Akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. ( Nisa, 4/1) Müslümanlar arasında birbirinden farklı derecelerde bir soy, bir neseb, bir hısımlık ve akrabalık vardır. Bu bakımdan da aralarında birtakım görevler haklar ve hükümler bulunur. Bunların gözetilmesi dinimizin emridir. Kan bağı, hısımlık, süt bağı veya manevi sebeplerle sahip olunan akrabalar ile münasebetler, toplumdaki diğer fertler ile olan münasebetlerimize göre bir ayrıcalık gösterir.     

              Akraba, bir kimsenin kan bağıyla bağlı olduğu biyolojik yakınları anlamına gelir. Amca, hala, dayı, teyze ve bunların çocukları akrabaya en güzel örnektir. Toplum hayatında aileden sonra en yakını, akrabasıdır. Sosyal hayatta dikkat edilmesi gereken ilişkilerin başında akraba ilişkileri gelmektedir. Kur’an-ı Kerim ve hadislerde akrabalık bağlarının karşılıklı ziyaret, haberleşme, maddi ve manevi yardımlaşma gibi çeşitli yollarla korunması ve güçlendirilmesi üzerinde hassasiyetle durulur. Akraba arasındaki bu ilişkiye “Sıla-i Rahim” denmektedir. Bu sebeple Efendimiz Hz. Muhammed (sas) : Nesebinizden sıla-i rahim yapacaklarınızı öğrenin. Zira sıla-i rahim akrabalarda sevgi, malda bolluk, ömürde uzamadır buyurmuşlardır. Buhari,  Edeb: 12; Tirmizi, Birr: 49, 

Akrabalarla olan ilişkilerin kuvvetlendirilmesi, insanın, yalnızlık psikolojisinden kurtularak manevi anlamda kendisini her zaman bir güven atmosferinde hissetmesine zemin hazırlar. Hiç kuşkusuz, birbirini arayıp soran insanların yaşadığı bir cemiyette sosyal ve manevi bağlar kuvvetlenmekle kalmaz, sevgi ve gönülden kurulacak bu ilişkiler, geçmişten geleceğe kalıcı köprüler oluşturur. Akrabalık ilişkileri, birey ve toplumda mensubiyet duygusunu ve yalnız olmadığı hissiyatını canlı tutar.  Bu sebeple İslâmiyet, akraba ilişkilerine büyük önem vermiştir.  Kur’an’da birçok ayette, sosyal yardımlaşma konusunda önceliğin akrabalara verilmesine teşvik vardır: Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. Anne-babaya, yakınlara, yetimlere, düşkünlere iyilik edin. Bakara, 2/83

Allah şüphesiz adaleti, iyilik yapmayı, yakınlara bakmayı emreder. Yakınına, düşküne, yolcuya hakkını ver, ve israfta ileri giderek boş yere, haksız yere malını saçıp savurma Nahl, 16/90  İsra, 17/26 Akrabalık ilişkilerini sürdürmek farz, bu ilişkileri koparmak ise haramdır. Akrabasını unutmayan, onlar ile ilişkisini sürdüren kimse sevap, aksi davranan kimse ise günah kazanmış olur. Dinimiz, akrabalar arasındaki ilişkilerin sağlam, sıcak ve devamlı olmasına, akrabaların birbirine maddeten ve manen destek olmalarına çok önem vermektedir. Hısımlık hakkını gözetmek, Allah ve Resulü'nün ısrarla emrettiği şeylerdendir. 

           Kur'an-ı Kerim' de Cenab-ı Allah şöyle buyurur: Ey insanlar! Sizi bir tek nefisten yaratan ve ondan da eşini yaratan; ikisinden bir çok erkek ve kadın (meydana getirip) yayan Rabbinize karşı gelmekten sakının. Kendisi adına birbirinizden dilekte bulunduğunuz Allah’a karşı gelmekten ve akrabalık bağlarını koparmaktan sakının. Şüphesiz Allah üzerinizde bir gözetleyicidir. Nisa, 4/1 Sevgili Peygamberimizin (sas) ‘in Akraba ilişkileri ve ziyaretleriyle ilgili hadis-i şerifleri şöyledir.   Akrabasının yaptığı iyiliğe aynıyla karşılık veren, onları koruyup gözetmiş sayılmaz. Akrabayı koruyup gözeten adam, kendisiyle ilgiyi kestikleri zaman bile, onlara iyilik etmeye devam edendir.

          Kim, rızkının Allah tarafından genişletilmesini, ecelinin uzatılmasını isterse sıla-i rahim yapsın. Riyazü’s Salihin Hadis No: 324   Akrabalık bağını koparan (cezasını çekmeden) cennete giremez; Akrabalık bağında en öncelik ana-babaya aittir. Bu sebeple Rabbimizin emri ve Sevgili Peygamberimizin tavsiyeleri olan ana-babaya iyilik en temel davranış şeklimiz olmalıdır. Çünkü ana-babaya itaat farz, onlara isyan ise büyük günahlar arasında zikredilmiştir. Riyazü’s Salihin Hadis No: 341 Akrabayı koruyup gözetmek, arada bulunan sıla-i rahim dinin temel esaslarındandır. Cennete girebilmenin ve cehennemden kurtulmanın yollarından biridir. Akrabalık ne kadar uzak olursa olsun (ister ana ister baba tarafından) akrabalık bağı korunmalı ve akrabalarımıza karşı iyi davranmalıyız. Yüce Allah CC sevdiklerimizle beraber güzel bir hayat geçirmemizi, akrabalık bağlarımızı koparmamayı, birbirimizle olan diyaloglarımızı kesmemeyi nasip etsin. İyilikte ve kötülüğü engelleme adıyla bir araya gelmeyi bizlere ihsan etsin. Bize kötülük eden, bizimle ilişkisini kesen akrabamıza karşı nasıl davranmalıyız? Böyle bir akrabamıza karşı da sıla-i rahimle yükümlü müyüz?  Diye sorduğunuzu işitir gibiyim.

Peygamber Efendimiz (sav) kötülüğe karşı iyiliği emretmiştir.

Sakın sizden kimse kararsız olup da: "Ben insanlarla beraberim, eğer insanlar iyilik yaparsa ben de iyilik yaparım, kötülük yaparsa ben de kötülük yaparım" demesin. Aksine, nefsinizi sabit tutun, halka iyilik yaptı mı siz de iyilik yapın, kötülük yaparsa zulme yer vermeyin. 

 Ebu Zer (ra) şöyle demiştir: Dostum (Hz. Peygamber) bana, kendisi benden uzaklaşıp arkasını çevirse bile sıla-i rahmi kesmememi tavsiye etti. Ayrıca acıda olsa hakkı söylememi emretti.

Ebu Zer (ra) der ki: Dostum Allah’ın Rasulü (sav) bana: Benden (mevki ve servet) bakımından üstün olan kimseye bakmamamı, daha çok benden aşağı olanlara bakıp halime şükretmemi, fakirleri sevmemi, onlarla yakınlık kurmamı (onları gözetmemi) öğütledi. Yine onlar, yüz çevirseler de akraba ve yakınlarımla ilişkimi sürdürmemi, Allah’a bağlılığım hususunda hiçbir kınayıcıdan çekinmememi, acı da olsa gerçeği söylememi vurguladı. Taberani, Beyhaki  Taberani, İbn-i Hıbban

Sıla-i rahmin mutlaka karşılık gözeterek yapılmaması gerektiği ve sadece bize iyilik edenlere mukabele etmenin yeterli olmadığı ifade edilmektedir. Sıla bir fazilet olmakla birlikte sadece yapılana karşılık vermekten ibaret değildir. Asıl sıla ilgi ve alaka kesildiği halde münasebeti devam ettirebilmektir. En kamil manada sıla da budur.” Karşılık olsun diye yakınlarını ziyaret eden kimse gerçekten görüp gözeten değildir. Asıl ziyaretçi, kendisinden ilişki kesildiği halde ilişkisini kesmeyip sürdüren kimsedir Cami’ül Usul Buhari, Ebu Davud, Tirmizî

Hakiki sıla-i rahim akrabanın ziyaretine karşılık vermek değildir. Rahm (akrabalık haklarına riayet), arşa asılmıştır. Ona erişmek, akrabaların ziyaretine karşılık vermekle değil; ancak kendisiyle ilgisini kesen akrabalara sıla-i rahim yapmakla, yani onlarla ilgiyi kesmemekle mümkündür.”Misliyle bilmukabele birr-ü ihsan eden kişi, akrabaya hakiki sıla-i rahmetmiş değildir. Lâkin hakiki sılacı, kendisinden akrabalık sıla ve ihsanı kesildiği halde sıla ve ihsanda bulunan kimsedir. Beyhaki, Tebarani Abdullah Bin Amr Bin As

Kötülük eden akrabaya yumuşak davranana Allah’ın (cc) yardımını celp eder.Bir adam: Ya Resulallah! Benim akrabam var. Ben kendilerini ziyaret ediyorum, onlar bana gelip gitmiyorlar. Ben onlara iyilik ediyorum, onlar bana kötülük ediyorlar. Ben onlara anlayışlı davranıyorum, onlarsa bana kaba davranıyorlar, dedi. Bunun üzerine Resul-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu: Eğer dediğin gibi isen, onlara sıcak kül yutturmuş oluyorsun. Sen böyle davrandıkça, Allah’ın yardımı seninledir.  Riyazü’s Salihin Hadis No: 320

Faziletlerin en üstünü, seninle ilgisini kesene sıla-i rahim yapman, seni mahrum edene vermen ve sana zulmedeni affetmendir.Sadakanın en değerlisi, içinden kin tutan yakınlara verilen sadakadır.Hz. Peygamber (sav) şöyle buyurmuştur: Sadakanın en faziletlisi, kişinin, kendisine buğz eden yakın akrabasına verdiği sadakadır. Müslim  Taberani, Hakim Ahmet, Taberani