Yeme bozuklukları, insanın yemek yeme, kilo ve vücut görünüşüyle ilgili düşünce ve davranışlarındaki aşırı rahatsızlıklar olarak tanımlanmaktadır. Yeme davranışı bazen bağımlılık halini alır. Bu bir davranışsal sorundur. Buna yeme bağımlılığı veya patolojik yeme bozukluğu adını veriyoruz.

Yeme bozuklukları birçok nedeni vardır, genetik, psikolojik, çevresel etkenlerden kaynaklı olarak ortaya çıkan; yeme ve kilo kontrolü davranışlarında bozulma ile birlikte fizyolojik(bedensel) ve psikolojik sağlığın bozulması şeklinde sonuçlanan durumlarla ortaya çıkmaktır. Kişinin zihni sürekli yemek, kalori, tartı, kilo verme düşünceleri ile meşgul olmakta ve kişi bunlarla ilgili yoğun kaygı duymaktadır.

Patolojik yeme bozukluğu kişilerin beden şekli ve kilolarıyla ilgili takıntıları olmasına rağmen kontrollerini kaybederek sık sık fazla miktarlarda yemek yemeleridir. Bu bozukluğu olan kişiler streslerini, duygularını, ruhsal durumlarını yönetebilmek için sık sık yeme ataklarına yakalanırlar. Yeme bozukluklarının gelişiminde hepsinde benzer nedenler görülür. Bir yeme bozukluğu döngüsü sıkıntı, tatminsizlik, kızgınlık, sinirlilik, üzüntü gibi olumsuz duygularla başlar. Genelde bu olumsuz duyguların kaynağı depresyon, kişilik bozuklukları, kişinin yaşamındaki üzücü olaylar ve diğer psikolojik sorunlardır. Zamanla kişinin takıntılı yeme davranışları zihinsel ve fiziksel sağlığını etkilemeye, normal, sağlıklı bir yaşam sürme kabiliyetini engellemeye başlar.

Yeme bozuklukları, kişiyi takıntılı ve olumsuz düşünce ve davranışlarla tüketir. Kişinin aile üyeleriyle, sevdikleriyle ve hayatla olan ilişkilerini etkiler. İnsanlar yeterli beslenmezlerse, devamlı olarak yemek yemeyi düşünürler, hatta bazen yemek hakkında hayal bile kurarlar. Bu insanlar kendilerini depresif, yalnız ve yorgun hissederler. Başkalarının onlara yemek yedirmek için baskı kuracağını düşündükleri için ilişki kurmaktan kaçınırlar.

Fiziksel olarak kendilerini tükenmiş hissederler ve yeme bozukluğu davranışlarında bulunmaya kendilerini mecbur hissederler. Yeme bozukluklarının şiddeti, hafiften hayati tehlikeye kadar değişmesine rağmen genellikle bu rahatsızlık kendiliğinden yok olmaz. Besinlere karşı aşırı istek ve iştah duygusunun birçok sebebi olabilir. Ancak sonuca bakıldığında bazı kontrol edilemeyen hormonsal durumlar dışında iştahın istenen düzeyde tutulması kişinin elindedir. Patolojik yeme bozukluğu olan kişilerde diyet ile birlikte davranış değişikliği tedavisi gereklidir. Psikolojik açıdan bu durumu şöyle özetleyebiliriz. Beynimiz ağır tahrik altında kaldığında daha önce keşfetmiş olduğu rahatlama yöntemlerinin üstüne daha fazla gidiyor. Çünkü güzel koku ve tat içeren gıdalar haz duygusu yaratıyor.

Nereden kaynaklanır?

Yeme davranışının okul öncesi dönemin sonlarına doğru tamamlandığı tahmin edilmektedir. Çocuklukta bazı duygularla başa çıkmak için yemenin haz veren duygularını öğrendiğinizde, yetişkin yaşamın artan duygu çeşitliliği ve mücadele alanları karşısında savunmasız hissederek yeme davranışına otomatik olarak yönelmeniz kaçınılmazdır. Üstelik, yemek yiyerek rahatlayabileceğini düşünen kişiler, yoğun duygular karşısında atıştırma eğilimi daha fazla sergilemektedir. Ancak erken çocukluk dönemi travmaları ve duygularla başa çıkmak için yiyecekleri kötüye kullanma tek başına yeme davranışındaki bozulmayı açıklamaz.

Peki, kendimizi nasıl gözden geçirmeliyiz? Yeme bağımlısı mıyız?

Gün içersinde aralıksız yemek düşünüyorsak; sabah kahvaltısından sonra bir sonraki öğünden önce ara öğünü bile bekleyemiyorsak, biriyle sohbet ederken yemekleri hayal ediyorsak, yürürken, çalışırken, konuşurken kısacası günlük hayattaki faaliyetlerimizin içinde aklımız hep yemek hayalinde ise evet yeme bağımlısıyız demektir. Yeme bağımlılığı, toplum tarafından pek dikkate alınmaz. Hatta yemeyi seviyor gibi söylemler ile karşılaşırız. Halbuki hayati tehlike arz eden durumlarla karşı karşıya kalabiliriz. Ruhsal ve fiziksel sağlığın arasındaki ayrılmaz bütünleşik bağı gösteren bir travmadır. 

Başlıca yeme bozukluklarına bakacak olursak, pika besleyici değer olmayan nesneleri yeme alışkanlığı genellikle çocuklarda görülür.

Geri çıkarma (geviş getirme) bozukluğu, yemekleri yutmadan çıkarma olarak bilinir.

Kısıtlı yiyecek alımı, besin yetersizliğinden ortaya çıkmaktadır.

Anoreksia Nervoza belirgin biçimde düşük bir vücut ağırlığına sahip olmasına rağmen sıkı diyetler yaparak kilo vermeye çalışmakta ve kilo almaktan oldukça korkmaktadır.

Blumia Nervoza(Bulimiya) ise kilo almayı önlemek için kişi haftada en az bir kez, üç ay süreyle; kendini kusturma, laksatif ya da müshil kullanımına yönlenmektedir. Ancak sağlıksız çıkartma davranışlarına rağmen yine de normal kilonun üstünde olur ya da kilo almaya devam ederler. Çünkü sindirim ağızda başladığı için alınan kalorinin en az %50’si vücutta kalmaktadır.

Blumia Nervoza hastalarının kişilik özellikleri dışa dönük ve sosyal olmalarıdır. Kendilerine verdikleri değeri ve öz güvenlerini, dış görünüşleri belirlemektedir.

Tıkınırcasına yeme bozukluğu, telafi edici davranışlarının (aşırı egzersiz, aç kalma, çıkarma davranışı gibi) bulunmadığı ve tekrarlayan yeme ataklarının olmasıdır.

Gece yemek yeme bozukluğu kişinin enerji alımının geç olmasının sonucunda, sabah yemeleri azalırken akşam ve gece yemeleri artmaktadır.

Obezite de ise kimileri bunu yeme bozukluğundan ziyade beslenme bozukluğu olarak tanımlasa da kişinin yemekle kurduğu duygusal bağ ile sürekli yeme isteğinin sonucu olarak ortaya çıkan fiziksel problemlerinin başında gelir. Kişiye sağlıklı beslenmeyi öğretsek bile yemekle arasında kurduğu duygusal bağı kırmasak tekrar kilo al-ver döngüsüne geçecektir.

Sağlıcakla kalın...