SULTAN II. MURAT’IN HACI BAYRAM-I VELİ HAZRETLERİ İLE KARŞILAŞMASI

Sultan II. Murat Han ile devrin büyük mana sultanlarından olan Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin görüşmeleri rivayetlere göre şöyle olmuştur:

Hak dostlarından Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerinin feyizli ve bereketli sohbetleri  neticesinde etrafında toplanan müridan sayısı her geçen gün artmıştır. Hacı Bayram-ı Veli’nin ismi Ankara dışına taşmış, bütün memlekete yayılmıştır. Ancak kendisini son derece sevenler olduğu gibi kötü niyet besleyen kimseler de vardı. bu hasedçilerden bazıları, onun mübarek adını duyup da kendisini merak eden Sultan II. Murat Han’a Hacı Bayram-ı Veli -kuddise sirruh hakkında yanlış bilgiler verdiler. Fakat Sultan’ın, Hacı Bayram-ı Veli Hazretleri’ni sevenlerden de aldığı birtakım bilgiler vardı. Dolayısıyla Hazret-i Pir için söylenen: «Devlet aleyhine adam topluyor!» gafletine düşmeyip: «Oldukça çok sayıda  seveni vardır. Bunlar tarlalarda çalışır ve fakir-fukaraya yardımda bulunurlar.» şeklinde aldığı malumatı da göz önünde bulundurarak hareket etti:

“Sakın hürmette kusur etmeyesiniz!” diyerek Hacı Bayram-ı Veli’ye iki elçi gönderdi ve Onu Edirne’ye davet etti.

Gelen elçilerden manen haberdar olarak onları Ankara’nın girişinde talebesi Akşemseddin ile birlikte karşılayan Hacı Bayram-ı Veli, Sultan’ın davetini kabul etti. Yine Akşemseddin ile birlikte Edirne’ye geldiğinde de, Sultan tarafından büyük bir hürmetle  karşılandı. II. Murat, zaruret dolayısıyla payitahta çağırmak durumunda kaldığı bu büyük veliye:

“Efendim, sizlere hayli zahmetler verdik!” dedi.

Hacı Bayram-ı Veli, Sultan’ın bu sözlerine:

“Güzel ve bereketli neticelerde sebepler ve zahmetler  yok olur…” cevabını vermiştir.. Bu büyük pir ile Sultan, uzun uzun sohbetler yaptılar. II. Murat Han, Hacı Bayram-ı Veli Hazretlerine derin sorular sordu. Aldığı cevaplar karşısında son derece memnun kalarak ayağa kalktı ve Hazret-i Pir’in ellerine sarıldı; öpmek istedi. Ancak Hacı Bayram-ı Veli, ellerini çekti ve Sultan’a şöyle dedi:

“Siz Müslümanların dünya işlerini çekip çeviren devletlü bir sultansınız.. İşiniz devlete ve millete nizam vermektir. Bizim dahi işimiz ise, ahaliyi bu devlete layık kılmaktır. Sizlere duacıyız. Biz halka hizmeti büyük bir ibadet sayarız. Size gelince büyük dedenizin buyurduğu «Cihadı terketmeyiniz!» düsturuna uyduğunuz takdirde fütuhatınız genişleyecek, bir gün Roma topraklarını da tamamen ele geçireceksiniz!..”

II. Murat Han ve Hacı Bayram-ı Veli görüşürlerken içeriye bir beşik getirdiler. Hacı Bayram-ı Veli, beşiğe baktı ve herkesin işiteceği bir sesle Fetih Suresi’ni okumaya başladı. Herkes hayretler içinde kaldı. Henüz beşikte kimin bulunduğuna bakılmadan Fetih Suresi’nin okunmasına bir mana veremediler. Sureyi bitirdikten sonra Sultan Murat Han’a dönen Hacı Bayram-ı Veli:

“–Siz bir zat-ı kâmilsiniz. Şehzâdeniz için okuduğunuz o güzel mısraı tekrar okur musunuz?” dedi. 

Hacı Bayram-ı Veli konuşmasına şöyle devam etti:

“Sultanım! İstanbul’u fethetmek size nasap olmayacak. Evet, o mübarek belde elbette fetholunacaktır, fakat bunu ben dahi göremeyeceğim. O belde-i tayyibenin fethi, sizin şu beşikteki gül-i Muhammediniz ile bizim köse Akşemseddin’e nasib olacaktır.” dedi.

Huzurda bulunan herkesin gözlerinden inci tanesi gibi yaşlar dökülmeye başlamış, gönüller, büyük bir manevi heyecan ve vecd ile dolup taşmıştı. Hacı Bayram-ı Veli, sualler kendisine daha tevcih edilmeden onları cevaplandırmış ve bu manevi ziyafet başta Sultan olmak üzere herkesi mesrur eylemişti. Hacı Bayram-ı Veli, son olarak Sultan’a:

“Sultanım! Mehmetimiz’i hocasına, yani Akşemseddin’e bırakmak gerek! Zira biz dahi onun liyakatini bilenlerdeniz!..” diyerek sözlerini bitirdi.

  Rivayetlere göre  bu konuşma üzerine   II.Murad sağlığında  İstanbul’u feth olunduğunu dünya gözüyle görmeyi arzu edip  tahtı Şehzade Mehmed’e bırakmıştır.