İki senedir IŞİD vb terör örgütlerinin elemanları cinsel ihtiyaçlarını karşılamak için Müslüman kadın ve kızların namuslarına musallat oldular. Bu gayri meşru hayat, sözde “İslâm âlimi” denen ! fetvalarına (?) dayandırılıyor. 

Bugüne kadar siyasete malzeme yapılan İslam dini şimdi bir de fuhşa malzeme yapılıyor. Bunu duydukça ürperiyor, 'Allah'ım! İslâm âlimi diye tanınanlar ne kadar rezillermiş. Bunlar cinsel sapık papazlara bile rahmet okutacaklar' diyorum.

Son 15 günde, gazetelerden Müslümanları fuhuş ve zinaya itici iki haber okudum. İkisinin de müftüsü “İslam âlimi” imiş. Önce haberleri vereyim. 

Birinci haber:

“IŞİD'li bir müftünün Irak askerlerinin eş ve kızlarının IŞİD militanları için “helal” olduğuna dair fetva yayınlamasının ardından Irak Müslüman Âlimleri Birliği Başkanı, kadınlarını IŞİD'lilere göndermeye hazır olduklarını bildirdi. Ürdün'de yaşayan IŞİD teröristlerinin önemli destekçilerinden ve Irak Müslüman Âlimleri Birliği Başkanı Haris ed-Dari, IŞİD liderlerine mektup yazarak, “cihat nikâhı” için kadınları IŞİD'e göndermeye hazır olduklarını kaydetti! Iraklı olan ama Ürdün'de yaşayan selefi Vahhabi şeyhi yaptığı açıklamada, “IŞİD teröristleri cihat için gittikleri yerde eşlerinden ayrılar ve cinsi isteklerinin karşılanması gerekmektedir. Bundan dolayı onlara kadın mücahitler göndermek, onların ruhiyesini güçlendirir ve düşmana karşı (Şii, Sünni, Ezidi, Hıristiyan ve kendi selefi vahhabi düşüncesini kabul etmeyen herkes) savaşta başarılı olurlar” dedi. 

İkinci haber: 

“Mısır'ın ünlü uleması Al Qawsi, “şayet niyetiniz iyi ise kadınları duş yaparken gizlice röntgenlemek günah değildir” açıklamasını yaptı. Al Qawsi yayınladığı bir fetvada evlenmek isteyen genç erkeklerin niyetlerine bağlı olarak kızların göstermedikleri yerleri röntgenleyerek izleyebileceklerini söyledi. Al Qawsi, şayet bir kızda samimiysen, onunla evlenmek istiyorsan bir yere saklanıp sana göstermediği yerleri izleyebilir, görebilirsin, bu günaha girmez” dedi.

Fetvacıların zihniyeti ve Kendilerine teklifimiz  

Sözlerinden anlaşılacağı üzeri Haris ed Dari “selefi Vahhabi” yapısıyla Şii, Sünni, Ezidi ve Hıristiyan” karşıtıdır. Mezhep ve inancından dolayı kendisi dışındaki mümin ve inanç sahiplerinin ırz ve namuslarını helal görmek İslam kadar insanlığa da karşıdır. Bu adam “İslâm âlimi” filan olamaz; olsa, olsa Muaviye oğlu Yezit yapılı bir fesatçı olur. Mezhep ve inancından dolayı başkalarının namusunu çiğneyen birisine bu adama teklifimiz şudur:

Madem IŞİD militanlarının moral olarak düzelmeye ihtiyaçları var ve sen bunu istiyorsun, öyleyse “eşlerimizi göndermeye hazırız” deme; önce sen eşini, varsa kızını IŞİD militanlarına gönder, “helal” dediğin işleme kendinden başla.

Al Qawsi'ye bir iki sorumuz var:

Sen kendin evlenmeden önce kaç kızı hangi niyetle röntgenledin? Senin kızın varsa ve “iyi niyetliyim” diyen birisi, “kızını röntgenlemek istiyorum, hangi hamama ne zaman gidecek? Görünmeyen yerlerini bir inceleyeyim, niyetim iyi” derse ne dersin? Fetvana sadık kalarak o genci dikizlemek üzere kızına yönlendirir misin?

İslam akıl ve insanlık dinidir

Hz Muhammed'in bir hadisi şeriflerinde: “Herhangi bir şey vicdanını tırmalıyor ise bil ki İslam'a uygun değildir. Vicdanını tırmalamayan şey İslam'a uygundur” der. Yukarıdaki sapıklıkların İslam'a uyup uymadıklarını vicdanınızdan yükselecek sesle öğrenebilirsiniz. İnsanlığa erdemli olmayı öğütleyen, din ve mezhep ayırımı yapmaksızın herkesin namus ve şereflerini dokunulmaz/mahrem sayan İslam dini bu iddialara cevaz vermez.

Kuran'da Allah röntgenciliği yasaklamıştır. Bir insanlık dini olan İslam insanları insani ölçüler içinde yaşamaya, tanışmaya, konuşmaya çağırır. “Yabancı bir erkeğin yabancı bir kadınla baş başa kalmasını, birbirine nikâh düşen karşıt cinslerin tokalaşmaları dinen günahtır” diye konuşmalar yapan İslam âlimlerine ne oldu da fetva evrim yaptılar, yoksa bu gibileri emperyalizme misyonerlik yapan Lavrenslerin yeni simaları mıdır?

 Haris ed Dari ve El Qawsi gibilerine Türkiye'den Bakış

Yukarıdaki fetvalara benzer fetvaları Türkiye kamuoyu çoktandır duyuyor. Bu tür fetvaları bizimle birlikte Diyanet İşleri Başkanı, Din İşleri Yüksek Kurulu'nun üyeleri, Tüm müftü ve vaizler, İlahiyat Fakültelerinin dekan ve hocaları, dini cemaat ve tarikatlarımızın başkan ve halifeleri duyuyorlar. Ama ne acıdır ki Diyanet, İlahiyat ve Tarikat çevrelerinden eleştirel bir ses çıkmıyor; “böyle şey olmaz, diyen yok!

Türkiye'de bizim halk olarak üzerinde önemle düşüneceğimiz, nokta budur. Diyanet ve diğerleri bu rezillikler karşısında niye susuyorlar? Korkup çekindikleri bir husus mu var, yoksa Diyanet ve diğerleri bu soysuz fetvalara (!) katılıyorlar da onun için mi susuyorlar? İster öyle, ister böyle olsun; Türkiye'deki bu kişi ve kurumların suskunluğu Müslümanları uyandırmalı ve Müslümanlar demeliler ki:

“Görüldüğü kadarıyla Diyanet ve diğer dini kurum ve kişilerde dini duyarlılık, samimiyet ve mertlik kalmamıştır. Öyleyse ben dinimi Kuran'ımdan öğreneyim, bu makam ve para düşkünü kişilere güvenmeyeyim.”