İnsanın, özellikle de bir gazetecinin kendisiyle ilgili bir şeyler kaleme alması oldukça zordur. Ömrünün büyük bir kısmını gazetecilik yapmaya çalışmak, kamuoyunun sesi olmaya adayarak geçiren birisi içinse bu durum daha da zordur.
Bu yazıyı yazmaya başlayınca, ‘nereden geldim, nereye gidiyorum’ diye uzun uzun düşündüm. Düşünürken meslekteki yıllarım kısa bir film şeridi gibi gözlerimin önünden gelip geçti. Üniversiteden mezun olup, ‘ben gazetecilik mesleğini yapmayacağım’ diyerek geldiğim Konya’da adeta elimi verip kolumu kaptırdım.
‘Yapmayacağım’ dediğim meslekte 20 yıl geçtikten sonra uzun bir ara vermiştim. Gazeteciliği niye bıraktım diye düşününce, o geçen zaman diliminde çok fazla yorulduğum aklıma geldi. Gecesi gündüzü olmayan ve yeterince stres barındıran bir meslek olan gazetecilikte yaşadığım bu yorgunluk, bedensel değil zihinseldi. Vücut yorgunluğu geçerdi ama zihinsel yorgunluğun geçmesi epey zaman alacaktı.
Verdiğim bu uzun arada kendimi meslekten uzak tutmaya çalışsam da hem yerel basını hem de ülke gündemini takip etmekten zihnimi alıkoyamadım. Yaşadığı ülkeye, şehre dair umutları, endişeleri ve hayalleri olan bir gazeteci için bunu yapmak kolay olmazdı.
Böyledir kana karışmış gazetecilik aşkı… Hem çok saygın hem de nankördür bizim meslek. Gazetecilik yaparken, makam mevkii sahibiyken susmayan telefonunuz, o makamı bıraktığınız anda ölüm sessizliğine bürünür. Bıçağın o keskin sırtında dolaşır gerçek anlamda gazetecilik ahlakıyla mesleğini yapmak isteyenler. Bir haber yapıp çok güzel olaylara vesile olurken; başka bir haber yapar hiç suçu günahı olmayan insanların hayatını karartabilirsiniz.
Gazetecilik; ahlaklı, onurlu, ilkeli ve dürüst olmayı gerektirir. Etik kurallarımız vardır bizim mesela İletişim Fakülteleri’nde bize öğretilen. İşte o etik kurallar çerçevesinde yıllarca bu mesleği yapmaya çalıştım. Çünkü gazetecilik vebali çok büyük olan bir meslektir!
Dedim ya meslekten kendimi uzak tutmaya çalıştıkça damarlarda dolaşan gazetecilik aşkı zaman zaman depreşiyordu. Ama hep bir tereddüt içerisindeydim. Gazetecilik mesleğine geri dönsem mi yoksa farklı bir kulvarda yol mu yürüsem ikilemi yaşarken, sektörün ve ülkenin acı gerçeği olan işsizlik şerbetinden de tatma zamanım oldu.
Böyle bir ikilem yaşadığım dönemde, gazeteciliğe olan aşkını çok iyi bildiğim, meslek ahlakına verdiği önemi hep hissettiğim gazeteci büyüğüm Yenigün Gazetesi Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Arslan ağabeyden benim için sorumluluğu çok büyük bir teklif aldım. Yenigün Gazetesi Sorumlu Yazıişleri Müdürlüğü hem sorumluluk isteyen hem de benim için onurlu bir görevdi. Hiç düşünmeden bu onurlu teklifi kabul ettim.
Biraz paslanmış olsam da yeni bir yol, yeni bir soluk ve yeni bir heyecanlarla gazetecilik mesleğine geri döndüm. Mustafa Arslan ağabeyin öncülüğünde, Yenigün Gazetesi’ndeki tüm ekip arkadaşlarımla çıktığım bu yolda güzel işler hayata geçireceğimize gönülden inanıyorum. Umarım utanacağımız ve bizleri üzecek işlere bilmeden de olsa vesile olmayız.
Bu arada görevi devraldığım, daha önce de birlikte çalıştığımız, duruşunu ve mesleki ahlakını beğendiğim gazeteci arkadaşım Abdullah Akif Solak’a da Yenigün Gazetesi’ne şimdiye kadar verdiği emekler için teşekkür ederim. Yolu da bahtı da açık olsun…
Evet! Yenigün’le yeniden merhaba dedim. Gazetecilik mesleğinin onurunu yere düşürmemek adına çıktığım bu yolda umarım mahcup olmam, umarım mahcup etmem.