Sibirya üzerinden gelen “dondurucu” soğuklar korku nöbeti yaşatırken insanlara, avcı hikayeleri takıldı aklıma.
Önce medyanın hava tahmin raporu veriş tarzına dokunmam gerekiyor.
Ey medya insafın kurusun. Kış aylarındayız ve bu coğrafyada kış aylarında her zaman kar yağar, soğuk olur, don olayları görülür.
Yine böyle bir kış havasını ne biçim veriyorsunuz. “donacağız” “dondurucu soğuklar geliyor”!
Neredeyse gebereceksiniz ey millet diyeceksiniz. Allah sizi ıslah etsin.
Bu girizgahtan sonra asıl konuya geleyim.
Neden yazıya “avcı” diye bir başlık seçtim.
Nedeni şu; ben işim gereği zamanımın çoğunu Yalova'da geçiriyorum. Yalova küçük bir il malumunuz. Eskiden kaymakamı varmış. İstanbul'un ilçesi olarak. Sonra vilayet olmuş.
Yaklaşık iki yüz bin nüfuslu bir şehir burası.
Bu iki yüz bin nüfuslu şehirde kayıtlı olan emlakçı sayısı üç bin imiş. Evet, yanlış duymadınız üç bin kayıtlı emlakçı var. Kayıtsız çalışanların sayısını bilen yok.
İklimi ve toprağı her türlü ekim dikime elverişli olan bu şirin şehir, insanların aç kurtlar gibi arsa rantı elde etme peşinde koştuğu bir yer olmuş. Her geçen gün tüketen ve tükenen bir mekana dönüşüyor.
Üretmek yerine emlakçılık yapmak daha cazip elbette; kısa gün kârı düşünenler için.
Ben acizane bu köşeden hükümet edenlere bu emlak tuzağından ekonomiyi kurtaramazsanız akıbet hiç de iyi olmaz mealinde uyarı yazısı yazmıştım.
Diyeceksiniz ki, senin cirmin ne!.. haklısınız. Ama ben görev ifa ettiğimi düşünüyorum. Beni muhatap almıyorlar diye hayıflandığım yok anlayacağınız.
Eski çağlarda insanlar geçimlerini avcılıkla sağlarlarmış. Öyle anlatırlar!
Sanırım bu durum genlerine işlemiş. Avcılıktan bir türlü vazgeçemiyorlar.
Şimdilerde avcılık şekil değiştirmiş. Avcılar dağ bayır dolaşmak zorunda kalmıyorlar. Uygun yerlere tuzaklar kurup avın gelmesini bekliyorlar.
Avın tuzağa düşmesi için elbette ayartıcı yemler koymayı da ihmal etmiyorlar.
Avcıların korkunç bir dikkatleri vardır. En küçük bir hareketi bile görebilir, hissedebilirler.
Avcılar acımasızdırlar. Bir bakıma acımasız olmak zorundadırlar. Aksi halde avcı olamazlar.
Avcılar var etmeye değil yok etmeye göre program yaparlar. Onların yok etme sınırı bütün avların tükeneceği korkusuna kapılacakları yere kadardır.
Avcı tuzak kurmak ve fırsat kollamak zorundadır.
Avcı din adamıysa(!) cemaati avlar.
Avcı tüccarsa(!) müşteriyi avlar.
Avcı siyasetçi(!) ise vatandaşı avlar!
Herkesin avcı olmaya çalıştığı bir toplum yapısına doğru koşar adım gidiyoruz.
Bu kötü bir gidiş diye düşünüyorum. Umarım çok geç olmadan doğru istikamete dönüş yapabiliriz.