Vahdettin, hayatı birbiri ardına acılarla örülmüş bir insan ve Osmanlı Devletinin son padişahıdır. VI. Mehmed Vahdeddin, sultan Abdülmecid'in 8. oğludur. Çok küçük yaşta anne ve babasını kaybetmiştir. Kendisinden önce birçok ağabeyi olduğu için, tahta geçebilmesi pek ön görülmemiştir ve bu yüzden gözlerden uzakta bir hayat yaşamıştır.

Sultan Mehmed Vahdeddin otuz altıncı ve son Osmanlı padişahıdır. Babası Sultan Abdülmecid, annesi Gülistu Kadın Efendi’dir. 2 Şubat 1861 tarihinde İstanbul’da doğdu. Babası Sultan Abdülmecid, Sultan Mehmed Vahdeddin doğduğu yıl, annesi Gülistu Kadın Efendi de, o henüz çok küçükken vefat etmişlerdi. Çocuk denecek yaşlarda hem öksüz hem yetim kalan Sultan Mehmed Vahdeddin, babası Sultan Abdülmecid’in kadınlarından Şayeste Kadın tarafından büyütüldü.

Sultan Abdülaziz’in saltanatı sırasında henüz bir çocuk olduğu için serbest yetişti. Eğitim ve öğrenimi ile ağabeyi Sultan İkinci Abdülhamid henüz padişah değilken bile yakından ilgilendi. Sultan İkinci Abdülhamid, saltanat yıllarında da bu tutumunu değiştirmedi, ona hep değer verdi ve onu korudu. Bu yüzden ağabeyinin saltanat yıllarında rahat bir hayat yaşadı.

Sultan Mehmed Vahdeddin, çok okurdu, okuduğunu iyi anlardı. Özellikle fıkha ait eserler ilgisini çekmişti. Kitabeti ve imlâsı düzgündü. Zeki bir insandı, fikirlerini kâğıt üstüne aktarmakta zorluk çekmezdi. Çok nazik bir insan olan Sultan Mehmed Vahdeddin, Viyana seyahati sırasında hem yanındakileri hem de yabancıları nezaketine hayran bırakmıştı. Az konuşur, daha çok dinlemeyi sever ve birisini dinlerken pür dikkat kesilirdi.

Ağabeyi II. Abdülhamid'in himayesinde Şayeste Hanım tarafından büyütüldü. Gençlik yıllarında gizlice medrese derslerini takip etmişti bu sebeple padişahlığı sırasında kendisine arz edilen şer'i konulara müdahale edebilmiştir. İlk evliliğini Emine Nazikeda Hanım ile yapmıştır. Ablasının çok sevdiği bir hanım olduğu için ablası, Emine Hanımdan başka eş almaması kaydı ile onları evlendirmiştir. Ancak Bu evlilikten Sabiha Sultan ve Fatma Ulviye Sultan geldikten sonra, doktorların Emine Hanımın başka çocuk doğuramayacağını söylemesi üzerine, Emine Hanımın da rızası ile başka evlilikler de yapmıştır. Bu evlilikten de oğlu Mehmed Ertuğrul doğmuştur.

V. Mehmed Reşad'ın vefatı ile birlikte, 4 Temmuz 1918 yılında hem padişah hem de halife oldu. Padişah olduğu sırada ülke, 1. Dünya savaşının korkunç tablosu ile karşı karşıyaydı. Ve sonuçta savaş yenilgimizle bitti. Artık Vahdeddin'in elinde parça parça bir halde, işgallerle dolu bir ülke vardı. Vahdeddin Dünya savaşı sonunda imzalanan Mondros Mütarekesinde imzaları bulunan delegeleri kabul etmedi. Ülkedeki 2. sorun ise ittihat ve terakki partisinin imparatorluğun başına geçmek için yaptıkları idi. Anadolu işgal altındaydı ve İtilaf devletlerinin de büyük baskıları yüzünden, milleti ayağa kaldırmak artık, İstanbul'dan mümkün olamayacaktı. Bunu çok iyi bilen Vahdeddin, Anadolu ya milleti şaha kaldıracak ve ülkeyi yeniden dirilteceğine inandığı bir heyeti büyük yetkilerle donatarak ve yeterli kadar mühimmat ve para ile gönderdi.

Anadolu'ya gönderilen heyet tıpkı Vahdeddin'in düşündüğü gibi vatanı kurtardı. Artık her şey yavaş yavaş düzeliyor vatan salahiyete kavuşuyordu. Fakat gün, 1 Kasım 1922 olmuştu. Hilafet ile saltanatın ayrıldığı ve artık saltanatın kaldırıldığı ilan edilmişti. Ardından çıkarılan iftira ve yalan haberler ile aleyhinde yazılan yazıların ardı arkası kesilmeyince, onlara karşı muhalefet etmeyi kendi evlatlarına karşı muhalefet etmek sayarak, başka bir ülkeye hicret etmeyi uygun gördü. 17 Kasım sabahı, oğlu ve haremi ile beraber, yanına devlet hazinesinden bir kuruş dahi almayarak, Malta'ya, bilinmezliklere doğru yola çıktılar. Hatta son okuduğu kitabı dahi, üzerinde mücevherler bulunduğu için devlet hazinesine geri bırakmıştır. O, sarayda bulunan her şeyin milletin malı ve milletin hakkı olduğu düşüncesindeydi, bu yüzden yanına hiç bir kıymetli eşya almadan hicret yolunu tutmuştur.

VI. Mehmed Vahdeddin Malta'dan sonra Melik Hüseyin'in daveti ile hacca gitti. Daha sonra İtalya'nın San Remo kentinde bir süre yaşadı. Ülkesinden ayrılışından sonra 4 yıl bile geçmemişken 16 Mayıs 1926'da vefat etmiştir. Acılar içinde geçen hayatını İtalya'da noktalamış, cenazesi, bakkala, manava olan borçlarından dolayı haczedilince 15 gün kaldırılamamıştır. Haczi, Fransa'daki kızı Sabiha Sultan bir kaç parça mücevherini satarak kaldırmıştır. Fakat nereye defnedileceği tartışma konusu olmuştur. Türkiye'ye getirilmesi kesinlikle yasak olan cenazenin defni, gerekil izinler alınarak Şam'da Yavuz Selimin yaptırdığı camide yapılır.

SULTAN MEHMET VAHDETTİN DÖNEMİ VAK’ALARI

Türkiye Büyük Millet Meclis’i, 1 Kasım 1922’de saltanatı kaldırdı.

Kurtuluş Savaşı