. Kitaplar salona kondu. İsteyen orada kitap okuyor, bilgilerini artırıyordu. Bir iki yıl önce kitaplar kaldırıldı. Birisine o kitapları sordum. “Depoya indirdik” cevabını aldım.

Kitapları kaldıranlardan hayır yerine şer/bela gelir. Kitaplığı eğitimciler (!) kaldırıyor. Böyleleri aydın değil, bağnaz ve tetikçi kuşaklar yetiştirir.

Öğretmenevinin Bilgisayarları Nerde

5-Geçmiş yıllarda Konya Öğretmenevi'nin bir bölümüne, “öğretmenler internete girsin, bilgilerini artırsınlar” diye bilgisayarlar konmuştu. Sonra o bilgisayarlar da kaldırıldı. O bilgisayarları da sordum. “Milli eğitim müdürlüğü vermişti, götürdüler” yanıtını aldım. Demek öğretmenlere bilgisayarlar çok görülmüş.

Bu zihniyete “yaşasın” diyemiyorum, “yazıklar olsun” diyorum.

Öğretmenevi Bahçesinde Cinayet

6-Konya Öğretmenevi'nin bitişiğindeki tarihi bina eskiden “Atatürk İlkokulu” idi. Sonra bu okulun bahçesine Öğretmenevi'nin yeni binası yapıldı, Atatürk İlkokulu da “Karatay İlçe Milli Eğitim” ve “Karatay Halk Eğitim Müdürlüğü” yapıldı, Atatürk adı göz ve bilincimizden uzaklaştırıldı. Yetmedi, kalan bahçe beton bir duvarla ikiye bölündü. Bahçenin bir kısmı paralı otopark yapıldı ve oradaki araçlar tarihi binanın ruhuyla birlikte görünümü de kirletildi.

24.09.2014 günü Konya Öğretmenevi'nin bahçesinde (Otopark'ta) tabanca ile bir adam öldü. Ertesi günü yerel TV'ler bu olayı: “Özel bir otoparkta cinayet” diye verdi. Milli eğitim, bazı TV ve gazeteler, “Öğretmenevi'nin bahçesinde işlenen cinayet işlendi” diyemediler, vahşeti çuvalladılar.

Öğretmenevi müdürü ile görüştüm. Bana, “salondan kar edemiyoruz. Hizmetse yazlık bahçe ve mescit yaptırdım” dedi. Görülüyor ki öğretmenleri birleştiren salonun maddi değeri eğitimcilerin değerinden, bahçende işlenen cinayetin parası verilecek eğitim ve öğretimden daha kıymetli imiş. Kısaca mescit olayına da değineyim.

7-Bugüne kadar Öğretmenevi'nin birinci katında mescit vardı. Şimdi –sanırım-orasını kapatmışlar, zemin kattaki çay ve gazete okuma salonunun bitişiğine küçücük bir mescit yapmışlar. Kapıya: “Burası mescittir, kesinlikle ayakkabı ile girilmez” yazmışlar. Namaz kılmak isteyenler ayakkabılarını gazete/çay salona çıkarıyor, içeride namaz kılıyorlar. Görgüsüzlük ve riya diz boyunu geçmiş. Merkezi yönetime uyum sağlayan yeni bir paralel çizgilerin köpürtülerek kalınlaştığını görüyoruz.