Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhüma şöyle dedi: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem’in hastalığı ağırlaşınca kendisine, namazı kimin kıldırmasını istediği soruldu: Ebu Bekir’e söyleyin, namazı kıldırsın! buyurdu. Bunun üzerine Aişe radıyallahu anha: Ebu Bekir yufka yüreklidir. Kur’an okurken kendisini tutamaz,ağlar. (Başkasına emretseniz). dedi. Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem: Söyleyin Ebu Bekir’e, namazı kıldırsın! buyurdu. (Buhari, Ezan 39; Müslim, Salat 94)

Hz. Peygamber’in vefatından önceki hastalığı esnasında, cemaata kimin namaz kıldıracağı mesele olmuştur. Bazı rivayetlere göre, bizzat Hz. Peygamber kendiliğinden, bazılarına göre de ezanın okunduğu, hatta kametin getirildiği bildirilmek suretiyle namazı kimin kıldıracağının sorulması üzerine, Efendimiz, Hz. Ebu Bekir’in imam olmasını istemiştir. Hz. Aişe’nin, babası Ebu Bekir’in imam olmasına karşı çıkması, yine kendisinden nakledilen beyanlara göre, aslında, henüz Hz. Peygamber hayatta iken onun yerine geçecek olan kimseye insanların iyi gözle bakmayacakları, hatta uğursuz sayabilecekleri gibi tahminlerine dayanıyordu. Fakat o, gerekçe olarak, Hz. Ebu Bekir’in herkesçe bilinen yufka yürekliliğini, okuduğu Kur’an’ı ağlamaktan cemaata duyuramayacağını ileri sürüyor, imamlıktan bağışlanmasını istiyordu.

Tabiatıyla olay, Hz. Aişe’nin istediği şekilde sonuçlanmadı. Resulullah’ın ısrarlı emirleri sonucu, Hz. Ebu Bekir cemaate imam oldu ve rivayetlere göre on iki vakit namaz kıldırdı. Sonra da halife olarak namazları kıldırmaya devam etti. Olayda Hz. Aişe’nin ileri sürdüğü gerekçe önem arz etmektedir. Hadisin burada zikredilmesinin sebebi de bu gerekçedir. Bizi burada rivayetin bu yönü ilgilendirmektedir. Müellif Nevevi, Allah korkusuyla ağlamanın faziletine dair açtığı konuya, yukarıdan beri sıraladığı sahabileri örnek göstermektedir. Bu defa da Hz. Ebu Bekir’in bu meziyyetini dikkatlerimize sunmaktadır.

Hz. Aişe, Senin makamına geçince ağlamaktan sesini cemaate duyuramaz derken, bu durumun Hz. Peygamber’in vefatına işaret olduğu bilinci ve ayrılık zamanının iyice yaklaştığı kanaatiyle Hz. Ebu Bekir’in ağlamaktan kendini alamayacağını da hatırlatmış oluyordu. Hz. Peygambere en özel anlarında refakat etmiş olan Hz. Ebu Bekir için ve tabii diğer sahabiler için onu kaybetmenin elem ve üzüntüsünü duymamak, onun yokluğuna ağlamamak diye bir şey düşünülemezdi. Onlar her zaman olduğu gibi bu olayda da son derece olgun ve seviyeli bir insani davranış sergilemişlerdir. Peygamberler de diğer insanlar gibi hastalanır, bazı sıkıntı ve musibetlere uğrarlar. Onların bu hali, diğer insanlara teselli vesilesi olur. Hz. Ebu Bekir, Hz. Peygamber tarafından ısrarla ashaba imam tayin edilmiş, onların önüne geçirilmiştir.  Ebu Bekir, yufka yürekli bir kimse idi.