Enes radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre şöyle dedi: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in vefatından sonra Ebu Bekir, Ömer’e: Kalk, Ümmü Eymen radıyallahu anha’ya gidelim, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in yaptığı gibi biz de onu ziyaret edelim, dedi. Yanına vardıklarında Ümmü Eymen ağladı. Onlar: Niçin ağlıyorsun? Allah katındaki nimetin Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem için çok daha hayırlı olduğunu bilmiyor musun? dediler. Ümmü Eymen: Ben onun için ağlamıyorum. Ben Allah katındaki nimetlerin Peygamber aleyhisselam için elbette daha hayırlı olduğunu biliyorum. Ben, vahyin kesilmiş olmasından dolayı ağlıyorum, dedi; Ebu Bekir ve Ömer’i de duygulandırdı. Ümmü Eymen ile birlikte onlar da ağlamaya başladılar. (Müslim, Fezailüs sahabe 103. Ayrıca bk. İbni Mace, Cenaiz 65)

            Ümmü Eymen, aslen Habeşistanlı olup Peygamber Efendimiz’in babası Abdullah’ın cariyesi idi. Efendimiz daha 4-5 yaşlarında iken annesi Amine’nin bir Medine dönüşü Ebva denilen yerde vefat etmesi üzerine Ümmü Eymen onu dedesine getirmiş ve daima Efendimiz’in hizmetinde bulunmuştur. Daha sonra Hz. Peygamber onu cariyelikten azad etmiş ve Zeyd İbni Harise ile evlendirmiştir. Üsame İbni Zeyd’in annesidir. Kendisi yalnız başına Mekke’den Medine’ye hicret etmiş bir hanımdır. Peygamber Efendimiz’den beş ay kadar sonra vefat etmiştir. Hz. Peygamber onun hakkında Ümmü Eymen benim annemdir der, ona annesi gibi saygı gösterir, sık sık ziyaretine giderdi. O da Hz. Peygamber’e karşı tam bir anne gibi davranırdı.

Hz. Ebu Bekir ve Ömeri görünce Ümmü Eymen’in ağlaması, Resulullah’ı ve ziyaretlerini hatırlaması ve dolayısıyla onu kaybetmiş olmaktan duyduğu üzüntüden olabilirdi. Ancak o, kendisine sorulunca, bunun daha başka bir sebebi, ümmeti ilgilendiren bir yönü olduğunu, ümmet için en büyük hayır kaynağı olan vahyin kesilmiş olmasını düşünerek ağladığını söylemiştir. Bir önceki Übey İbni Ka’b hazretlerinin, Allah Teala tarfından anıldığını öğrenmesi sonucu ağlaması ile, Ümmü Eymen’in, vahyin kesilmesine ağlaması bir arada düşünülecek olursa, ashabı kiram’ın, Allah’a olan sonsuz sevgi, saygı ve haşyetlerini anlamak kolaylaşacaktır. İlahi lutuf ve ihsanın kesilmesi gözyaşı dökülecek yegâne olaydır. Kadını ve erkeğiyle sahabei kiram Allah Teala’ya olan sevgi, saygı ve korkuları sebebiyle ağlarlardı. Ashab, Hz. Peygamberin hatırasına ve geleneğine her anlamıyla sahip çıkmıştır.