Her gün hatta her an bilinçaltımızı ele geçirmeye çalışan binlerce reklam bombardımanına karşı tamamen refleksif olarak gardımı almış durumda gezerim. Acımasız saldırılara karşı belki de çaresizce bir direniş sürdürdüğüme inanır kendime bir mutlu olma payı çıkarırım.
Ellerinden gelse bunu bile çok görecek zalim kapitalistlere rağmen mutlu olmak da bir başarıdır son tahlilde.
Karun'a taş çıkartan bir servet düşkünlüğü ile karşı karşıyayız. Kibirli ve buyurgan.
Bütün bir insanlık gönüllü ya da gönülsüz kölem olmalı diyen bir anlayış.
Kölelerin ne hakkı olabilir ki, onların varlığı efendilerine hizmet içindir diyen Aristocu sapkınlar gürühu var karşımızda.
Özünde maddeci, gücü kutsayan ve her ne şekilde olursa olsun kazanmayı hedef kabul eden, bunu için sömürünün en vahşicesini büyük bir zevkle uygulayan bu barbar sistemi tam olarak tanımadan, onun mantığını iyi kavramadan; efendim, Müslüman zengin olmalı gibi tepeden tırnağa kadar yeşil zehirlerle beyinler zehirlenir, servetler ele geçirilir ve yönetilmeye kalkışılırsa, korkarım ki, zulmün de yeşilini irtikâp etmiş olursunuz.
Ekmek reyonunu süper marketin en uzak noktasına koyan vahşi kapitalist mantık benim acımasızca (bu kadar acımasızlık ta ben de olsun kabilinden) eleştirdiğim bir şeydir.
Tüketimi artırdığı saptanan müziği, fon müziği yapan da aynı para/putçu mantıktır ve acımasızca eleştirilmeyi kelimenin tam anlamıyla hak etmektedir.
Yıllardır bir şekilde serencamını gözlediğimiz ve belki de içinde yaşadığımız bizim kesimin en zayıf noktalarından biri kapitalizm denen rejimin ( hatta illetin) ne idüğü hakkında yeterince fikir sahibi olmamasıdır diye düşünüyorum.
İşte içinde yaşayıp gitmekte olduğumuz zamanlar korktuğumuzun başımıza geldiği zamanlardır.
Şunu artık acı tecrübelerle biliyoruz ki, oyunun kuralını koyanlar ve hiçbir kurala(!) bağlı kalmaksızın keyiflerine göre o kuralları değiştirenler onların oyunu oynandıkça hep kazanan tarafta olacaklardır.
Onların geliştirdiği alışveriş konseptinde siz İslamcılık yapamazsınız.
Onlar insanları yardıma muhtaç hale getirelim bize köle olsunlar diye düşünürler. Yardım yaparlarsa vergiden düşmeyi önemserler.
Paylaşmanın maddi getirisi olmalıdır kapitalist mantığa göre.
Siz!..
paylaşalım muhabbet artsın dersiniz.
Sizin farkınız budur.
Sizin anlamınız budur.
Siz!..
Malın emanet olduğunu, sadece tasarruf hakkını haiz olduğunuzu düşünürsünüz, onun için malınızda fakir fukaranın hakkı olduğuna inanırsınız.