Cumhuriyet, yönetimi millet tarafından seçilen  parlementoya dayanan ve başında cumhurbaşkanının olduğu yönetim şekli olarak tanımlanıyor. Devlet başkanı seçiliyor, babadan oğula geçmiyor. Ya da teokratik ve ya diğer bir güç tarafından tayin edilmiyor. Ya da monarşik bir yapı değil.

Yasama, yürütme, yargı ayrı ayrı güçler. Yargı bağımsızlığı esas! Birbirini denetleme ve dengeleme esasına göre çalışıyor.

Değişik zamanlarda ve  ülkelerde Cumhuriyet , yani  cumhurun  hürriyeti cumhura rağmen  Libya'da olduğu gibi diktatörlükle ya da Rusya'da olduğu gibi politbüro aracılığı ile yürütülmüş..

Zaman da gösteriyor ki, Cumhuriyet yani cumhurun hürriyeti  halka çoğu zaman biz senin yerine daha iyi yönetiriz diyenler tarafından uygulanmış.

Parlamento'da etkin olan güçler halkın tepkisini törpüleyecek kadar Cumhur'a olumlu mesajlar düzenleyip ,ülkeleri cumhur için yönetiyoruz rolünü oynamışlar.

Anayasaları  hak ve eşitlik, sosyal adalet, sosyal devlet gibi süslü cümlelerle  düzenleyip toplumsal bir sözleşmeymiş gibi bir görüntü  oluşturulmuş.

Tabi cumhur da çok da hevesli olmamış cumhurun hürriyetine. Yani kendi hürriyetini sahiplenmeye.

Cumhurun bireyi olmak için aman aman bir gayret sarf etmemiş!

Kurtarıcı babalar, gözlerini karartacak Karaoğlanlar, demir leydi ya da cesur yürekler, ya da  günlük hayatımızda işimizi kolaylaştıracak  hep bir robinhood  aramışız!

Hep işin kolayına kaçacak kestirme yollar arayan bireyler olmuşuz...

Devlet sistemleştirmeyi talep edip, ihtiyaçlarımızı  sisteme çözdürme değil, kahraman bireyler aramışız. Kurtarıcıların peşinden koşan bireyler olmuşuz!

Bir birey olarak,  haklarımızı belirleyip, talep etmeyi bile  tanımlama aşamasına getirememişiz. Hal böyle olunca başka bireylerin hakları, varlıkları tabii ki  yaşamımızın bir parçası olarak olgunlaşmamış.

Tabi bu konuda, okullarımız, ahlaki değerlerimiz dini inançlarımız aslında, hep bu  ihtiyacımızı öğretmeye çalışmış, bizleri uyandırmaya  çalışmış, bu konuda ışık olmuş. Ancak biz aydınlık yoldan yürüyeceğimize karanlık yolda elimizden tutacak birisini tercih etmişiz!

Cumhurun bireyi  bir vatandaş olarak,  Askere toplumsal  geleneklerimizin  gereği gitmişiz. Vergiyi ağır aksak veriyoruz!

Ama  oy verirken  vekilimizi tayin ederek değil, Vekil bizim gözümüzü boyayarak  oyumuzu elimizden alır olmuş.  Esas patron olacağımız sorgulayacağımız  yerde, cumhuriyetin  bir gücü olacağımız, sahibi olacağımız,  yönetimi oluştururken  cüz-i irademizi kullanamaz olmuşuz. Ya da bu önemli yetkimizi kurtarıcılarımıza havale etmişiz.

Bir birey bazında daha yaşamın temelinde;  zaten  ben olarak yaşarken diğerinin yaşam hakkını, yaşamın içerisinde içselleştirememişiz. Ötekileştirme eğilimimiz, ötekine  yani cumhurun bizim dışındaki bireylerine onların gözünden, empatiyle  yaklaşma bakış açısı becerisini olgunlaştıramamışız... Kendi hakkımızı gözetemezken başkasının  hakkını nasıl gözetebiliriz ki.. .

Oysa tarihimiz bizim Cumhur olmuş, cumhurun  hürriyetini yaşadığı güzel örneklerle dolu. Elbette sistemleşememiş, metodlaşmamış  güzel davranışlar, gelenekler olarak yaşanmış güzel olaylar!

Kazancakis'in   tarif ettiği Rum ve Türk komşulukları,  İspanya'dan kovulan Yahudilere  kucak açan Osmanlı, tıpkı dün peşmergelere, bugün  Suriyeli  Arap, Türk, Kürt komşularımıza  evimizi açtığımı gibi... Cumhurumuzdan bireyler olarak kabul ediyoruz. Toplumca  fedakârlıklar yaparak!

Bunlar çok güzel hareketler davranışlar ve geleneklerimiz ama  kendi hürriyetimiz, kendimizi  yönetme isteksizliğimiz, Hak ve hürriyetlerdeki  talep eksikliğimiz, ya da talebimizin irademize tam yansımaması. Kurtarıcı tipi insanlara olan bağımlılığımız, Cumhuriyetimizin önündeki engeller. Cumhuriyetimizin  kurumsallaşamamasının temel nedenleri!

Cumhurun bir bireyi olarak irademizi samimi olarak ortaya koyamamamız.  Bir nevi vatandaş ''mış'' gibi,  birey'' miş'' yaşamamız mı acaba?

Yoksa Cumhuriyet, cumhurun hürriyetini  temsil eden bir bayramlarımız; sanırım  devlet tarafından  değil, bizlerin tarafından kutlanırdı!

Belki de içimizdeki Cumhur ve Hürriyet bize farklı bir şeymiş gibi dayatıldı!