4. MURAT  3

KOÇİ BEY RİSALESİ

Özellikle Kanuni’den sonra devlet ve toplum yapısında ortaya çıkan aksaklıkları yazdığı risalelerle dönemin hükümdarları IV. Murat ve Sultan İbrahim’e sunan Koçi Bey, padişahların etrafını menfaatleri için dalkavukluk yapan devlet adamlarının sardığını, bununda hükümdarların toplumun gerçek sorunlarından habersiz kalmasına, tımarların hak etmeyen kişilere dağıtılmasıyla en önemli gelir kaynağı olan toprak sisteminin bozulmasına ve yine rüşvetin kapısı ardına kadar açılarak beytülmal-hazinenin zarara uğratılmasına ve hatta memuriyetlerin bile para ile satılan bir gelir kaynağına dönüşmesine neden olduğuna özellikle dikkat çekmektedir. Yine sarayda ve devlet adamları arasında yaşanan rekabet ve birbirlerinin ayağını kaydırarak makam-mansıp sahibi olma sevdasından dolayı iftira ve yalanlarla padişahın gazabına uğrayan birçok masum devlet adamının ya katledilmesinden ya sürgün edilmesinden ya da malları müsadere edilerek yokluğa mahkûm edilmelerinden de dem vurur. İş görüp yararlı olmuş nice yiğitler itibarsızlaştırılarak namsız ve nişansız kalıp, ayaklar altında çiğnenerek fakirlik ve hiçliğe mahkûm edilmişlerdir. Her ne kadar fitne ve fesat çıktıysa, bu işlere imza atan kişiler eliyle oldu ve bütün bunlar sonucunda da savaşlar, “fetih-inşa edip mamur hale getirme” amacından daha ziyade mamur memleketleri yakıp yıkmaktan ve ganimet yağmalamaktan öteye gitmedi. Yani savaşlar toplumun ve devletin menfaatlerinden daha ziyade kimi devlet adamlarının çıkarları için yapılmaya başlandı, Murat Hüdavendigarların, Fatihlerin ve Yavuzların dönemindeki fütuhat ruhu kaybedildi.

Koçi Bey, kendisine şöhret sağlayan ilk risalesini IV. Murad’a 1631 yılında takdim etmiştir. Bu tarih 1623/1640 yılları arasında padişahlık yapan IV. Murad’ın Topal Recep Paşa’yı astırarak idareyi tam olarak eline aldığı Mayıs 1632’den önceye rastlaması açısından önemlidir. IV. Murad’ın saltanatının bu ikinci döneminde Koçi Bey’in padişaha sunduğu arzlarının etkisi olduğunu kabul etmek gerekir. O tarihe kadar annesinin sözleriyle hareket eden padişah, aynı tarihten itibaren idareyi re’sen eline alarak Koçi Bey’in ileri sürdüğü şekilde ıslahata başlar. Ancak kahvelerin kapatılması, tütün içmenin yasaklanması gibi kararların alınmasında padişahın üzerinde etkili olan çevrenin Koçi Bey değil Kadızadeliler olduğunu da kabul etmek gerekir. Koçi Bey’in risalesini padişaha sunduğu (1630/1631) yılında Aziz Efendi adında bir kişi IV. Murad için bir risale hazırlayarak III. Murad’dan beri görülen çöküş sebeplerini açıklamış özellikle de Kürt beyleriyle ilgilenmiştir. XVII. Yüzyılda bu şekilde arz veya rapor sunmak geleneği yok iken aynı tarihte iki ayrı kişi tarafından bu şekilde yazılı rapor sunulmuş olması bu raporların padişahın emri ile hazırlanmış olduğunu göstermektedir.

Koçi Bey, Osmanlı Devleti’nin çöküşünün ilk tohumlarının Kanuni zamanında ekildiğini ancak o zaman devletin çok güçlü olması sebebiyle fazla bir etkisinin görülmediğini söyler. Asıl bozulma ise III. Murad zamanında “Ağa Çırağı”  adıyla ulufeli kul topluluğu arasına “cüce ve dilsizlerin” karışmasından sonra olmuş ve ulufeli kulun sayısı artarken timar ve zeamet sistemi bozulmaya başlamıştır. Koçi Bey’e göre yapılacak şey, ulufeli kul sayısını azaltmak ve timarlı sipahi sayısını çoğaltmaktır. Kanuni dönemindeki üstünlük çağına tekrar dönmek özlemi Koçi Bey’den sonra da sık sık dile getirilmiştir. Ancak timarlı sipahilerin  XVI. yüzyıl sonlarından başlayarak Avrupa’daki savaşlarda uzun namlulu ateşli silahlar karşısında etkin olamadığı ve bu yüzden ulufeli askerin sayısının artırılmasına gerek duyulduğu gerçeği gözden kaçmış görünmektedir.Osmanlıların Monteskiyö’sü olarak, kimi araştırmacılar tarafından da Türk Machiavelli’si olarak  adlandırılan Koçi Bey’in hazırlamış olduğu bu risale özellikle şu açılardan önemlidir:

1- XVII. Yüzyılda bu şekilde bir yazılı rapor vermek geleneği olmadığı için devlet düzeni ile ilgili olarak verilen bu risale özel bir önem arz eder.  Bu tür risaleleri III. Selim döneminde tekrar göreceğiz.

2- III. Murad döneminden sonra görülen çöküntünün sebepleri incelenirken önceki Osmanlı padişahlarının hataları korkusuzca ve isabetli bir şekilde dile getirilmiştir. Bu tenkitlerin IV. Murad gibi sertliği ile ünlü bir padişaha sunulmuş olması, yazarının samimiyetini ve padişaha olan yakınlığını gösterir.

3- Koçi Bey, sarayın içersinde ve padişahın danışmanları arasındadır. Devlet çarkının nasıl döndüğünü çok iyi bilmektedir. Bu sebeple yapmış olduğu gözlemler ve getirmiş olduğu teklifler önemlidir.

Sultan İbrahim tahta çıktığında Koçi Bey’den kendisine de Sultan Murad’a sunduğu şekilde lâyiha sunmasını istemişti. Koçi Bey’in Sultan İbrahim’e takdim ettiği bu layiha Kanunnâme adı ile Topkapı Sarayı Revan Köşkü kütüphanesinde 1323 numara ile kayıtlıdır. Tarihsiz olmasına rağmen padişahın cülusu sırasında verildiği anlaşılmaktadır. Koçi Bey’in kendi el yazısı ile olması çok muhtemeldir.  IV. Murad’a sunulan risaleye göre Sultan İbrahim’ sunulan risale çok daha sadedir. Bunda esas sebep yazar farklılığı değil; Sultan İbrahim’in kültür düzeyinin daha düşük olması ve sıkıntılı ruhî durumu olarak görülmektedir. Sultan Murad’a verdiği risâlede cesurane tenkitlerde bulunan Koçi Bey, Sultan İbrahim’ sunduğu risâlede adeta öğrencisinden korkan bir hoca gibidir. Her iki risâle birlikte incelendiğinde aynı yazara ait olduğu anlaşılır. Bu ikinci risâle de birincisi gibi etkili olmuş, Sultan İbrahim hattı hümayunlarını bile onunkine benzetmeye çalışmıştır.