Numan İbni Beşir radıyallahu anhüma şöyle dedi: Ömer İbni Hattab radıyallahu anh, insanların dünyalıklardan elde ettiklerinden bahsetti ve: Ben, Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemin gün boyu açlıktan kıvranıp, karnını doyuracak adi hurma bile bulamadığını gördüm, dedi. (Müslim, Zühd 36. Ayrıca bk. İbni Mace, Zühd 10)

Numan İbni Beşir’in, Hz.Ömer’den naklettiği sözler, Peygamber Efendimiz’in vefatından sonra  müslümanların dünyalık mal, mülk, mevki, makam ve benzer nimetlere öncekine göre çokça sahip olduklarını ortaya koyar. Çünkü o dönemde İslam coğrafyası oldukça genişlemiş, birçok ülke müslümanların hakimiyet alanına girmişti. Müslümanlar, elde ettikleri ganimetler ve sahip oldukları çeşitli dünyalık nimetlerle kısa sürede zengin olmuşlar, bu arada birtakım mevki ve makamlara da kavuşmuşlardı. Bunları önemseyenler olduğu gibi, dünyalıklara kapılmayarak zühd hayatını tercih edenler de vardı. Halife Ömer, bu durumu müşahede etmekte ve ashabı bu önemli konularda eğitmeye gayret etmekteydi. Bunu yaparken de, onlar için itirazsız örnek olan Resuli Ekrem’in hayatını öne çıkarmayı uygun görüyordu. Hz. Ömer, bu vesileyle bir başka gerçeği de bizlere hatırlatmış olmaktaydı. O da, Peygamber Efendimiz’in ashabı açken ve yiyecek bir şey bulamazken, kendisinin karnını doyurma cihetine gitmediği ve onlar nasıl yaşıyorsa onun da öyle yaşadığı gerçeğiydi. Bu davranış, örnek bir hayat için son derece önemli olup, toplumu yönetenler açısından mutlaka üzerinde durulması ve rehber edinilmesi gereken bir özellik taşır. Bir başka deyişle Peygamberimiz hayatının hemen her safhasında dünyayı ve dünyalıkları öne çıkarmayan bir yaşayış tarzını, zühd hayatını tercih etti. Bizler, müslümanlar olarak, bir hayatı örnek alacak ve bir kimseye benzemeye özeneceksek, bu Hz.Peygamber olmalı ve özentilerimiz de onun hayat tarzına uygun düşmelidir. Hz. Peygamber’in zühd hayatını tercihi, yoksulluk ve fakirlikle ilgili değildi. O, pek çok dünyalığa sahip ve varlıklı iken bile bu hayatı tercih ediyordu. Peygamberimizin hayatı, ashaba olduğu kadar, ümmete de örnek teşkil eder. Bu örneklik, zaman ve mekânla sınırlı olmayıp, bütün zaman ve mekanları kapsar. Yöneticiler, kendileri başta olmak üzere, yönetimleri altındakileri de öğretip eğiterek müslümanca bir hayatı yaşamaya teşvik ederler. Bu yönde halka gösterecekleri ilk örnek, Peygamberimiz olmalıdır. Müslümanlar, pek çok dünyalık imkânlara da sahip olsalar, İslam’ın emrinin dışına çıkmamalı, dünyalıklara dalarak ibadet ve taati terketme yoluna girmemelidir.