2024-2025 Eğitim ve Öğretim yılı 9 Eylül 2024 Pazartesi günü başladı. Tüm eğitim camiasına hayırlı olsun. Tüm kademelerde yaklaşık 20 milyon öğrenci ve 1,2 milyon öğretmen, yaz tatilinin ardından 74 bine yakın okul ve 750 bine yakın derslikte yeni eğitim ve öğretim yılına adım attılar.

Bu eğitim ve öğretim yılında bir takım yeniliklere de imza atıldı. Bunlardan birisi de uygulamaya konulan yeni müfredat.

“Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamındaki yeni müfredat, anasınıfı ile 1, 5 ve 9. sınıflarda ilk kez uygulanacak. Yeni müfredat ile ders içerikleri yüzde 35 sadeleştirildi.

Ülkemizde sık sık eğitimde müfredat ve sistem değişikliği yapıldığı da bir gerçek. Sözgelimi son 20 yılda tam 6 kez lise,3 kez üniversite sınav sisteminin ve 4 defa müfredatın ve de 18 defa da eğitim sisteminin değiştirildiğini biliyoruz.

Yapılan bu hızlı değişimlerin topluma ve ülkenin geleceğine olumlu katkı sağladığını söylemek zor.

Yukarıda belirttiğimiz gibi bu eğitim ve öğretim yılında “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamındaki yeni müfredat yürürlüğe girdi.

Peki! Yeni müfredatın özellikleri nedir?

Milli Eğitim Bakanlığı’nın konu ile ilgili internet sitesinde yayınlanan haberine birlikte göz atalım:

“Yeni müfredatla eğitime başlayacak ilk kademelerde bu yıl bakanlıkça hazırlanan "beceri örgüsü" temelli ders kitapları okutulacak. Yeni müfredat doğrultusunda hazırlanan yeni kitaplarda, karekodlar içerisinde etkinlikler, animasyonlar, simülasyonlar, dijital tarih, artırılmış gerçeklik ve yapay zekâyla desteklenmiş uygulamalara yer verilerek, öğrencilerin yardımcı kaynağa ihtiyaç duymadan öğrenmeleri hedeflendi.”( https://meb.gov.tr/yeni-egitim-ogretim-donemi-yarin-basliyor/haber/34727/tr)

Yürürlüğe giren yeni müfredatla ilgili en son söyleyeceğimizi en başta ifade edelim.

Müfredat eğitimin kanayan yaralarına merhem olma anlamında iyi bir başlangıçtır. Ciddi bir adımdır.

Elbette kat edilmesi gereken birçok mesafe vardır. Programın eksik ve geliştirilmesi gereken yönleri vardır, diyebiliriz.

Program sahada test edilerek geliştirilebilir ve eksik yönleri giderilir.

Bir Çin atasözünde olduğu gibi : “Bir millik yol bir adımla başlar.”

Müfredat hayırlı bir başlangıçtır.

Özellikle eğitim sahasında lider olmuş ülkelerin modellerinin incelenerek ve çağın gerektirdiği bir anlayış ve yöntem ile kendimizin değerleriyle harmanlanarak “Türkiye Yüzyılı Maarif Modeli” kapsamında yerli, millî ve çağdaş bir müfredatın hazırlanması her türlü takdirin üstündedir.

“ERDEM-EYLEM-DEĞER” ilkesi baz alınarak belirlenen değerlerin program aracılığı ile çıktıya dönüştürülmesi bunu da örtük ve açık öğrenme ile sağlanmaya çalışılması tebrik edilecek bir çalışmadır.

Öğrencilerin problem çözen, düşünen, araştıran analitik ve eleştirel düşünceye sahip, öğrenmeyi öğrenen kişiler olarak yetişmelerini sağlamak programın temel eksenini oluşturuyor.

Müfredatın temel açmazı sahada programı uygulayacak öğretmenlerin hazır bulunuşlukları ve programı içselleştirmeleri konusundaki tutumlarıdır.

Öğretmenlerimiz program ile ilgili seminerlerde görüldüğü gibi bunu bir angarya görür ve gardını alırsa işimiz bir hayli zor.

Her yeni şeye karşı çıkılır. Benimsenmesi süre alır. Bunu göze almak gerekir. Tarihte bunun örnekleri çoktur.

Nizam-ı Cedid’e katılması teklif edilen yeniçerilerin: Biz böyle yeni usul talim, eğitim yapmak istemeyiz. Biz yine keçeye pala çalıp testiye kurşun atarak talim etmek isteriz. ” İtirazlarını biliyoruz.

Bir diğer sorun müfredatın içerik bakımından zenginleştirilmesi. Örnek, Fen ve Sosyal Bilimler proje okullarında okutulan derslerle ilgili ayrı bir çalışmanın yapılması elzemdir.

Öğrencilerin ve velilerin programla ilgili itirazları olacaktır. Bunları ikna öğretmen ve idarecilere düşmektedir.

Bakanlığın sahadan alacağı dönütlerle programın aksayan ve eksik yönlerini tespit ederek gereken çalışmaları yapması da zorunlu bir görevdir.

Her doğum sancılıdır.

Umarız bu müfredat uzun soluklu olur.

Selam ve dua ile..