Allah (c.c.)'a giden çeşitli yollar vardır ve bu yolların sayısı yaratılmışların nefesleri adedincedir. Allah (c.c.), kendisi için cihat edenleri mutlaka bu yollardan birine veya birkaçına hidayet eder. Ne kadar hayır yolu varsa önlerine çıkarır ve şer yollardan onları korur. Allah (c.c.)'ın yolu 'Sırat-ı Müstakim'dir. Onu bulan bir insan, her şeyde orta yolu tutmuş sayılır. Artık o, gazapta, akılda, şehvette olduğu gibi, cihatta ve ibadetlerde de hep orta yolu takip eder. Bu da Allah (c.c.)'ın insanı kendi yoluna hidayet etmesi demektir. Fedakarlık derecesi ne olursa olsun, dışa karşı verilen bu kavga, bütünüyle, cihad-ı asgaradahildir. Ancak bunun küçük cihat olması, büyük cihada nispetlidir; yoksa bu cihadın küçük hiçbir tarafı yoktur; aksine kazandırdığı netice pek büyüktür. Nasıl büyük olmasın ki, bu yolda 'gazi' olup cennet namzet olma, şehit olup berzah hayatını dipdiri yaşama ve her ikisinin sonunda Allah (c.c.)'ın rızasına erme söz konusudur. Evet, böyle bir neticeyle sonuçlanan cihat nasıl küçük cihat olabilir ki?

Küçük cihat, dinin emirlerini fiilen yerine getirme ve o mevzuda mükellefin bekleneni eda etmesidir. Büyük cihat ise, kin, nefret, haset, enaniyet, gurur, kibir ve fahir gibi nefis mekanizmasına ait ne kadar yıkıcı, tahrip edici ve insani kemalattan alıkoyucu duygu ve düşünce varsa, bütününe karşı birden kavga ilan etmedir ki, hakikaten zor ve çetin bir cihattır. Bu sebeple de ona 'büyük cihat' denilmiştir. Hayatın bencil yörüngeli olması önemli bir tehlikedir. İnsan, maddi cihadda bulunduğu sürece çok kere kendini dinlemeye vakit bulamaz ve böylece bu tehlikeyi atlatmış olur. Diğer önemli tehlike ise maddi cihat terk edildiği zaman baş gösterir ki, o da çürümektir. Evet, bu duruma maruz kalan bir insanı kötü düşünceler dört bir tarafından sarar ve onun manevi hayatını felce uğratır. Bu itibarla da maddi cihat yapmadan insanın kendini koruyup kollayabilmesi cidden zordur. İşte zorlardan zor bu duruma işaret için Efendimiz (s.a.v.), bir gazadan dönerken küçük cihattan büyük cihada dönüldüğüne şu ifadeleriyle işaret buyurmuştur. 'Küçük cihattan büyük cihada dönüyoruz.' Sahabe: 'Büyük cihat nedir?' diye sorduklarında, Rasulullah (s.a.v): 'Nefis ile olan cihattır.' Aslında bunun anlamı şudur: İman ettik, cihat yaptık, gaza şerefiyle şereflendir; belki biraz da ganimet aldık. Bundan böyle üzerimize rahat ve rehavetin çökme ihtimali söz konusudur; hatta bazılarımızın nefsine kendini beğenmişlik duygusu bile gelebilir veya daha başka yollarla nefs-i emmare, ruhlarımıza girip onu ifsad edebilir. Demek ki, bizi bir sürü tehlike beklemektedir. Onun için bundan sonra verilecek kavga, bir öncekinden daha çetin ve daha büyük olacaktır; mülahazasıyla daha bir gerilime geçerek sürekli tetikte bulunmak gerekecektir. Bu sözün muhatabı sahabeden ziyade onlardan sonra gelenler ve bizler olsa gerek. Dolayısıyla bu ölçüye çok iyi dikkat etmemiz icap edecektir. Eğer bir insan cihadı bütünüyle dışa karşı yapılan davranışlara bağlıyor ve iç murakabeden uzak bulunuyorsa o insan, tehlike sınırları içinde dolaşıyor demektir.